Kısım 1 - SIRADAKİ KİM

51 4 1
                                    

İçeri girmek için harekete geçmiştik. O anki hava sanki polisiye bi dizinin içindeymişim gibi hissettirdi. Amca adamlarından bir tanesini önden gönderdi ve hepimiz tetikteydik. Hava soğumaya başladı. Yağmur yağacak.

Adam içerisinin boş olduğunu gösteren bir işaret yaptı ve diğer herkes elinde silah ile tetikte kalarak içeri girdi. En arkada ben kalmıştım! Hızlıca bende içeri girdim. Adamlardan bir tanesi bağırdı "Burda!".

Hepimiz o adamın yanına doğru gidiyorduk. İki kişi hala tetikte beklemedeydi. Adamın yanına gidince Wiz'i gördüm. Çok halsiz, bitkin ve mahvolmuş bir haldeydi. Baygındı. Amca suratına hafifçe vurarak ayıltmaya çalışıyordu... ama uyanmadı. Başıma ağrı girmişti ve muhtemelen Amca'nınki daha fazla ağrıyordur. Çok kötü bir şeydi, anlatabileceğim kelime sayısı çok az... çok kötü.

Apar topar arabaya götürüyorduk. Amca'nın arkadan gelen sesi çok endişeli geliyordu "Dikkat edin! Dikkatli götürün arabaya!". Bir adamını cesetlerin icabına bakması için orada bıraktı ve doğruca hastaneye gittik.

Hastaneye varmak üzereyken amca hala Wiz için endişeli bir şekilde ayıltmaya çalışıyordu. "Oğlum kalk hadi. Uyan nolursun.". Bu muydu yani zalim mafya amca?

Aradan kırk dakika geçti, hastaneye sonunda vardık ve hemen bir sedye kaptım ve Wiz'i üstüne yatırdık. Doktor diye bağırmaya başladı Amca. Yanımıza hemen bir doktor ve yanında bir güvenlik geldi. Acilin içine taşıdık. Doktor biraz nefes alsın diye uzaklaşmamızı söyledi. Amca adamlarına ve bana dışarda beklemizi söyledi. Ben onun dostuyum. Ben de endişeliyim. Dışarıya geçtik oturduk.

Güzel haberler gelmesi için dua etmeye başladım. İnancım o kadar da sağlam değil ama o an o kadar içten dua ettim ki kendim bile saşırdım.

Aradan on beş dakika geçti ve Amca sonunda içerden çıktı. "Durumu şuan iyi. Serum bağlayıp biraz iğne yaptılar. Doktor dört beş saate düzelir dedi. Dinlenecekmiş.". O an dünyam az da olsa hafifledi.

Telefonum çalmaya başladı. Arayan kişi Rulie. Açtım:
Venk-Alo...
Rulie-SEN NİYE BENİM MESAJLARIMA BAKMIYORSUN! SENİN İÇİN ENDİŞELENDİM!!
Venk-Özür dilerim de biz de meşguldük.
Rulie-Biz mi? Sen nerdesin şuan?

Durumu kısaca açıkladım ve veda edip kapattık. Telefona bakınca mesajları okudum, ve bir tane mesaj çok dikkatimi çekti. Bilinmeyen bir numaradan tek göstermelik bir fotoğraf. Açtım. Olamaz! Bu... Tomris'in fotoğrafı. Fotoğrafta Tomris, elinde bıçak ve yüzü gözükmeyen bu adam... Şimdi de bu mu? Altındaki yazıya baktım. Yazıda "Şuanda izleniyorsun. Eğer yanlış bir hareket yaparsan dostun ölür! Atacağım konuma tek başına gel." yazıyordu. İzleniyor muyum? Yanlış hareket derken polisi mi kastediyordu? İstesem de istemesem de gitmek zorundaydım! Acaba telefondan birisine mesaj atarsam ne olur... Olmaz! Tehlikeye atamam, şuan olmaz!

Verdiği lokasyona doğru hızlıca yol aldım. Geldiğimde beni dökük bir mahalle karşıladı. Burda birisini dövseler kimsenin ruhu duymaz. Hızlıca dediği eve geçtim. Beni Tomris ağzı, eli ve ayağı bağlı bir şekilde karşıladı. Bana gözleriyle bir şeyler demeye çalışıyordu. "Daha fazla yaklaşma!" . Bu ses de kimindi? "Eğer bir adım daha atarsan kızı öldürürüm!".

Tomris'in arkasındaki açık kapıdan birisi çıktı. Siyah uzun ve pis bir saça sahip, kirli sakallı, eski püskü giyinen birisiydi. Evsiz mi? "Sakin ol. Anlaşabiliriz. Bizden ne istiyorsun?" dedim. Adam "Ben sadece bir aracıyım." dedi. Arkamdan çok sert bir darbe aldım... boyun kısmında bir acı. Neler oluyor? Dünyam neden karardı? Yere düşüyorum galiba...

Kod Adı - 53Where stories live. Discover now