TAVŞAN DELİĞİ

51 13 0
                                    

Ve hikayemiz şöyle bitiyor...

Birbirini çok seven iki insan sonsuza dek ayrilmislardi ve bu ölümden bile beterdi...

Her zaman beni olduğum gibi kabul eden ve artık aramızda olmayanlara..

🐇🐇🐇🐇

Tavşan deliğinin derinliklerinde henüz keşfedilmemiş bir yerde başlıyor hikayemiz. Bulanların bile unuttuğu bir yer, sadece gözlerindeki gerçek hayatın gözlüğünü çıkaran hayal ile gerçeği ayırmaya çabalamayan biri buranın gerçek gizemini bulabilirdi ve nihayet biri buldu.

'yürü Chelsea daha çok işimiz var!' diyerek ayağıyla yerdeki taşa tekme savurdu, yaşına göre oldukça zekiydi ayrıca geleceğin kraliçesi olacaktı, buna rağmen tüm bu servetin içinde bile kendi olmayı biliyordu. Tekrardan üzerine bindi atının ' hadi eve gitme zamanı' dedi hızlanmadan önce. Rüzgarla birlikte kızıl kıvırcık saçları dalgalanıyordu, fiziksel olarak bir kraliçeye uygun değildi, saçları, hobileri ve hayat stili de bunu doğruluyordu. Hiçbir kraliçe at sürmezdi, ok kullanmazdı, narin ve kırılgan olurlardı, o ise tam tersiydi kendini savunmayı küçük yaşta öğrenmişti, at sürmek onun için önemliydi, en iyi dostuydu Chelsea. Saçları ve giyinimi her zaman farklıydı ama bir prensesti ve ilerde kraliçe olacaktı. Fakat bunun da dışında bazı günler bir prenses gibi yaşamasına gerek olmazdı, o günlerde istediğini yapardı, kendi kaderini kendi çizerdi.

Son hızla eve doğru giden Prenses yolda atının ani hareketiyle yere düştü.

'Chelsea delirdin mi? Şu halime bak!' dedi inatla bir adım ilerlemeyen atına yerden bakarak, elbisesi çamur olmuştu gerçi üstündeki bir elbiseden ziyade pelerindi ama onun asıl ilgilendiği oklarıydı.' Başta seni seçmemem gerektiğini söylemişlerdi keşke dinleseydim!' diyerek yerden kalktı çevresine bakındı, ormanın içindeydi, at neyden korkmuştu onu bile anlamıyordu. Elleriyle üstünü silkeledi oklarını sırtına geri taktı ,gözü az ilerdeki kulübeye takıldı. 'burada bir kulübe olmadığına eminim ama bu ne!' diyerek ilerlemeye başladı, her adımında kalbinin hızı artıyordu. Kapısına yaklaşınca ise içeriye kulak kabarttı.' Sadece bir kız onu kandırmak çok kolay ' diyordu bir erkek sesi sonra ise bir kadın sesi duydu.' Bunu duyunca bir adım geriye ilerledi yavaşça arkasını döndü ve atına doğru yürümeye başladı. O sırada kapı açıldı, daha demin konuştuğunu düşündüğü adam seslendi içeriden' Merhaba ' duymamazlıktan gelmeyi seçti ve ilerlemeye devam etti. Arkasından ayak sesleri geliyordu. ' hey bakar mısınız?' atının yanına gelince ise durmasına sebep olan şeyi duydu.' Prenses ' diye bağırmıştı adam sesler kesildi, eli atının üstünde iken kafasını sese doğru döndürdü, adam gülümsüyordu. 'Sonunda sizi buldum prenses!'

Prenses ona şöyle bir göz attı, normal biri değildi. Üstündeki giysiler oldukça lükstü bir prens olduğunu düşündü ama emin olamadı. 'Kimsiniz?' adam bir adım daha atınca prenses atının üzerine bindi bunu kendini korumak amaçlı yapmıştı, adam da farketmiş olsa gerek duraksadı.' Korkmayın prensesim kendimi tanıtmama izin verin Kaol Prensi Arthur ben ve siz de prenses_' sözünü kesti prenses' kim olduğum veya kim olduğunuz önemli değil izninizle gitmeliyim.' Dedi atının üstünde ve cevap vermesine bile izin vermeden son hız saraya döndü.

Saraya girince ailesinin yemek masasında olduğunu duyarak oraya doğru ilerledi. Kraliçe kapıdan girmesiyle yargılayıcı bakışlarını ona yöneltti, gene bir prensese uygun giyinmemişti.

 'Sana kaç defa demeliyim saray içinde bunu yapamazsın Merlin kızına bir şey söyler misin?' diyerek krala yüklendi. ' anlamıyorum elbise değil mi derdin al üstümdeki bir elbise' dedi sinirle prenses ' tek derdin salak oklarım değil mi?' Kral mektupları elinden bıraktı, kızına baktı.

TAVŞAN DELİĞİNİN GİZEMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin