Ενας

104 4 0
                                    

Üç tanrıça vardı, ezelden beri dünya üzerinde duran bir avuç ölümlüye hayat biçmekle yükümlü olan

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Üç tanrıça vardı, ezelden beri dünya üzerinde duran bir avuç ölümlüye hayat biçmekle yükümlü olan.

İlki ölümlünün alacağı ilk nefesi belirler, hangi yıldızın parladığı gecede doğacağına karar verirdi bir ipliği dokumaya başlayarak.

İkincisi alnındaki yazgıyı hazırlar, tatlı şarap mı yoksa kendi kanı içinde mi boğulacağını seçerdi ipliği eğip bükerek.

Üçüncüsü ise hem en korkulan hem de tek kaçınılmaz olanıydı tanrıçaların içinde.

Kardeşlerinin sunduğu yumağa asırlar kadar uzun bir süre bakar, miktarını yeterli gördüğü an keserdi ipliği altın makasıyla.

Nefes şaşar, talih değişir ancak ölüm tanrıçasının hüküm verdiği can bir salise bile geçmeden ölüler şehrinin dibine gömülürdü.

Tanrıçalar yanılmazdı. Tanrıçalar hata yapmazdı. Ve tanrıçalar asla iki ipliği birbirine dolamaz, asla sıradan bir ölümlünün kanına bir tanrının kudretini saklamazdı.

Yada bu güne kadar öyleydi.

Ardından hırsla koşan koskoca orduya karşılık elinde sadece kurtuluşa dair biraz umudu ve onu boğmak üzere olan pelerini vardı. Birde güç bela yolunu seçmesine yardım eden dolunay.

Asırlardır kullanılmadığı için yabani otlarla kaplanmış patikayı dev çınar ağaçları gizliyordu. Buna rağmen onu bulmaları sandığından daha kolay olmuştu. Ona yaklaştığını hissettiği seslere inat kucağındaki sandığa iyice sarıldı. Az kalmıştı, tüm tanrılar şahit olsun ki çok az kalmıştı.

Az sonra şafak sökecek ve içinde kapana kısıldığı bu korkunç kabus son bulacaktı. Sadece birazcık daha dayanması ve içende bulunduğu tüm zorluklara rağmen biraz daha koşması gerekiyordu.

Yaşlı çınarların kapladığı gökyüzünden süzülen bir demet ışıkla yolunu bulmak zorundaydı. Meşale yakmayı bir an düşünse de yakalanması bu kadar olasıyken bu riski göze alamazdı. Bir şekilde surları aşmayı başarmış, dağlara doğru kaçmaya başlamıştı ancak şansının her daim yaver gitmeyeceğini en iyi kendisi biliyordu.

Bir an tökezleyecek gibi olduysa da hemen zihnine doluverdi kahinle yaptığı son konuşması. "Bulamayacaklar.." diye tekrarladı kendi kendini inandırmak ister gibi "Gerekirse şehir kanımla yıkanacak..." ordudan gelen bağırış çağırış sesleri daha da yakından gelmeye başlamıştı. "Onu asla bulamayacaklar."

Ormanda yankılanan onca gürültünün içinde yönünü bulması daha da zorlaşırken bir çığlık tüm sesleri bastırmayı bastırdı.

"BU TARAFTA!"

Şimdi daha da hırslanmıştı ardından koşanlar. Birbirlerini geçmeye çalışıyor; değil yeryüzü, bulutların arsında gizlenmiş tanrıların şehrinden bile duyulabilecek naralar atıyorlardı. "Cadıyı  bulduk!"

Kayıp Tanrıça (+18)Where stories live. Discover now