"Sence senin için bu kadar zahmete girer miyiz? Elbette ki hayır."

Mavi gömlekli adam alaycı bir kahkaha attıktan sonra sırıttı.

"O zaman benden bilgi koparmaya çalışıyorsunuz?"

Jisung kafasını salladıktan sonra mavi gömleklinin omzunu patpatladı. "Aferin, doğru bildin." dedikten sonra ayağa kalktı ve derin bir nefes aldı.

"Ya şimdi bana ortağının bu geceki planından bahsedersin, ya da..."

"Ya da?"

Jisung cebinden çıkardığı kumaş eldivenleri takarken, "Ya da ben tam şu anda, tek bir tuşa basarak senin zavallı kardeşini içeri attırırım."

Sarı saçlı çocuk olanları anlamaya çalışırcasına komiserine bakarken, gözleri bir anlığına, Jisung'un henüz eldiven geçirmediği sol eline kaydı. Zarif, fakat bir o kadar da çekici görünüyordu. Fakat odağının şu anda bu olmaması gerektiğini bildiğinden kafasını sağa sola sallayarak tekrar olaya adapte oldu.

"Yapamazsın." dedi mavi gömlekli adam alaycı bir ses tonuyla.

Jisung tek kaşını kaldırdı ve yerdeki adama baktı. "Öyle mi? Kanıtlamamı ister misin? Yazık olacak ama, zavallı kardeşin, hapishanelerde çürürken, onu ziyaret etmeye dahi gidemeyeceksin. Niye biliyor musun? Ben istediğim bilgiyi elde edemediğim için, 'sözde' ortak olduğum adama, 'adamlarınızdan biri beni darp etti' diyerek ortaklıktan çekildiğimi söyleyeceğim. O da kaybettiği paraya üzülüp, seni öldürecek."

Yerdeki adam, her ne kadar endişesini gizlemeye de çalışsa başarılı olamamış ve, derin bir nefes almıştı.

Komiser onu zayıf noktasından vurmuştu.

Kardeşinden.

"Lanet olsun... Peki! Kardeşime zarar verirsen, bedelini ödersin!"

Jisung tatmin olmuş bir yüz ifadesiyle yerdeki adamı izlerken, "Söyle." dedi net bir sesle.

"Alex, senin 'sözde' ortak olduğun adam. Gerçek adı Alex. Bu gece burayı havaya uçurtacak."

Minho, Jisung'a baktı. Ardından da yerdeki mavi gömlekli adama. "Ne? Nasıl?" dedi fısıldar bir ses tonuyla.

"33 numaralı masanın altında. Bomba var. Saat tam 00:00'da patlatacak." dedi adam. Daha sonra göz ucuyla boştaki kolundaki saate baktı.

"Ve, saat şu an, 23:27."

Taehyun telaşla komisere baktı. "Komiserim, 33 dakikamız var. Ne yapacağız?"

Jisung, kafasını kaldırdı ve mavi saçlı çocuğa baktı. "Bomba imha ekibini çağır, ben ekibi toplayıp çeteyi etkisiz hale getireceğim."

Jisung, lavabonun kapısına doğru ilerlerken, Taehyun bomba imha ekibini arıyordu. Minho ise bir yerdeki adama, bir de kapıdan çıkmak üzere olan komisere bakıyordu. Anlaşılan bu adamla ilgilenmesi gerekiyordu.

-----

"Park Daehyung, bir an için kaçtığınızı düşünmeye başlamıştım."

Jisung, adamlardan, en uzununun söylediği şeye ufak bir kahkaha attı. "İşim vardı affedersiniz."

Kadınlardan kızıl saçlı olanı gülümseyerek, "Nişanlınızdan hemen sonra lavaboya gittiğinize göre demek ki gerçekten önemli bir işiniz vardı." dedi ve şarabından bir yudum aldı.

Jisung kafasını eğerek sahte bir gülümseme sundu kadına.

"Ah, öyle de denilebilir."

Kahverengi saçlı oğlan, saatine bir göz attığında, tamı tamına 15 dakikası kaldığını gördü. Elini pantolonunun cebine attıktan sonra, cebinde sakladığı küçük kumandanın düğmesine bastı ve beklemeye başladı.

Birkaç dakika içerisinde tüm ekip masadaki dörtlünün etrafında toplanmıştı. Sarı saçlı, kısa adam telaşlı bir kahkaha attıktan sonra Jisung'a baktı.

"Noluyor Daehyung?"

Jisung ufak bir sırıtış sundu karşısındaki dörtlüye.

"Oyun bitti Alex." dediğinde sarı saçlı adam kaşlarını çattı.

"Sen, nasıl..."

Kahverengi saçlı adam, yüzündeki sırıtışını koruyarak, "Daehyung değil. Komiser Han Jisung." dedi.

Kısa sürede olay yerine gelen bomba imha ekibiyle beraber çete de etkisiz hale getirildi.

Jisung, kafasını lavabonun olduğu tarafa çevirdiğinde, mavi gömlekli adamla beraber gelen Minho'yu görünce tebessüm etti.

Minho da komiseri izlerken, adamı polislerden birine teslim etti ve Jisung'un yanına doğru adımlamaya başladı.

"Tebrikler iyi işti."

Minho gülümsedi ve kafasını salladı. "Ben bir şey yapmadım komiserim, tebrik edilmesi gereken sizsiniz."

Jisung kafasını sağa sola salladı hafifçe.

"Sen olmasaydın o adam Taehyun'u öldürürdü. Tahmin etmesi güç değil. Teşekkürler, benimle gelmeyi kabul ettiğin için."

Minho, Jisung'un gözlerinin içine bakarken, "Görevim." dedi net bir sesle.

Kahverengi saçlı adam gülümsedi ve, "Görevin." dedi.

Minho kafasını salladığında Jisung mimiksiz bir şekilde karşısındaki bedeni izlemeye başladı.

"Öpücük için de teşekkürler."

Sarı saçlı çocuk ne diyeceğini bilemeyen bir yüz ifadesi takındığında verecek bir cevap düşünüyordu. Jisung bunu fark etmişçesine kafa salladı.

"Sahiden Minho, öpücük görevinin bir parçası mıydı?" dedi ve ekledi.

"Zorunda olduğun için mi öptün beni? Yoksa, öpmek istediğin için mi?"

***

arkdslr jisungun sonda demek istedigi sey su, yani ben seni optugumde geri cekilebjlrdin ama israrla beni opmeye devam ettin isteyerek mi yaptin,, demeye getirio iste

nys bu bolumleri de korkunc gerilim fon muzikleroyle yaziom itiraf

okuyan herkese tesekkur ederim

gaygayy🐰

dead & pretty ✓Where stories live. Discover now