23 - SAVAŞ HÜKMÜ - 2

Comenzar desde el principio
                                    

Kapsüle girdiğimde peşinden kapanmasıyla başka bir kapsül açıldı. Kwang'a bakıyordum. Onun kapsülü açılmıştı. Gözlerini benden alarak karşısına baktı. Yavaşça kapsülden dışarı bir adım attığında ensesini gevşetmek ister gibi kafasını geriye doğru sağa ve sola eğdi. Duvar kenarlarına dizilen adamlar Kwang'ın önüne doğru yürümeye başladı. Şimdi asıl kanın döküleceğini net bir şekilde öngörebiliyordum. Bunun hıncını fena çıkaracaktı. Ona doğru sakar gibi beceriksiz gelen askerlerden birinin suratına sağlam bir yumruk geçirdi. Çenesine aldığı darbeyle yere yığılan adam geri kalkamadı. Aynısını ona gelen iki askere de yaptığında yumrukları yiyen adamlar geri doğru bayıldı. Kwang vurduğunu indiriyordu. Askerler bıçaklarını kullanamıyordu bile. Kwang dövüşürken gerçekten devasa birine dönüşüyordu. Buna öfke de eklendiğinde karşısındakini bakışlarıyla bile öldürebilirdi. Her şey o kadar hızlı olmuştu ki Kwang kendisine hiç dokunulmaya fırsat vermeden herkesi yere indirmişti. Olanları ağzım açık izlediğimi fark ettiğimde ağzımı kapattım. Sonunda kimse yerden kalkamaz olduğunda Kwang bu tarafa baktı. Kimse hareket etmiyordu. Bunun üzerine bütün kapsüller açıldı.

Kapsülümün açılmasıyla Kwang'a doğru hızlı adımlarla yürüdüm. O da bana doğru geliyordu. Birbirimize yaklaştığımızda kollarımı hafifçe tutarak yaralarıma baktı. "Beni korkuttun ayçiçeği," dediğinde ona sanki çok uzun süre sonra kavuşabilmişim gibi hissettim. Yaralarımda gezinen ellerini tuttum. Ellerinin üstü yumruk atmaktan kıpkırmızı olmuştu. "Senin beni korkuttuğun kadar mı?" diyerek ellerinin üstünü öptüm. Deli çocuk! Kendini parçaladı. Bana sıcak bir gülümsemeyle baktığında yüzümü elleri arasına aldı. "Sana uzak bırakılmaktan nefret ediyorum," diyerek yüzünü bana yaklaştırdığında arkadan bir öksürük sesi geldi. Diğerlerinin varlığını yeni hatırlamış gibi irkildik. Utanarak ondan bir adım geri çekildim. O ise olduğu yerde doğrularak derin bir nefes aldıktan sonra, "Sanırım bu aşama da bitti. Ethan, tablet yeni rota çıkarıyor mu?" diyerek dikkatleri bizim üzerimizden dağıttı. Ethan incelemeye başladığında, "Bekleyelim," dedi. Kaç aşama vardı bilmiyorduk ama bu kanalizasyonda biraz daha durursak bir haftalık bir kokuyla yaşayabilirdik.

Doğa, Medusa ve Ahsen yanıma geldi. Ahsen, "Yaraların çok derin mi? Canın yanıyor mu?" dediğinde hala çok korkuyor görünüyordu ama kendini toparlamıştı. Sol omzumu ona doğru göstererek, "Şurası biraz derin kesildi galiba," derken o çoktan bir çantadan sargı bezi çıkarmıştı. Paket içinde olduğu için ıslanmamıştı. Bir şişe de açık yaralara sürülen sıvı ilaç çıkardığında, "Düğmelerini aç," dedi. Kapsüllere dönük olduğumuz için herkes karşımızdaydı. Kızlar önümde dursa da arkamı döndüm. Düğmelerimi açmaya çalıştım ama ellerimin titrediğini fark ettim. Parmak uçlarım bıçakları fazla sıkı tutmamdan ötürü uyuşmuştu. Bunu fark eden Kwang ilk düğmeyi açma çabam karşısında ellerini göğsüme yaklaştırdı. Açmaya başladığında havada kalan ellerimi indirdim. Bir kaç düğmeyi açtığında yaralı kolumu üniformadan çıkardı. Ahsen'in sürmek için yanıma yaklaştığı ilacı kendi alarak yarama döktü. Ahsen ona başka bir bez verdiğinde kanı temizlemeye başladı. Yine kaşlarını çatmış kesik izine bakıyordu. Korece bir şeyler de mırıldanıyordu.

Ben de kaşlarımı merakla çattığımda, "Ne diyorsun?" dedim. Omuzumun hemen altında olan kesiği sargı beziyle sararken, "Hiç, kendi kendime sinirleniyorum," cevabını verdi. Tamamen sardığında diğer kesiklere de ilaç sürdü. "Yaktı mı?" diye sorduğunda suratımı buruşturduğumu fark ettim. "Çok değil," dediğimde işi bitmişti. Kolumu geri üniformaya geçirdiğimde açıkta kalan düğmelerimi iliklemeye başladı. O sırada gözüm kızlara kaydı. Medusa'nın üzerimizdeki sıcak bakışlarını yakalamıştım. Herkesin gözü üzerimizdeydi. Ne kadar yakın olduğumuzdan haberleri yoktu tabi. Kwang, "Ben diğerlerine bir bakayım," diyerek yanımızdan ayrıldığında kızlara ağır ağır döndüm. Elbette hemen lafa atlayan Medusa oldu. "Kızım, siz hayırdır? Yakınlaşmalar görüyorum. Sizin aranızda bir şeyler mi oldu?" derken sırıtıyordu. Doğa ve Ahsen de ondan farksız değildi. Onlara durumu gayet açıklayacak bir soru sordum. "Yani, kocam değil mi?" dediğimde Medusa heyecanla bana daha çok yaklaşıp yerinde hafifçe zıpladı. "Ne? Gerçek mi oldunuz siz yoksa?" Doğa ve Ahsen buna gülmüştü. Ben de gülerek, "Evet Medusa, bayağı gerçek olduk," dedim.

KIŞ GÜNDÖNÜMÜ Donde viven las historias. Descúbrelo ahora