Lilith ve Milena

12 2 2
                                    

"Lilith bir kız çocuğu doğurdu kraliçem."

Milena, atına atladı. Ateş, su, rüzgar ve doğa ruhlarının yanına uğradı.

Bilge'nin (gelecekte adı Bile Ana olacak) yanına geldi.

K.M: Lilith'in bir kız çocuğu doğurduğunu duydum. Bu ne kadar doğru Bilge?

B.A: Tamamen doğru kraliçem. Soluk tenli güzel bir kız çocuğu dünyaya getirdi. Fakat ruhlar ve yöneticiler olarak bu kızın bizden farklı bir ırka sahip olduğunh düşünüyoruz

K.M: Nasıl yani Bilge?

B.A: Kızın kanını damlattık, kan siyahtı ilk başta. Hepimizin aksine. Şuanlık emin olmasakta bizim gibi değil diye düşünüyoruz.

Kızın adı Ursa'ydı. Lilith Ursa'yı bir çam ağacının gölgesinde doğurduğu için Ursa'nın soyadına Pines koydular. Daha doğrusu bir takmaddı.

İlk başta Milena Ursa'yı bir tehdit olarak görmedi.

Ursa kendinin farkına vardığından beri tahtı istiyordu. Transilvanya halkı ise başka bir hükümdar istemiyordu.

Transilvanya halkının gözü sadece Willow'u ve Milena'yı görüyordu bir kraliçe olarak.

Ursa kraliçe olmaktan hiç söz etmedi, kimseye.

Fakat Bilge Ana Ursa'nın böyle düşünceleri olduğunu biliyordu. Bilge çok akıllı bir kadındı, bunu anlamaması  onun için aptallık olurdu.

Gel zaman, git zaman Ursa 19 yaşına geldi, genç-yetişkin olmaya başladı.

Ursa Milena ile konuşmaya karar verdi...

U: Büyük Kraliçem Milena, size bazı düşüncelerimi sunmaya geldim izniniz olursa.

K.M: Söyleyebilirsin

U: Artık yeni bir varis bulmanız gerekmez mi sizce de? Artık yaşlanmaya başladınız.

K.M: Öncelikle şeytanın kızı, bizler ölümlüler gibi yaşlanmayız, ben istersem bu tahtta bin sene kalabilirim. İkincisi, varisi anamız Willow seçer. Onun dediğine göre kraliçe veya kral oluruz.

Ursa bir şey demedi, ve çıktı. Willow'un yanına gidip ikna etmeliydi. Fakat Willow ormanın diplerinde bir ağaçta yaşardı. Onu bulması çok zordu.

Fakat Ursa'nın aklında bir plan vardı.

Ursa Bilge'nin evinde planı hakkında çalışırken Milena Lilith'in yanına gitti

K.M: Merhaba, Lilith.

L: Majestelerini burda görebileceğimi düşünmüyordum. Sizi buraya ne rüzgar attı Willow doğumlu kraliçe?

K.M: Kızın, Lilith doğumlu Ursa. Aklından neler geçiyor? Beni tahtımdan atmaya mı çalışıyor? Bugün gelip bana yaşlandığımı ve yeni bir varis seçmem gerektiğini söyledi.

Lilith oturduğu yerden kalktı, ve şunları söyledi

L: Ulu ananın kızı benim kızımdan tahtını alması konusunda mı korkmuş? Güzel Milena, ah güzel Milena... Sen herzaman kraliçe olarak kalacağını mı düşündün? Belki gün gelir Lilith doğumlu Ursa senin tahtını alır.

K.M: Aklını kaçırmış gibi konuşuyorsun. Senin kızındanda sendende korkmuyorum. Ben o tahtın yüce temsilcisi, kraliçesi ve tanrıçasıyım. Mağarada gayrimeşru olarak doğmuş bir kızdan mı korkacağım? Benim annem kainatın anası. Sen ise cılız bir kız çocuğunun. Sen merak etme, Ursa'nın taht gibi bir derdi olmasın. Çünkü o tahtın varisi benim karnımda taşıdığım çocuğum olacak.

Dedi ve çıktı ulu kraliçe ama Lilith arkasındna bağırdı.

L: Benim kızım en azından senin gibi bir insanın kızı değil. Benim kızım en azından şeytanlar kralının kızı. Benim kızım gün gelecek tüm Transilvanya'ya, Fransa'ya hatta Aldovia'ya hükmedecek. Çünkü ben ona güveniyorum, o ne kadar bir gayrimeşru olsada bir yandanda bir prenses. Ateşler prensesi. Bunu kafana sok Ulu Kraliçe Milena.

Milena bir şey diyecek gibi oldu. Ama sustu ve sadece ilerledi.

Ursa'nın planın ilk parçası halktı. Az bir halka sahip olsada Transilvanya yine de
düşünceleri bir kraliçe için önemli olmalıydı.

2.parçası ise Willow anaydı. Willow toorununu değil Ursa'yı seçmeliydi.

Milena karnında bir insan çocuğu taşıyordu, ve bunu sadece yöneticiler ve Ursa biliyordu. Transilvanya halkı tarafından insan çocuk hoş karşılanmazdı. İşte bunu hem halka hemde Willow'a sunabilirdi. Turnayı gözünden vurmuştu.

Willow'dan önce halka gitti. Tabii bir çıkıntının üzerime çıkıp basbas "Kraliçenin çocuğu bir insan" diyerek bağıramazdı.

Kamufle oldu ve yanına bir köylü çağırdı, kulağına şunları fısıldadı...

U: Kraliçenin çocuğu bir insan

Köylü: Sen nereden biliyorsun bunu ve sen kimsin?

U: Kim olduğumu bilmene gerek yok, sarayda konuşulurken şahit oldum. Bunu herkese yay.

Köylü kadın deneni yaptı, o tanıdıklarına söyledi, tanıdıkları da kendi tanıdıklarına. Böylece 1 haftada bu bilgi her yere yayıldı. Aldovia'ya bile.

Aldovia güçlü bir ülkeydi. Perilerin Kraliçesi Merlin Aldovia tarafından yönetiliyordu.

Transilvanya isterse 40 fırın ekmek yesin, Aldovia'nın yanına yaklaşamazdı.

Ya da öyle miydi?..

Tahtın Tek Sahibi Where stories live. Discover now