Prometheus'un Mahkemesi ve Rüya

Start from the beginning
                                    

Aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden itiyordu kayayı tekmil kaslarını gere gere,

Kopan toz toprak habire aşarken başının üstünden,

O da habire itiyordu kayayı, kan ter içinde."

Gerçekten lanetlenmiş olmalıyım. Aklımı kurcalayan en salak şey tekrar hem de bu iğrenç kabuslarla uyandığım sabah gelip beni tekrar buldu. Sisyphos'un laneti. Kayalar aşınırdı. Zavallı hep aynı kayayı tepeye itemeyeceği için o kayalara ne oluyordu. Zeus'un buradaki hin planı aslında tam olarak neydi? Bu sorunu ilk fark edip Akimos Hoca'ya koşarak anlattığımda daha sakallarım bile çıkmamıştı. "Sisyphos'un kayaları her defasında birike birike ne oluyordu?" diye iç geçirmişimdir. 

Gidip gelip bu hikâyeyi bulduğuma önce öfkelensem de şimdi içim gerçekten rahatladı. Kapıyı aralayıp dışarı bakınca şafağın henüz sökmekte olduğunu fark ettim. Kuş sesleri hizmetlilerin seslerine karışıyordu. Erken uyanan Efeslilerin sesi bile duyuluyordu. Odadan çıktığımı gören genç köle hızla yanıma geldi. Yüzümü yıkamam için ibrik ve tas taşıyordu. Yüzüme suyu çarpa çarpa yıkadım. Yumuşacık havluyla kurulanıyorken bir elinde ibrik diğerinde tas olan genç, "İonnia hanımım az önce tapınağa gitti," dedi ve ona, "Ya Decimus uyandı mı?" diye sorduğumda eliyle terası işaret etti. Havluyu omzuna bırakıp terasa yürümeye başladım. Doğan güneş her an evi daha da aydınlatıyordu. Yenilenmiş mozaikler dikkatimi çekti. Dikkatle bakarak yürüyordum. Evin beyi ve hanımı henüz ortalıkta yoktu. İonnia'nın babası Marcus Attalosus, gün ışımadan muhtemelen çalışma odasındadır. Çoktan çalışmaya başlamıştır. Annesi bu saatlerde henüz uyuyor olmalıydı.

Terasa inen iki basamaklı merdivenin başına gelirken Medusa mozaiğini gördüm. Taşları parlıyordu. Çoktan masaya gelmiş olan Decimus, "Dostum acele et." dedi ve koca bir lokma peynirli ekmeği ağzına atıp çiğnemeye başladı. Bakışırken bir şeyler ye de yola koyulalım gibisinden el hareketleri yapıyordu.

Gülümseyerek koltuğa oturdum, minderlere gömülürken ayağımı uzattım. Aceleiçinde koşuşturmayı sevmem. Üstelik böyle tuhaf bir rüyanın sabahında günlükhayat hiç umurumda değildi. Masa başında duran köle meyve dolu küçük tepsiyibana uzattı. Tepsiyi kucağıma koydum. İncirler müthiş görünüyordu. Karnımızıdoyurduk. Decimus ayağa kalkıp manzarayı izlemek için kenara yürüyorken banadönüp, "Unutmadan, Hoca Akimos'u çağırttım. Bugün Artemis Tapınağı'nın hesapkayıtları gelecek. İonnia ve Akimos Hoca'yla kayıtları tasnifleyip kütüphaneninarşivine ekleyeceğiz," dedi.

Kalkıp yanına gittim, "Bu pek sıkıcı işiniz aslında boşa harcanan vakit gibi görünse de bugünlerde zenginlerin paralarının kaydını dikkatle incelesek iyi olur

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Kalkıp yanına gittim, "Bu pek sıkıcı işiniz aslında boşa harcanan vakit gibi görünse de bugünlerde zenginlerin paralarının kaydını dikkatle incelesek iyi olur. Öğleden sonra vakit ayır, hamamda buluşalım, kayıtları konuşuruz," dedim. Çok vakit geçmeden evden iki kişilik büyük tahtırevana binip ayrıldık.

Ev Celsus Kütüphanesi'ne yakındı. Decimuslar köşeyi dönünce kölelere durmasını söyledim. Oradan sonra Mermer Cadde'den yürüyerek Vedius Gymnasiumu'na kadar yürümeye karar verdim. Rüyamdan Decimus'a bahsetmemiştim ama sanırım gördüğüm kadın bir tanrıçaydı. Bu önemli bir şey mi onu da bilemedim. Bir bilene sormak lazım diye düşününce bu işleri iyi bilen İonnia ve ondan geri kalmaz Akimos Hoca aklıma geldi. Bazen gerçeğin nerede bitip mistiğin nerede başladığını ayırt edemezdim ya da ayırt ettiğimi sanırdım. Karışıyorum. İçime atmamak en iyisi olur. Pek samimi olmadığım birine açılmak beni daha rahat hissettirecek gibi geldi. Decimus'a tek bir kelime bile etmek istemedim. İşi gücü bırakıp Akimos Hoca'ya gidecek olsam İonnia'ya ile buluşacağından yine hepsi bir şekilde duymuş olacaktı.

Zihnim boşalana kadar yürüdüm. Kafamı kaldırdığımda kendimi Hadrianus Tapınağı'nın dört sütunlu kavisli giriş kapısına bakıyor buldum. Yanlış yöne yürüdüğümü fark etmemişim bile. Kuretler Caddesi'ni tekrar tırmanmaya koyulmuşum. Dış kapı kavisinin tam ortasında duran Tanrıça Tykhe'yle ve sonra yani iç kapı kavsindeki Medusa 'yla selamlaştık. Tykhe bereket ve kaderdi. Nasıl olur da yanlışlıkla buraya geldim ki. Belki bunun bir anlamı vardır.

[1] Azra Erhat'ın Mitoloji Sözlüğü, Remzi Yayınları eserindeki yorumlarından esinlenerek kurgulanmıştır

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

[1] Azra Erhat'ın Mitoloji Sözlüğü, Remzi Yayınları eserindeki yorumlarından esinlenerek kurgulanmıştır. 

(2) Homeros,Odysseus eseri, sy 593 (Azra Erhat çevirisi), Sisyphos'un Hikayesi

Efeslilerin Byzantium MasalıWhere stories live. Discover now