Ay delirecektim. Sadece onu emzirip yatağa uzandırdığımda bana gülüyordu. Baran'a nasıl güldüğünü anlamamıştım bile.

"Geçen hastalanmış Dilşad bugün söyledi, gelip göreyim dedim. Neyi vardı?"

"Ateşi çıkmıştı, soğuk almış olmalı geçen aptal Rojhat'a emanet edip yemek yaptım. Bir geldim çocuğum zıbınlı, amcası hasta etti." dedim net bir şekilde. Baran kafasını aşağı yukarı salladı anladım dercesine. "Amcanı seveceğim, sen nasılsın?" diye sordu baştan ayağa beni süzdü iki kez.

"Kötüyüm." dedim ciddiyle. Kaşlarını çattı. "Bir şey mi oldu?" diye sordu endişeyle bana doğru bir adım atarak.

Dudaklarımı büzüp eski hâline çevirdim. "Kötüyüm, ben gerçekten gitmek istiyorum artık. Başka bir ülkeye. Herkesten uzağa..." dedim iç çekerek, tepkisini ölçmek için yüzündeki ifadeye baktım.

"Kurbanın olayım Evin, affet beni artık. Bak bebeğimiz babasız büyüyor, bencilce davranma. Kızımızı düşünmen gerek. Zorla senden alsam alırım, yapmak istemiyorum."

"Baran neler çekiyorum farkında mısın? Kendim büyütmeye çalışıyorum, işime bir yandan başlamaya çalışıyorum sürekli ağlıyor, sürekli acıkıyor... Gözlerime aylardır uyku girmedi geceleri rahat durmuyor sürekli ağlıyor tam diyorum uyudu beş dakika sonra geri uyanıyor. Anne olmak gerçekten çok zormuş..." diye mırıldanırken Baran'ın kucağında uzanan Duygu'nun minik elinin tersini dudaklarıma götürüp öptüm.

"Bu kadar ay, hatta 9.5 aydır ne kadar zorlandığının farkındayım, yalnız kalmak istiyorum dedin sana zaman tanıdım. Boşanmak olmaz Evin, bebeğimiz daha çok küçük elden ele mi götüreceğiz? Hafta sonu bende, hafta içi sende...Çocuğa da eziyet olur bak kaç kez özür dilesem yaptıklarımın acısı geçmez biliyorum ama seni seviyorum, gerçekten sensizliğe dayanamıyorum artık, kaç aydır tenine dokunamıyorum, yaklaşamıyorum... Korkuyorum, evet korkak adamın tekiyim sesimi çıkaramadım ama şans ver, son kez... Yemin ederim ki üzüldüğünü gördüğüm an sıkacağım kafama. Yeminim olsun ki yapacağım."

"Şans versem ne olur? Sana kırgınım, kızgınım, öfkeliyim... Ne olacak şans versem Baran? Tekrar aynı hataları yapacaksın, bu sefer başkası tarafından tehdit edileceksin yine beni terk edeceksin ya da düşmanına vereceksin... Bak sen bana ilk gün gelip diyecektin. 'Evin babam seni kullanarak beni tehdit ediyor.' deseydin abime söylerdim kapıya asker koyardı ne bileyim polise söylerdik içeri atardık Baran. Ama sen ne yaptın, aptal gibi beni kendinden soğutmak için her boku yaptın. Başardın ve deli gibi pişman oldun. O gün gitmeseydin belki de daha farklı olurduk, doğumda elimi tutsaydın bana güç verseydin böyle olmazdık sen ayaklarıma kapanıp yalvarmazdın, her gün kapıma gelip af dilemezdin. Ben bir yolunu bulurdum, ama açık ve netim babandan daha da hatalısın. Sana hakkımı helal etmiyorum. Ne burada ne de ahirette, "Baran zorlukla yutkundu. Dudaklarımı aralayıp devam ettim konuşmama." Geçen gün Defne yine kapıya geldi, içeri aldım konuştuk. Ona dert yanmışsın kadın bana açık açık her şeyi söyledi. Ben niye ondan bunları duydum Baran? Niye senden değil de Defne'den duydum? Neden bana hiçbir şey söylemedin?" diye sordum, öfkeli değildim. Sadece bana bunları yaptığını söylemesi gerek.

"Evin of o kadını nasıl eve aldın?" diye sordu şaşkınlıkla.

"Niye ki?" diye sordum anlamayarak. Niye böyle davranıştı?

"Canım o kadın hırsız evi kontrol et! Bizim şirketteki paraları alıp kaçmış aranıyor şu an." dediği an duraksadım. Ben o gün ne yapmıştım? Allah kahretsin bütün gün başım dönmüş ve sızıp kalmıştım.

Duygu'nun çekmecesine yöneldim bütün zilmetli eşyalarım çekmecenin içindeydi. Hiç kontrol etmemiştim.

Çekmeceyi açtığım an şok olmuştum bu nasıl olabilirdi? Altınlarım ve Duygu'ya takılan tam altınlar yoktu...

YÜREĞİM DAVACI | TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now