meet a friend

200 26 7
                                    

Okul çıkışı rahatlamak için bir kafeye gittim. İnternet romanıma yeni bölüm yazmak için mükemmel bir yer. Bir yandan kahvemi içerken bir yandan da bölüm yazmak çok zevkli.

"Bol şekerli bir kahve lütfen." Yanıma gelen garsona istediğimi söyledim. Küçüklüğümden beri tatlı şeyleri severim.

İnternet romanım yakında kitap olacak. Çok satanlardan olacağını söylüyorlar. Tanınan, ünlü bir isim olmak istiyorum.

Kahvem gelene kadar eşyalarımı hazırladım. Bir süre sonra Kahvem geldi ve kitabım için bölüm yazmaya başladım.

Okula bilgisayar getirmemize izin vermiyorlar. Bu yüzden ilk olarak kağıda yazıyorum. Birkaç cümle yazmıştım ki kalemimin ucu kırıldı. Kalem kutuma baktığımda başka kalemimin olmadığı gördüm.

"Offf!"  Sinirlenmiştim. Başka zaman kırılsa olmuyordu sanki! Hızlıca kahvemin parasını ödeyip çıktım. Dışarısı gayet soğuktu. Montuma daha sıkı sarıldım.

Fazla uzun olmayan bir yürüyüşten sonra yurt odamın kapısına geldim. Anahtarı almak için cebimi yokladım fakât bir şey bulamadım. İçimi bir korku sarmıştı. Hızlıca çantamı da karıştırmaya başladım.

"Lanet olsun!" Anahtarı odada unutmuşum! İçeri nasıl gireceğim şimdi? Girişte duran görevli kadına nereden anahtar bulabileceğimi sormak için aşağı indim.

"Üzgünüm fakât mahremiyet için odaların yedek anahtarları bizde yok." Beni mutlu etmeyen cümleler ağzından döküldü.

"Ah, tamam." Hâlime üzülmüş olacak ki devam etti.

"Bu saatte kapıyı açmak için birini bulacağımızı sanmıyorum. Sabah ben hallederim. Sen geceyi geçirmek için bir yer bulmalısın." Nereden bulacağım ki?

"Peki,teşekkürler." Bir gecelik otel odaları fiyatına bakayım dedim ama bu miktarı karşılayamam. Eve de gidemem şehir dışındayım.

Tek çare 2. Blok'ta yaşayan arkadaş diyebileceğim kişiye geliyor. "Ahh." İç çektim. Onunla uğraşmam gerekiyor değil mi?

Önümü kapayıp dışarı çıktım. 2. Blok'a doğru yola çıktım. Yıl sonuna yaklaştık bu yüzden havalar çok daha soğuk.

10 numaralı odanın kapısının önünde durduğumda bir an için tereddüt ettim. Hadi Sae, yapabilirsin. Yoksa akşamı nerede geçireceksin.

Kapıyı yavaşça tıklattım. Kısa süre içinde birinin ayağa kalktığını duydum. Kapı kilidi açıldı.

"Ah, Sae. Hoşgeldin." Kapının önünden geçmem için çekildi. Kafa sallayarak içeri girdim.

İçeriden bir ses duydum. "Michael, kim geldi?" Ah bu Ness. Kaiser'in en yakın arkadaşı. Gerçi arkadaştan daha yakın olduklarını düşünüyorum ama neyse.

Kapıyı kapayıp önümden ilerlemeye başladı. "Yabancı değil Alexis. Kirpikli geldi." Bana şu isimle seslenmesinden nefret ediyorum. Ama şimdi terslememeliyim. Ona işim düştü.

"Hoşgeldin Sae." Yine o korkunç gülümsemesini yaptı. Dostum bu çocuk aşırı gerici!

"Ah şey. Nasıl söylesem bilemiyorum." Gergindim. Kabul etmezse nerede kalacağım?

İkiside konuşmamı bekleyen gözlerle bana bakıyordu. "Odamın anahtarını bulamıyorum. Ve geceyi geçirecek bir yerim yok." Bunları söylerken elimi enseme koydum. "Bir gecelik odanda kalabilir miyim diye soracaktım."

Beklediğimden daha hızlı bir cevap geldi. "Tabi ki Sae! Sorun değil. Kalabilirsin." Rahatlamış bir şekilde nefes verdim.

"Ama bir şartım var." Ne kadar da mutlu olmuştum oysaki. Kaiser bu nasıl olsa. Ne isteyeceği belli olmaz.

"Peki." Kısık sesle cevap verdim. "Nedir o 'şart'ın?"

"Seni bir arkadaşımla tanıştıracağım." Yüzünde anlamını çıkaramadığım bir ifade vardı.

"Eminim onu çok 'seveceksin'."

Got My Interest /Blue Lock/ !Ryusae Hiorin¡Where stories live. Discover now