δύο

39 1 0
                                    

Gözleri uzaklara daldığı her an izlemişti onu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Gözleri uzaklara daldığı her an izlemişti onu.
Kendinden daha iyi tanıyor gibiydi bu narin bedeni. Her adımında , her hareketinde, tükettiği her bir kelimede... Her an onunlaydı. Kime ait olacağı konusunda en ufak fikri yoktu ancak onu kendi kadını yapmak için kader tanrıçalarına yalvarmaya hazırdı.

Tanrılar kesinlikle bu kadını insanların ona aşık olması için yaratmıştı.

Zaman kavramını aşacak kadar uzun bir süre bu kadını izleyebilirdi ancak duyduğu tiz sesle gerçeklere dönmek zorunda kalmıştı. Saatlerdir gözlem aracı olarak kullandığı aynadaki kadının görüntüsü bir el hareketiyle yok olurken odasına dalan tanrıçayla derin bir nefes aldı.

Neden kendi kendine kalma konusunda bu kadar şanssız olduğunu düşünmeye fırsat bulamadan odayı tanıdık aura kaplamış, adeta parmağındaki yüzüğü hatırlatıyordu.

"Bu Kiara'yı kaçıncı görmezden gelişin ?"

Sesindeki sakinliğin öfkesinden daha tehlikeli olduğunu öğreneli asırlar oluyordu. Ne varki korkulması gereken tek kişi karşısındaki kadın değildi.

Derin bir nefes alıp tanrıçayı göz ucuyla süzdükten sonra görkemli krallığını rahatça görebildiği balkona ilerledi. "Net sayıyı bilmiyorum ancak bine yakın olmalı ekselansları."

Gümüş rengi irisleri açık maviye dönerken, şu nişan işinin başını bu kadar ağrıtmasına hala anlam veremiyordu. Alt tarafı diplomatik bir olaydı, bu kadar ilgi beklenmesi anlamsızdı.

Tanrıça artık bastırmakta zorlandığı öfkesiyle oğluna doğru bir kaç adım daha attı. Parmağını tehditkar bir edayla sallarken odayı yavaşça dolduran mavi sis bulutuna engel olmuyordu. "Bir kere daha adımıza leke sürmeye kalkan bir şey yaparsan, yüce Zeus şahidim olsun ki bu krallığı sana zindan ederim."

Topukları üzeride dönüp bir kaç saniye içinde odayı terk ettiğinde iç çekmeden edememişti. Gözlerini devirip trabzanlara yaslandı. "Bir de Kiara eksikti.."

Adımları mermer sütunlar ve titanların heykelleriyle kaplı koridorları aşıp, şatafatlı mimarinin yanında oldukça sade ve minik kalan çardağa vardı.

Gül goncalarının sardığı, Poseidon'un armağanı olan şelalenin yanındaki bu çardakta oturmak onun gibi karanlığa sığınmış bir tanrı için bile huzur verirken , onu bekleyen kadınla bu pek mümkün görünmüyordu.

Nişanlısı onun hor gördüğü kadar değersiz bir kadın değildi. Aksine, Afrodit tarafından kutsandığı rahatlıkla söylenebilirdi. Altın sarısı saçları ince beline kadar uzanırken, yeşil gözleri beyaz teniyle tarifsiz bir ahenk içindeydi. Kan kırmızı dudaklarından bir kelime duymak için ulu savaşçıların Troya'yı yakmaya kalktığı söylenirdi.

Gel gör ki hiçbiri umrunda değildi. Şu an bile koşup aynanın karşısına geçmemek ve minik ölümlüsünü izlememek için kendini zor tutuyordu. Aradığı şey farkıydı. Yaşamın gizini gözlerinde taşıyan aptal ölümlüde bulmuştu kendindeki eksik parçayı.

Bırakmayada niyeti yoktu.

Ve bir süre daha karşısında duran kadından kurtulmazsa işler iyice çıkmaza girecekti.

Krallığı ve titan soyu için bu evlilik muazzzam bir fırsattı ve bunun sonuna kadar farkınaydı. Ancak elindeki her şeyi bir salisede yakmaya hazırdı. Bunu çok düşünmüştü, değer miydi? Aptal bir ölümlü için, hemde Kiara ondan kat ve kat üstünken?

Sahi, aptal ölümlüde olup da Kiara'nın sahip olmadığı ne vardı? Diplomasiyi iyi bilirdi, güzelliği üzerine konuşmaya gerek bile yoktu, şarkı söylemekle arası olmasa bile liri usta nypmhalardan bile iyi çalardı. Hepsinden öte, bir tanrıçaydı. Onun gibi ölüme meydan okuyacak, damarlarında saf güç yatan bir tanrıçaydı.

Yinede hiç biri umrunda değildi. Asırlardır kıpırtısız duran kalbi çoktandır o kadın için atmaya başlamıştı.

Derin bir nefes aldı, bu işi en az hasarla halletmeliydi. Sonuçta Kiara dahil, kimse olmayan hislerin bedelini baştan savma bir ayrılıkla ödememeliydi.

Yavaşça öne eğildi, nişanlısındaki ciddi havatı sezen tanrıça duruşunu dikleştirdi. Öleceğini bile bile açılmayı bekleyen kardelenler gibiydi şu hali.

"Uzatmak istemiyorum Kiara, zaten gereksiz dolanan sözlerden sende haz etmezsin.." kendine sözlerini toparlamak için bir kaç saniye tanıdı. Ne diyecekti?

Bu iş olmaz Kiara çünkü... çünkü... Nedenim ne ki?

Cidden doğru kelimeleri yan yana getiremiyordu. Tüm Olimpos ve titanları dize getiren kudreti onu terk edip gitmişti. Yinede konuşmayı denedi. Lafı uzatmayacağım diye söze başlayıp kendi içinde bu kadar dolanıp durması taktire şayandı.

"Evet?" dedi Kiara, belirsizliğin yarattığı huzursuzluktan rahatsız olarak. Başı belirlenip sonu arafta boğulmuş şu konuşmanın son bulmasını istiyordu. Belki de hissetmişti..

Daha fazla beklemeye gerek olmadığını düşünerek tek seferde söyledi Aeron,

"Bu iş olmayacak Kiara." Derin bir nefesin ardından ara vermeden devam etti, "İnan bana seninle en ufak alakası olmayan bir durum. Şu koca ülkede tanıdığım en asil ve güzel kadınsın-"

"Onunla alakalı değil mi?"

Ne bir göz yaşı ne de öfke vardı yüzünde. Ancak gözleri... O gözlerde kan vardı.

Aralarında asılı kalan sessizlik her sorunun yanıtı olurken Kiara yavaşça elini sarı buklelerinin arasına geçirdi.

"Görüyorum..." gözleri yavaş yavaş beyaz ışıktılarla kaplanırken devam etti, "Bu aptallığının bedelini ikinizin ödeyeceğini de."

Kiara alkıp giderken geride sadece bıraktığı ufak kehanet ve şaşkınlık içindeki Aeron kalmıştı.

Ortada Kiaranın her kehanetinin gerçekleşmesinden daha büyük bir sorun yoktu.

...
Alef
...

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 07 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Kayıp Tanrıça (+18)Where stories live. Discover now