"Benim, liderin Budo."

Uzun bir sessizlik oldu. Neden yanımdaydı ve hala polisler yoktu?

"Neler oluyor?" dedim acıya katlanarak yatakta dikleşirken.

"Saunada düştün ve bayıldın. Raibaru da hepimize haber verdi ve seni buraya taşıdık."

Bunun yalan olduğunu ikimiz de biliyorduk ama ses çıkarmadım. Bu onun beni ihbar etmediğini mi gösteriyordu? Peki ya Raibaru?

"Ona ne oldu?" dedim.

"Odasında dinleniyor. Şimdi bana neler olduğunu söyleyecek misin? Ya da dur, ben tahmin edeyim." dedi görüş hizama oturarak.

"Raibaru'yu ortadan kaldıracaktın ve bu sauna yalanına kandığımı mı düşündün? Başından beri senden hep şüphelendim ama sesimi çıkarmadım."

"Neden çıkarmadın? Kimse sana böyle bir şey söylemedi."

"Bilmiyorum. İnan ki bende bilmiyorum. Aptalın teki olmalıyım. Artık bana bir söz ver, kimseye zarar vermeyeceksin."

"Kes sesini! Her şeyi mahvettiğini görmüyor musun? Bir de sana söz mü vereceğim? İşimi bitir hadi!" dedim öfkeyle ama onun yüzünde herhangi bir duygu değişimi olmadı.

"Üzgünüm, Ayano-Chan. İtiraf ediyorum eskisinden çok daha güçlenmişsin. Sana bunu yapmak istemezdim." dedi ve direkt olarak gözlerimin içine baktı.

Ben sinir krizi geçirirken onun bu kadar sakin konuşması adil değildi. Tam yeniden bağıracakken elini saçımda hissettim.

"Ne yapıyorsun sen?" dedim sinirle.

Cevap vermedi ve hızlı adımlarla odadan çıktı. Sinir dalgasının üzerine şaşkınlıkta eklemiştim, harika. Yavaşça geri yattım ve uykuya daldım.

Sabah Vakti

Sabah uyandığımda başımda Shima ve Taro vardı. Ben uyandığımda hemen yanıma geldiler.

"Sevgilim, iyi misin? Başını çok sert çarptığını duydum. Dün yanına geldim ama bilincin henüz açılmamıştı. Nasılsın?" dedi Taro elimi tutarak.

"Hey, Ayano-Chan! Sonunda uyandın. İyi misin?" dedi Shima da.

"Yavaş olun lütfen.. Ben iyiyim. Ne zamandır uyuyorum?" dedim.

"Fazla olmadı, endişelenme. 10 saat uyudun ve erkenden bilincin açıldı. İstersen eve dönebiliriz." dedi Taro ilgiyle.

"Hayır, gerek yok. Hala başım ağrısa da daha iyiyim. Diğerleri neredeler?"

"Juku ve Sho sabah seni ziyarete geldi sonra da erkenden çıkıp spor salonuna gittiler. Budo ve Mina da orada olmalılar. Raibaru'dan ise haber yok, uyuyordur belki." dedi Shima.

Hemen ardından doktor odaya girdi ve herkes dikkatlice onu dinledi.

"Endişelenmeyin, ciddi bir şey yok. Sadece yeni bir darbe almamaya ve ani hareket yapmamaya özen göster. İstediğin zaman buradan çıkabilirsin. İyi günler."

Doktor odadan çıktı ve kıyafetlerimi değiştirdim. Hafif bir baş dönmesi yaşıyordum fakat beni olumsuz etkilemiyordu.

"Shima, sende onlarla gidip antrenman yapmalısın. Ben iyiyim, gerçekten. Yanımda olduğun için teşekkür ederim." dedim ve vedalaşarak odama gittim. Taro yiyecek bir şeyler getireceğini söyleyip ayrılmıştı.

Çok geçmeden Senpai'm elinde güzel bir kahvaltı tepsisiyle odaya girdi. Tam keyfim yerine gelirken peşinden Raibaru'nun da odaya girdiğini görünce gerildim.

"Günaydın, Ayano-Chan! Dün seni o halde gördükten sonra ne kadar üzüldüm anlatamam. Şimdi iyi misin?" dedi. O oynuyorsa bende oynayacaktım.

"Sayende çok iyiyim Raibaru, teşekkürler. Oturup sende yemez misin?"

Ona bu şekilde cevap vermeme şaşırmıştı ama kendini toparladı.

"Hayır sağol ben zaten yedim. İyi olup olmadığını merak ettiğim için uğramak istedim. Görüşmek üzere."

Odadan çıktı ve gözden kayboldu. Altüst olmuş sinirlerimle yemeğimi yedim. Tüm gün dinlenmek zorunda olmak berbattı.

3 Gün Sonra

Geçen 3 gün boyunca sıkıntıdan patladım desem yeridir. Bazen havuza iniyordum fakat suya girmiyordum. Bazen ise restorantta diğerlerine katılıyordum fakat genel olarak odamda dinleniyordum.

Senpai'm konusunda ise beni rahatsız eden bir şeyler vardı. Başlarda yanımdan ayrılmayan Taro, tuhaf bir biçimde gözden kayboluyordu. Ona en çok ihtiyaç duyduğum zamanda ortalıkta görünmemesinden şüpheleniyordum.

Başım neyse ki ciddi bir şey değildi, büyük ölçüde iyileşmişti. Bu süreçte yeni planlara ihtiyacım olduğundan bunu yaptım.

Raibaru, her şeyi biliyordu ve saf haline göre artık çok daha tehlikeliydi. Her şeyi itiraf edebilir ve bana zarar vermeye çalışabilirdi. Fakat ben ikinci seçeneğin daha mantıklı olduğunu düşünüyordum çünkü itiraf edecek olsaydı bunu çoktan yapmıştı. Onun planı beni kendi elleriyle intikam alarak bitirmekti. Tıpkı kimliğini bilmediğim gizemli şahıs gibi.

Budo ise aklındaki sorulara yanıt bulmuştu. Başından beri benden şüphelendiğini biliyordum fakat artık benim bir katil olduğumdan emindi. Tehditlerin sayısı gitgide artıyordu ve bunların hiçbiri Taro'nun kulağına gitmemeliydi.

Önce Raibaru'nun işini bitirmeliydim. Ama bunu bir cinayet ile değil, başka bir yolla çözmeliydim. Eğer onu öldürürsem Budo beni ele verirdi. Neden hala kimseye söylememişti? Her şeyin bu kadar karmaşık olmasından nefret ediyordum.

🌸

Senpai, Ayano'dan uzaklaşıyor. Sizce bunun sebebi ne?

Görünüşe göre Raibaru'nun da bir planı var.

Kendinize iyi bakın, seviliyorsunuz!

➸ 𝐊𝐀𝐘𝐈𝐏 || 𝐀𝐘𝐀𝐍𝐃𝐎Where stories live. Discover now