0.5

613 78 88
                                    

"Ben geldim"

"Hoş geldin güzelim"

"Chan hyung!"

Sırt çantasını girişe bırakıp koşarak sesin geldiği yere gitti. Mutfak ta hyunjin hyungu ile birlikte akşam yemeği hazırlayan chan'ı görünce sevinçli ve yüksek sesli bir bağırtı duyulmuştu evde. Bu sese hyunjin yüzünü buruşturur iken chan büyük bir kahkaha atmıştı. Daha sonra ise kollarını iki yana açarak seungmin'e sarılmak istediğini belirtti.

Seungmin, onun için olan kollara sarılmak yerine direk kucağına çıkmıştı hyungunun. Chan ise alışık olduğu bu sarılma tipi ile hem küçüğünün bacaklarını tutmuş ve düşmesini engellemişti.

"Çok özledim seni hyung"

"Hani hemen gelecektin, bir yıl oldu"

"Sana anlatacağım çok olay var"

"Hepsini dinlemek zorundasın"

Hem yanağına öpücük koyuyor hem de sitem ediyordu hyunguna. Hyunjin ise alışmaya çalıştığı görüntü ile tekrar yaptığı yemeğe döndü. Dönerken de söylenmeyi ihmal etmemişti.

"Hıh, çok sevdiği hyungu gelince bizi unuttu"

Ayakta sarılan iki genç onu duymamış ve konuşmaya daha doğrusu seungmin'in sitemlerine devam ediyorlardı. Chan, kucağına da ki miniği ile birlikte salona geçmiş ve koltuğa oturmuştu yine kucağın da ki seungmin ile. Ellerini seungmin'in bel boşluğun da birleştirmiş ve konuşurken küçüğünün düşmesini engelliyordu. Bir şey anlatırken huy olarak onları da canlandıran seungmin için en iyi yöntem onu sıkıca tutmaktı.

Seungmin bir yıl boyunca yaşananları en ufak detayına kadar anlatır iken, chan da hiç bıkmadan dinliyordu seungmin'i. Konuşurken olan minikleri ise insanın yüzün de istemsiz bir gülümseme yer ediyordu.

"Sonra o çocuk da en ya-"

Çalan zil sesi ile konuşması yarım kalmıştı. Bir saattir durmadan konuşuyordu. Kimin geldigine bakma dan tekrar chan'a dönmüş ve yarım kalan konuşmasına devam etmişti.

Kapıyı açan hyunjin, minho'yu içeri almış ve tekrar kapıyı kapatmıştı. Minho'nun salona geçmesine izin vermeden direk kollarını sarmıştı karşısında ki bedene. Minho ilk başta şaşırsa da hyunjin'in sarılmasına karşılık vermişti. Kolları ona sarılan bedenin belini bulurken konuşmuştu.

"Bir şey mi oldu hyun?"

Hyunjin kolay kolay temas etmezdi. Tâbi bu minho ve seungmin dışındakiler için öyleydi. Ama şimdi daha içeri girer girmez minho'ya sarılması ikisi de beklemiyordu. Bozuntuya vermeden direk aklındakileri söylemeye başlamıştı. Zaten minho gelene kadar içinde zoa tutmuştu.

"Seungmin'in artık en sevdiği hyungu değilim galiba"

Sözü biter bitmez biraz geri çekilmiş ama elleri hâlâ arkadaşının omuzlarında idi. Minho ise onun dediğini anlamamış olacak ki kaşları çatılmıştı.

"Normalde okuldan gelince direk gelir bana sarılırdı."

"Hatta okul da geçenleri gelip bana bıcır bıcır anlatıyordu. Ama bu sefer öyle yapmadı"

"İnana biliyor musun?gelip günümün nasıl geçtiğini bile sormadı. Niye?"

Kendi sorusuna minho'nun cevap vermesine izin vermeden kendi cevaplamıştı.

"Çünkü en sevdiği hyungu geldi. Ve ikimizi de unuttu. Seni de unuttu artık"

Minho, hyunjin'in çocuk gibi ettiği sitemlere gülmüş ve tekrar onu kolları ile bedeni arasına alıp sıkıca sarılmıştı.

çocukluk aşkı☆hyunseunghoOn viuen les histories. Descobreix ara