🦋BÖLÜM-2🦋

22 3 145
                                    

O gün gittiğim diğer cinayette de Dolunay Çetesi'nin sembolü vardı, her ne kadar bu çete olayını ortağımın yanında şakaya vursam da ciddi manada kafamı karıştırıyordu. Saat gecenin yarısı olmuştu ve ben ufak salonumda oturmuş sesi kısık televizyonum çalarken çay içiyordum.

Hassas bir mideye sahiptim ve çay bile bana zarar verebiliyordu, ancak şuan bu umurumda değildi. Bu cinayetlerin sonu gelmeyecekmiş gibi hissediyordum Dolunay Çetesi durmayacaktı.

Masamdaki sıcak çayı tek dikişte içtim, ancak girdiğim havadan anında çıkmış ve acıyla bağırmıştım.

"Havana tüküreyim Başak! Görende Amerikan dizisindeki çakma şef sanacak!" Ayağı kalkmış ve mutfağa giderek bir bardak su içmiştim. O sırada telefonumun titremesiyle arka cebimdeki telefonumu aldım ve kilidi açıp gelen mesaja baktım.

Bu davanın sana faydasından çok zararı olacak, uzak dur Komiser. Yoksa Dolunay Çetesi'nin sıradaki kurbanı sen olursun.

"Hah!" dedim alayla kıkırdarken. "Cidden mi, böyle kuru bir tehdit mi? Uyduruk çete!" Diye tıslamış ve telefonumdan rehberime girerek asistanımı aramıştım.

"Beyza, Demir ve Arda'yı da al evime gel." Beni onayladığında telefonu kapatmış ve arka cebime tıkmıştım. Dolaptan bir kase çekirdek alarak içeriye geri döndüğümde çalan televizyondaki program reklama girmişti.

Kendimi koltuğuma attım ve televizyondan internete girip, Mahkum dizisinin 13.bölümünü açmıştım. Dizi biteli biraz oluyordu, ancak ben şimdi izliyordum. Finali olan şeyleri izlemek, okumak, daha çok hoşuma gidiyordu. Beklemeyi sevmeyen, biraz sabırsız bir tiptim.

Bölümün sonlarına doğru kapım çalmıştı, beklediğim misafirler gelmişti. Bardağımı masaya bıraktım, asistanım ile karakolun beyin ekibi olan Demir ve Arda 15 dakika sonra içeride oturmuşlardı.

"Çay içer misiniz?" 

"Komiserim," dedi Beyza uyarmak amaçlı. "Tehdit aldığınızı söyleyerek çağırdınız bizi ve şuan çay mı soruyorsunuz?" Dudak büzdüm ve başımla onayladım. 

"Evet?" Demir göz devirirken Arda ufak masama bilgisayarını açtı. 

"Telefonunuzu alabilir miyim?" 

"Tabii ki," diyerek şifremi açmış ve telefonumu ona vermiştim. 

Bir süre ikisi telefonumla uğraşırken bende koltuğuma oturmuş ve iki üç bardak daha çay içmiştim. Beyza ise sürekli bu kadar rahat olmamın saçma olduğunu söylüyordu, bense sadece rahatlamasını söylüyordum. 

"Uyduruk bir çete tehditinden korkacak değilim Beyza, rahatla biraz." 

"Komiserim," demişti o sırada Demir. 

"Bilgiler tamam." diyerek tamamladı onu Arda. Demir kumral saçlarını parmaklarıyla arkaya doğru tararken Arda siyah gözlüğünü burnuna oturttu ve anlatmaya başladı. 

"Mesajın atıldığı telefon hattı mesaj atıldıktan hemen sonra iptal ettirilmiş, ancak biz hattın kimin üzerine olduğunu bulduk." Demir devam etti. 

"Uzay Ekici, üzerine alınmış."

"İyi de," dedim kaşlarımı çatarak. "Bu adam çete lideri değil mi? Nasıl hat satılmış?" 

"Kaçak yolla satın alınmış Komiserim." Bu cümleyle Yamaç Akyel gelmişti gözümün önüne. 

'Bu ülkede adalet bekleme.'

Başımı iki yana salladım ve odaklanmaya çalıştım, 16 yaşımda bu ülkede adalet olmadığını acı bir şekilde öğrenmiştim ve şimdi bunu değiştirecektim. Bunun için komiser Başak Köroğlu olmuştum. 

GAREZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin