Bölüm -5-

239 17 19
                                    

                    °°°Yazardan°°°

Fındık kabuğu çıtırtılarından başka bir ses duyulmayan odanın loşluğu Azra'nın fazlasıyla uykusunu getirmişti. Birkaç saat öncesindeki vaziyetten sonra eve geldiği gibi göz kapaklarının üzerine çökmüş olan yorgunluk şimdi de uykuyla birleşip Azra'yı esiri altına almıştı. Fakat ihtiyar kadının onu yaklaşık yarım saattir bu odada esir niyetine fındık kırdıtmaya mecbur etmesi dakikalardır göz kapaklarına çökmüş olan ağır yorgunlukla çetin bir mücadele içerisinde olmasına sebebiyet vermiş bulunuyordu. Her dakikada bir gözlerini ihtiyar kadının gözleriyle buluşturup âdeta uyku niyetine hiçbir belirti görmediği gözlerle karşılaşınca gerisin geriye yorgun gözlerini devirmesi her defasında uykusunu gittikçe tetikliyordu.

Açılan kapı Azra'nın yüzünde bir ümit yeşermesi yaratmıştı ansızın. İçeri giren adamın bakışları şaşkınlığa dönerken aynı zamanda da Hayriye ve Azra arasında mekik çekmekteydi. Karşısında gördüğü kadının kim olduğu merakı vakit kaybetmeden adamın üzerinde etki yaratmaya başlarken hiç vakit kaybetmeden içeri adımladı.

"İyi akşamlar." Bakışlarını ihtiyar kadına çevirip daha fazla içinde tutamadığı sualini dile getirdi.

"Misafirimiz kim ana?"

Bariz beklediği soruya kendisi yanıt vermek isteyen Azra ihtiyar kadına fırsat vermeden söze girdi.

"İyi akşamlar öncelikle. İsmim Azra, Alparslan'ın avukatıyım ve aynı zamanda yakın arkadaşıyım." Azra'nın sözlerini hiç beklemiyor olacaktı ki üzerinde fazlasıyla şaşkınlık yaratmıştı. Alparslan gibi sırlı bir şahsiyetin avukatının olması ve keza bunun bir kadın olması hiç de sıradan bir şey değildi, Enişteye göre. Kendini bildi bileli Çakırbeylilerle birlikteydi. Bu nedenle ki her Çakırbeyli'yi fazlasıyla iyi tanıdığını biliyordu. Alparslan'ın fazlasıyla kapalı ve sırlı biri olduğunu da biliyordu. Zira bazen düşüncelerini amcalarına bile söylemeyen adamın böyle bir arkadaşının olması onu şaşırtmıştı.

Kendi içinde soru işaretleri ile boğuşmaya bırakıp Azra'nın deminki sözlerine yanıt vermeye koyuldu.

"Memnun oldum Azra hanım. Ben de Enişte. Hatice'nin kocası, ailenin tek eniştesiyim. Alparslan'ın böyle bir avukat arkadaşı olduğunu bilmiyordum. Kendisi hakkında bilgi vermeyi pek sevmez de."

Eniştenin sözleri Azra'nın yüzünde ufak çaplı bir tebessüm oluşmasına neden olmuştu. Fazlasıyla sevimli bir adama benziyordu diğerlerine nazaran. Çakırbeylilerin arasından böyle sevecen bir adamın bulunaması nadir bir durumdu elbette. Aslında aile içerisinde yer aldıkça herkesin asıl karakteri yavaş yavaş anlaşılıyor. Buraya gelmeden önce her bir ferdi ayrı ayrı araştırıp bilgi sahibi olduğundaki düşünceleri ile bir kısmıyla tanıştıktan sonraki düşünceleri bilâkis birbirinden farklılıklar taşıyordu.

"Memnun oldum ben de ama isminiz..?" Oldukça gerçekçi bir tavıra bürünen genç kadın adamın vereceği cevabı bekliyordu.

"Siz bana Enişte deyin, avukat hanım." Adamın verdiği son derece kapalı cevap Azra'yı memnun etmiş değildi.

"Anladım Enişte bey." diyerekten kabuklarından ayırdığı bir fındığı daha diğerleriyle buluşturdu.

Bu kısa sohbeti oturduğu yerden sessizliğini koruyarak izleyen ihtiyar kadın ise sıcak bakışlarını her zamanki gibi Azra'nın üzerinde tutuyordu. Elbette bu bakışlarda sinsilik de barınıyordu. Fakat bu sinsilik tamamiyen iyi niyetle doluydu.

Fındık dolu tepsiye elini daldıran adam koca avuçlarına alabildiği kadar fındık yerleştirip dizleri üzerindeki pozisyondan ayrıldı.

"Ana ben Hatice'yi almaya geldim. Hadi size hayırlı akşamlar." dedikten sonra bakışlarını Azra'ya çevirdi. "Size de hayırlı akşamlar avukat hanım."

EDHOWo Geschichten leben. Entdecke jetzt