"Deli mi bu çocuklar! Niçin durduk yere saldırmışlar!" Serpil Hanım, yanında oturan oğlunun elini sıkıca tutuyorken eve yüzünün bu haliyle gelmesi onu bir hayli endişelendirmişti.
Altay bıkkınlıkla derin bir iç çekip elini annesinden kurtarırken Arda ve babası onları bir köşede izliyorlardı. "Ne bileyim anne. Takıklardı zaten bize, durduk yere bir anda Ferdi'ye saldırdılar." Serpil Hanım buna karşılık üzgünce nefesini verirken elini oğlunun saçlarına götürüp şefkatle okşadı.
"Hayır, onlar bir şey yapmadı. Ferdi abi saldırdı ilk." Arda sesini her ne kadar ürkek ve titrek bir ses tonuyla çıkarmamaya çalışsa da buna engel olamamıştı. Tek amacı Barışların abisinin anlattığı gibi durduk yere saldırgan birileri olmadığını kanıtlamaktı. Bu söyleminin ardından bütün gözler tekli koltukta oturan çocuğa kayarken Altay kardeşine sinirli bakışlarını gönderdi. "Ferdi mi? Ferdi mi saldırdı ilk Altay?" Babası Murat Beyin meraklı sesinin ardından, Altay hâlâ kardeşine bakmaya devam ediyordu. "Hayır baba. Ferdi durduk yere niye olay çıkarsın. Arda o sünepelerle takılmaya başladığı için savunuyor onları." Serpil Hanım 'ın kaşları sinirli bir ifade ile çatılırken Arda, abisinin kendisine olan bakışları ile korkmadan edememişti. "Sen abine böylesine saldıran çocuklarla arkadaşlık mı ediyorsun Arda!"
Arda yeşillerini abisinden ayırarak annesine çevirdiğinde yine başlıyoruz diyerek geçirdi içinden. Birkaç dakikadır annesinin kendisini azarlamadığı için mutluyken bunun sebebi ise annesinin abisine odaklı olmasıydı. Ve şimdi nasılsa konu yine ona dönmüştü. "Onlar abimlere saldırmadı anne. Abimin arkadaşları sataştı ilk. Üstelik onlar iyi insanlar." Arda'nın her bir sözünde ayrı bir şaşkınlığa giren aile bireyleri oğullarını ilk defa bu kadar net konuşurken görüyorlardı. Normalde olsa başını eğip özürlerini sıralayacak olan çocuk şimdi ilk defa sözlerinin üstüne söz söylemişti.
Altay buna karşılık Arda'ya onaylamazca bakarak başını iki yana salladı. "İki üç tane hokkabazın teki için kaç yıllık abinlere iftira atıyorsun Arda. Onlar da senin ne mal olduğunu anlayıp gidecekleri zaman göreceğim ben seni."
Kumral çocuk, yer yer abisinin bu aşağılayıcı sözlerini duyarak büyümüştü. Fakat artık bu yaşa yakınlaştıkları zaman abisinden bu sözleri işitemeyecek kadar uzaklaşmışlardı. Altay küçüğe o kadar çok uzak ve soğuk davranıyordu ki Arda bazen aynı evin içinde yaşamadıklarını düşünürdi. Uzun zaman sonra abisinden bu kadar aşağılayıcı sözler duyması şaşırmasını sağlamıştı. Kesinlikle aniden bu sözleri duymayı beklemeyen Arda şaşkınlık ve kırgınlık içeren bakışlarıyla karşısında ki abisine bakıyordu. Gözlerinin yavaştan dolmaya başladığını hissederken içinden ağlamamak için dua ediyordu. Bu kadar aciz olmaktan nefret ediyordu. Kardeşinin dolan gözlerini gören Altay alayla güldü. Şu an da yapmak istediği tek şey yemiş olduğu yumrukların sinirini Arda'dan çıkarmaktı."Bir sözümle bile hemen duygu sömürüsü yapıp ağlamaya başlıyorsun. Madem ağlayacaksın saçma sapan şeyler söyleyip benim sinirlerimi bozma."
Küçük olan daha fazla dayanamayarak gözyaşlarının yanaklarından süzülmesine izin verirken anne ve babasından hiç bir ses çıkmıyordu. Çünkü büyük oğullarının haklı olduğu düşüncesindeydiler. Arda kucağında ki yastığı koltuğa bırakıp hızlı adımlarıyla salondan çıktı. Hıçkırıları boğazını adeta düğümlerken her defasında bu hissi yaşıyor olmaktan nefret ediyordu. Odasına çıktığında kapısını kilitledikten sonra ağlayarak yatağına oturdu. Dizlerini tıpkı bugün ki gibi kendine çekerek ağlarken artık daha fazla bu iğrenç hayata dayanmak istemiyordu. Birisinin kendisini aydınlatacağını düşündüğü hayalini salmıştı artık. Bu hayalinin Ferdi ile sevgili oldukları zaman gerçekleştiğini düşünsede bir iki gece sonrasında bunun da kendisi için bir saçmalıktan ibaret olduğunu anlamıştı. Artık hiç kimsenin kendisini bu berbat hayatından çekip kurtaramayacağını düşünen küçük dört gözle ölümünü bekliyordu. Yaşamaya değer bir hayatı olduğunu düşünmüyordu.
STAI LEGGENDO
pretty boy Ferdi • Arda
Fanfiction"Even if my heart stops beating You're the only thing I need, oh, with me"
