Geç Kaldık

525 34 19
                                    

Tuana'dan

Camdan dışarıyı izliyordum. Ama hani bazen birini ya da bir şeyi düşünürsün de baktığın yeri göremezsin aklındakine odaklanmışsındır ya şu an tam öyleydim. Yine ve yine onu düşünüyordum... Birisi kapıya vurdu.

"Girebilir miyim?"

"Gel"

Yavaşça kapıyı açıp içeri girdi.

"Hadi ama Tuana yine mi camdan dışarısını izliyorsun? Çık biraz hava falan al bir şeyler yap olmaz böyle"

"İstemiyorum Göktürk. İstesem yapardım dimi?"

Yanıma ilerleyip yatağın kenarına oturdu. Ben hala dışarıyı izliyordum.

"Onu düşünmekle ömrünün geçeceğini mi zannediyorsun? Bak kendini çok yıpratıyorsun. O seni bırakmış sen de onu düşünmeyi bırak artık."

"Günlük konuşman bittiyse çıkabilirsin artık. Çünkü ben Çağan'ı düşünmekten vazgeçmeyeceğim. Karışmayın artık bana ya"

"Peki kardeşim sen bilirsin."

Son sözlerini söyleyip odadan çıktı şükür ama yani. Başım şişti her gün her gün. Neyse nerede kalmıştık?...

Çağan'dan

"Geldik buraya şimdi ne yapıyoruz?"

"Kapıda dikiliyoruz. İçeri geçeceğiz tabi ki!"

"Leya Çağan'a laf atmayı kes artık"

"Deniz sen de Çağan'ı korumayı kes"

"Yağız haklı aşık mısın yoksa Çağan'a?"

"Salak salak konuşmayı bırakın da içeri geçelim. Bu gidişle görev falan yapamayız."

(Sessizce) "Konuştu yine çok bilmiş"

Leya'yı tabi ki duydum ama duymamazlıktan geldim. Onlar da haklı tabi arkadaşlarını kaybettiler benim yüzünden ama şimdi göreve odaklanmamız lazım. Şu an karşı krallığın sarayına ilerliyorduk. Aklıma gelen fikirle arkamı döndüm.

"Şu görevi doğru düzgün bir şekilde halledersek Tuana'yı ziyarete gideceğiz. Tamam mı?"

"Seni görmek isteyeceğini pek sanmıyorum da neyse tamam."

Göz devirmekle yetindim. Tekrar saraya ilerlemeye devam ettik. Arka kapıdaki korumalar zaten bizim sarayındı. Önceden ayarlanmıştı. Ama biz ön kapıdan girecektik.

"Siz kimsiniz"

"Karşı krallığın elçileri prensinize iki çift lafımız var."

"Silah kontrolü yapmamız lazım"

Aman sanki bir şey bulacaklar da kontrolden sonra içeri geçtik. Bizi askerler yönlendiriyordu. Sonunda prensin karşısına çıktık.

"Hoşgeldiniz ben de nerede kaldılar diyorum"

"Anlamadık?"

"Askerler yolu gösterin."

"Burada bir şeyler dönüyor ama ne?"

"Yakında kokusu çıkar."

"Acaba bizi nereye götürüyorsunuz?"

"Karşı krallığın askerleri değil misiniz? Plan için geldiniz. Ben de size yolu gösteriyorum"

"Yani sen bizim asker misin"

"Öyle. Ama geç kaldınız"

"O ne deme-"

Gördüğümüz görüntü ile olduğumuz yerde kaldık. Ne yani görev bu muymuş?!

Demiştim sana geç kalma, varlığımı fark ettiğinde yokluğumla karşılaşırsın...

Ne gördüler sizce?
Tahminleri alalım.
Yorumlarınız merakla bekliyorum.
Oy vermeyi unutmayın. Oylar düşüyor.
Bir de takip ederseniz çok iyi olur :)
Kendinize çok çok iyi bakın.

Özel Güçler Akademisi Where stories live. Discover now