Yeonjun:
Mandalinayı nereden buldun ve bu kilik ne ae

Kai:
Ya
Agaclarin arasina girdim iste cipsi kolayi falan ayarladim
Baktim yere mandalina dusmus aldim ben de
Hem ne varmis gayet mukemmelim bence

Beomgyu:
Oylesin kardesim
de
Ne ara gittin lan oraya isik hizinda mi hareket ediyosun

Kai:
Yoncun hyungun rezil olusunu izlemek icin isik hiziyla bile hareket edebilirim

Yeonjun:
Kes lan
Neredesiniz
Hazirim ben
Bekliyorum

Kai:
He hazir
Goruyom ben burdan
Normalden daha cok keriz gibi duruyo

Yeonjun:
Ulan
Senin derdin ne benimle
Salsana beni

Kai:
Yo

Beomgyu:
İki dakikaya orqdayiz
Taehyun yazamiyo soobini iyi oyalim diye

Yeonjun:
25 dakikadir akli nerdeymis

Beomgyu:
Sprdm
Swnde desi
Nw dito by

Kai:
Sana by

Beomgyu:
Gwldij
subini firlatip kaciwyoruz

Yeonjun:
Top mu bu cocuk amina
2 kişi gördü.

Telefonu cebime sıkıştırıp gerginlikle beklemeye başladım. Durduğum yerde duramadığım için oturduğum banktan kalkmış, ayakta dikiliyordum.

Sağ tarafımda kalan ağaçların olduğu yere baktığımda Kai'yi görememiştim. Cidden iyi gizlenmiş gibiydi. Her ne kadar yapamazsın dese de... Farklı bir anlamı yoktu, cidden yapamayacağımı düşünüyordu.

Bu tarafa doğru şaşkın bakışlarla gelen Soobin'i gördüğümde kalbimin ritmi yine hızlanmıştı. Durup durup arkasına bakıyor, anlam veremeden yine yürümeye devam ediyordu. Başını kaldırıp beni gördüğünde güzel yüzüne bir tebessüm konmuştu.

"Hyung! Selam." Bu vardı bir de. Diğerleri bana sadece ara sıra hyung dese de Soobin çoğu zaman aramızdaki bu 'resmiyeti' bozmuyordu.

Elimi kaldırıp ben de ona selam verdiğimde yanıma gelmiş, karşımda durmuştu. "Taehyun ve Beomgyu ile dolaşıyorduk, aniden beni bırakıp gittiler. Buraya gelmemi söyleyerek koşarak uzaklaştılar." Bu kerizlere iş vermek doğru bir fikir miydi acaba?

"Aslında iyi olmuş, ben de seninle bir şey konuşmak istiyordum." Boğazım kurumuştu sanki aniden. Cümleyi zor kurmuştum resmen. Soobin kaşlarını çatarak bana bakarken meraklanmıştı. "Önemli bir şey mi?"

Evet anlamında başımı salladım. Arkama dönüp az önce oturduğum banka koymuş olduğum suyu alıp kafama diktim. Biraz daha rahatlamış hissedince şişeyi bankın yanındaki çöp kutusuna attım. Tabii ki içine düşmemiş ve bankın üzerindeki yerini tekrar almıştı.

Soobin hâlâ konuşmuyor, bir şey demeden bana bakıyordu. Artık konuya girmem gerektiğini anlayınca yutkunup elimi enseme attım. Sonra fazla gergin olduğum anlaşılmasın diye ellerimi serbest bırakıp rahat bir pozisyon almaya çalıştım. "Hyung, artık söyleyecek misin?"

Tekrar yutkunup konuşmak için dudaklarımı araladım. "Soobin, biliyorsun... Biz seninle yıllardır arkadaşız. Her sorunu beraber çözdük, hep birbirimizin yanındaydık..." Fazla uzattığımı hissedince kendi kendime göz devirdim. "Ama ben sanırım bu arkadaşlığı bozacak bir şey yaptım."

Yoğurtlu Pilav - |SKZ x TXT|Where stories live. Discover now