tartışmalar ve şüpheler

25 2 4
                                    

"..."

"..."

"Öhm..."

"Sohbetinize doyum olmuyor."

"Bana niye sevgilin olduğunu söylemedin? Alçak."

"Yalnız bebeğimin yanında hakaret etmezsen sevinirim Hanyucuğum."

"Bebek dediğin de 20 yaşında ada- AH!"

Zeyu'nun alttan çimdiklemesi ile sessizce küfür etmiş ve önündeki yemeği yemeye devam etmişti. O esnada Shuyang'da tatlı tatlı gülümsemiş ve sevgilisinin omzuna yaslanmıştı.
Ortamdaki gerginlik kilometrelerce öteden hissedilebilirdi. Durumun daha da garipleşmemesi için konunun açılması lazımdı.

"Hanyu değilmiş."

"Sana demiştim Zeyu. En yakın dostundan şüphe etmen ne kadar da aptalca."

"Hala bir ihtimal var ama şuan nötrım."

Hanyu duyduğu şeyle sinirden gülmeye başladı. Devreleri iyice gidiyordu şuan.

"Hanyu. Sakin. Hem siz buraya Shuyang ile tanışmaya gelmemiş miydiniz? Shuyang bebeğim."

Sözü Shuyang'a vermek ister gibi konuşunca küçük olan önündekileri tekrar selamlamış ve yine o parlak gülümsemesini takınmıştı.

"Üzgünüm Xinlong'un sana benden bahsedeceğini sanmıştım. Bahsetmemiş. Neden böyle yaptın sevgilim?"

Shuyang oku aniden Xinlong'a çevirince cevabı merak eden Hanyu'nun da gözleri ona dönmüştü. Zeyu ise olup biteni izliyordu.

"Söyleyecektim."

"Ne zaman söylemeyi düşünüyordun bana şerefsiz!"

Zaten sinirli olan Hanyu ağzından çıkan bir kaç kötü kelimeye hakim olamadı. Zeyu ise daha büyük bir sıkıntı çıkmaması için aşağıdan Hanyu'nun kolunu sıkıyordu.
Mesajı alan Hanyu derin bir nefes verdi ve ortamı terk etmek için ayaklandı.

"Hanyu bekle-"

"Kes sesini."

Dedi ve kapıdan çıkıp gitti. Xinlong herşeyi batırdığını bilerek Zeyu'ya baktı. Zeyu ise omuz silkti ve yemeğe devam etti.
Xinlong'da sigara içeceğini söyleyip ortamdan ayrılınca Shuyang ve Zeyu masada baş başa kalmıştı.

"Shuyang."

"Efendim Zeyu Ge?"

"Benimle oynama."

"Ne? Anlamadım."

"Senin bu oyuncu hallerin beni güldürüyor gerçekten. Başarılısın yani. Neden siktir olup tiyatro işine girmiyorsun diye merak ediyordum hep sormak istemiştim."

Shuyang bu laflar ile olduğu yere çakıldı. Kanı kaynıyor, yavaş yavaş yine başı ağrıyordu.

"Ah oyunculuğa merakım olduğunu nasıl anladınız? Ama bilirsin sevgilim buradayken neden başka bir yere gideyim ki?"

Dedi ve Xinlong'da kapıdan içeri girip Shuyang'a bir öpücük kondurdu.
Zeyu buna göz devirmek istese de yapamadı.

"Ne konuşuyordunuz sizi genelde görmem böyle."

"Değil mi? Zeyu Ge ile yakınlaşmam doğru olur diye düşündüm. Ne de olsa senin kardeşin gibi biri. Senle bağlantılı olan herkesi senin kabul ettiğin gibi kabul etmek istiyorum sevgilim."

"Çok iyi yaptın güzelim. Zeyu seni şirkete bırakayım mı?"

"İstemez."

Dedi ve aracına binip gitti. Xinlong ikisinin de bu hal ve hareketleri karşısında eziliyor gibi hissediyordu. Üzülüyor ve sebebini kavrayamıyordu. Mingrui gerçekten de içten saldırmıştı onlara.
Başını iki eli arasına aldı ve ovmaya başladı. Shuyang ise yavaşça kucağına oturdu.

"Shuyang bugün olmaz."

"Seni rahatlatmak için oturdum. Sevişmek için değil."

"Kabul."

"Xin."

"Hm."

"Zeyu sence de son zamanlarda garip davranmıyor mu?"

"Nasıl yani?"

"Mingrui'dan bu kadar çok korkması çok saçma. Mingrui'dan daha iyi olduğu aşikar..."

"Ah bilmediğin şeyler var Shu. Boşver şimdilik sen. Kek yapalım mı?"

"Xinlong ne kekinden bahsediyorsun?"

"Shuyang. Konuyu kapatmak istiyorum zaten yeterince üstüme geldi sen hala onun adını anıp duruyorsun. Birlikte vakit geçirelim hm?"

"Zeyu Gege için endişeleniyorum Xin. Sen endişelenmiyor gibisin..."

"Biliyor musun boşver keki ben meyhaneye gidiyorum."

"Xinlong bekle."

Çat!

Kapı sertçe kapatılmıştı ve Xinlong küçüğünün sözünü dinlemeden gitti. Shuyang ise kısa bir nefes verdi ve mutfağa gidip kendisine kahve yapmaya başladı. O sırada elleri de telefonda bir numara tuşluyordu.

"Alo?"

"Hey hey hey."

"Shuyang? Aptal neden bilinmeyen numaradan arıyorsun?"

"Öylesine. Korktun mu?"

"Neyden korkacağım be."

"Korkularını konuşmak için aramadım. Hanyu ve Xinlong kötü haldeler. Düzelmeleri zaman alacak gibi... Ah ah yakın arkadaşlar. Bu tür ilişkileri sağlam tutmak ne de zahmetli iş."

"Sikeyim ne diyorsun Shuyang anlamıyorum? Xinlong ve Hanyu bitik haldeler yani?"

"Aynen. Zeyu ise benden şüpheleniyor."

"Aha bittin sen! Beni de yakacaksın."

"Hiç sorma. Xin ile de tartıştık."

"Aptalsın. O çocuk tek yoldu."

"Aptal olan sensin. Arada böyle kavgalar çıkartıp, suyuna gideceksin ki bağlar güçlensin."

"Anlamıyorum Shuyang. Kapat şu telefonu ve benle yüz yüze görüş bir dahakine."

"Başüstüne!"

Beep!

Telefon kapanınca bir kenara fırlattı ve kahvesini yavaş yavaş yudumlamaya başladı. Daha gidecek çok yol var gibiydi. Oysa ki alakası yoktu.

"Ah aptal çocuk. Seninle işim bittiğinde..."

Dedi ama sonunu getirmedi. Sadece aldığı küp şekeri sıcak kahveye attı ve erimesini bekledi...

 Sadece aldığı küp şekeri sıcak kahveye attı ve erimesini bekledi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Zeyu'da olmasa kimse bir şeyleri çakmayacak...

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 17, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

kill em with kindness ' zeruiWhere stories live. Discover now