1. Bölüm: İlk Şişmanlar Ölmez

38 4 0
                                    

"Son kez göz göze gelince Güneş ve Ay, kartlar yeniden dağıtılacak. Bu sözleri hatırlıyorum ve o paslı baltayı. Hafızamın en derinlerine işlenmiş, ruhumun karanlık odalarına girmiştiler. Belki de hayatımı mahvedeceklerdi ama buna izin vermemeye kararlıydım. Bu rüya nereden çıkmıştı yatağımda ne işi vardı gibi sorular beynimi kemirmekten başka bir işe yaramıyordu. En yakın arkadaş ne işe yarardı? Hayatını kolaylaştıracak bir şeyler yapmadıkları kesin..."

Mektubun geri kalanı yoktu. İki ebeveyin kızlarından sadece bir kaç cümle alabilmişti kizlari bir yazardı ama bu kağıtta yazanlar bir kitaba benzemiyordu. Bu iki ebeveynin kızları arkadaşları ile bir tatil köyüne kamp yapmak için kafa dağıtmak için gitmişlerdi. O kağıtta yazan cümleleri kızları neden yazmıştı bunu öğrenebilecekler miydi, kimse bundan emin değildi. Dokuz kişilik bir arkadaş grubunun dokuzuncusuydu bu kız. Bu gruptaki herkesin bir numarası vardı. Bu sayılar telefonla konuşurken yakalanmamak içindi çünkü bu grup çoğu genç grup gibiydi hırsızlık ve trafik cezaları yüzünden bu yöntemi kullanıyorlardı. Kendilerine Dokuz Şarap diyorlardı ve Dokuz Şarap tamda korku filmlerinde yer alacak türden herkesin gitmeyin diyeceği türden bir yere gitmişti. Terk edilmiş bir bağ evi tarzı bir yer bulmuşlardı en azından onlar terk edilmiş olduğunu düşünüyorlardı. Bu evi bir kaç gün önce bulmuşlardı. Grubun zekisi burada kalmak istemiyordu ve dile getirmeye başladı:

Sekiz: Burası normal bir yer değil burada kalmak akıl işi değil vakit varken geri dönelim. Etrafınıza baksanıza burası cennet gibi fakat kimse buraya gelmiyor bunun bir sebebi olmalı.

Beş: Dostum korkaklık yapacaksan eğer baştan söyle ki bilelim ayrıca araba benim bizde burada kalmak istiyoruz kısacası yürüyerek geri dönersin.

Sekiz: Burada kalmaktansa kilometrelerce yürürüm ve evimde uyurum daha iyi size söyledim burada kalmak akıl işi değil.

Beş: Tabi ya ne demezsin korkak tavuk hadi durma git gelme bir daha buraya benim korkaklarla işim olmaz.

Sekiz: Aptallığın adının cesaret olduğu gün insanlık seni ve kendini kaybetti. Burada kalmanın adrenalini yok kanı var artık anlatılanlar efsane olamayacak kadar gerçek ama neden seni kurtarayım ki dünyadan bir pislik temizlenir.

Beş: Hadi dostum git buradan.

Sekiz: Aman be.

Grutan ayrılarak zeki olduğunu sanıyordu fakat bazen her şeyin geç olduğu vakit çok erken gelirdi ve belkide çoktan gelmişti. Dokuz Şarap şimdiden sekiz kişi kalmıştı. Şişman çocuk hala bir şeyler yiyordu. Geri kalan grup evi araştırıyordu. Şişman çocuk Dört numaraydı ve mutfağı araştırmakla meşguldü bir seyler bulmayı umuyordu fakat domates çorbası ve meyve suyundan başka bir şey bulamadı fakat onlardan bolca vardı Dördü üzen şey hepsinin bozulmuş olmasıydı. Bu sırada Beş numara şömineyi yakıyordu ve Dokuz içeri girdi odunların yanında gördüğü paslı balta rüyasında gördüğü ve kitap için tuttuğu notta yazan baltaydı bunu iyi biliyordu. Onu kaldırmaya çalıştı fakat bunun için fazla güçsüzdü. Çift elle bir şansı vardı baş hizasına kadar kaldırdı ve incelemeye koyuldu üzerinde "Nolite tangere securis" yazıyordu bunun ne anlama geldiğine dair hiçbir fikri yoktu. Diğer tarafını incelemek için çevirince "Maledictio anemia" yazısını gördü ve baltayı geri bıraktı çünkü maledictio kelimesinin lanet anlamına geldiğini biliyordu. İçinden "Bunun Exsandius ile bir alakası var mı acaba?" Diye düşünüyordu. Tam o sırada içeri Bir numara aşırı makyaj ve pembe montuyla birlikte girdi ve Beş'e sarıldı sevgiliydiler en azından öyle sanıyorlardı. Bir numara tam Dokuz'a sataşmak üzereyken içeri Üç dalıverdi kan ter içerisinde kalmıştı belli ki av sezonu başlamıştı çünkü kolunda domuz saçmasının açacağı türden bir kaç delik vardı. Fazla vakit geçmeden grup şömine başına toplandı. İki numara aynı zamanda plastik cerrahti ve kıyafetlerini yıkatma karşılığında pansuman yapmayı kabul etmişti.

Exsandius: Dokuz Şarap Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin