2

121 21 1
                                    

"Neden buradasın?" Tecchou soğuk bir ses tonuyla konuştu.

Jouno yapmacık bir şekilde gülümseyerek "Savcı bey, size de günaydın." dedi. Sonrasında gülümsemesini kesti ve ciddileşti. "Umarım dün iyi uyumuşsundur Tecchou."

Tecchou göz temasını keserek başını bileklerindeki kelepçeye yöneltti.

"Buraya umarım düşündüğüm şey için gelmemişsindir Jouno."

"Tam da onun için geldim."

Jouno, kolunu masanın üzerine koydu ve savcı göremese de tatlı bir gülümseme sundu. Akutagawa'nın ölümü bütün ülkenin odağı haline gelmişti. Akutagawa Ryuunosuke tıpkı Tecchou gibi bir savcıydı. Bu ikili arasında her zaman ufak çaplı çatışma olmuştu bu yüzden bazı insanlar bunu cinayet nedeni olarak görüyor. "Akutagawa, Tecchou'nun ününü kıskandı ve onu öldürme planları yaptı fakat avlanan kişi kendisi oldu." ortaya atılmış bu fikir çoğu kişi tarafından kabul edilmişti çoktan. Ortada kesin bir yargı olmamasına rağmen insanlar Tecchou'ya katil gözüyle bakıyordu.

"Seni mahkemede savunacağım."

"İstemiyorum."

"Seni savunmak isteyen avukat çıkar mı sence?" Tecchou sessiz kaldı.

Şimdilik sanığı aklayacak yeteri kanıtı olmasa da ilk duruşmada bitirme ihtimali ortadan kalkmıştı. Eğer Jouno daha detaylıca araştırırsa Tecchou'nun masumiyetini kanıtlayabilirdi.

"Bir avukatın önceliği müvekkillerine güvenmektir ve ben sana güveniyorum Suehiro Tecchou. Sana güvenmeyen bir avukat bulursan masumiyetini kanıtlamaya uğraşmaz."

"Jouno..."

"Seni savunmama izin ver."

Tecchou yüzünü iyice gizleyerek "İyi, izin veriyorum. Beni mahkemede hayal kırıklığına uğratma, acemi." dedi.

Jouno, görüşme bittikten sonra olay yerine geri döndü. Tachihara, Gin ve Atsushi tüm dikkatleriyle kanıt topluyorlardı. Gin için de zor olmalıydı. İçinden onlara şans diledi ve hâlâ olay yerinde olan Poe'nun yanına gitti.

"Merhaba Bay Poe. Ben Jouno Saigiku, avukatım. Size birkaç sorum olacak." Jouno, yabancının Japonca bilmediğini düşünerek İngilizce konuştu.

"Merhaba Bay Jouno. Ben Japonca biliyorum." diye yanıtladı Poe.

"Dün gece yaşananları anlatır mısınız?"

"Çadırımı görüyor musunuz? Dün gece bu gölün kenarında kamp kurdum. Bir silahın ateşlenmesiyle hemen uyandım ve çadırın dışına çıktım. Tam karşıma baktığımda iki adam kayıkla göle açılmıştı. Sonrasında ikinci el ateş edildi ve adamlardan biri göle düştü."

"Yani iki el ateş edildi?"

"Aynen öyle."

"Ve adamların kim olduğunu gördünüz?"

"Evet."

"Yine de net bir şekilde o kadar uzağı görmeniz mümkün değil. Bay Poe, lütfen yalanları bırakalım ve gerçekleri söyleyelim. Eğer mahkemede yalan söylerseniz... Bu yüzden hâlâ zamanınız varken doğruları söyleyin."

"Benim dürbünüm vardı, olanları uzaktan görmem mümkündü." Poe, parmağıyla çadırının önünde kurulu olan kamerayı gösterdi. "Ayrıca bu kamera en ufak ses çıksa dahi fotoğraf çekecek şekilde ayarlandı."

Jouno, kameranın yanına gitti ve onu inceledi. Biraz uzaklaşarak sesli bir şekilde el çırptı ve kamera gerçekten de fotoğraf çekti.

"Doğru söylüyorsunuz. Çekilen fotoğrafları inceleyebilir miyim?"

"İki fotoğraf var, buyrun."

İlk fotoğrafta sağ tarafta duran adamın sağ elinde bir tabanca duruyordu, sol taraftaki adamda ise hiçbir şey yoktu. İkinci fotoğrafta ise sadece adamlardan biri kayıktaydı. Fotoğraflar normal gözükse de iki tane sorun vardı.

"Ah, Poe!"

Tavşan kostümlü bir adam, ikilinin yanına koşarak geliyordu.

"Ranpo?"

"Aklıma gelmişken Bay Poe," Jouno, yeni gelen kişiyi umursamadan Poe'ya yöneldi. "neden burada kamp kurdunuz?"

"Ah, şey..."

"Poe canavara bakıyordu."

"Ranpo!"

"Canavar?"

"Lütfen daha sonra konuşalım Bay Jouno. Fotoğraflar sizde kalabilir." Poe oradan uzaklaştı.

"Benim de gitme vaktim geldi."

"Hey, beni takmayacak mısın Jouno? Biz çocukluk arkadaşıyız!" Ranpo bir çocuk misali küserek yanında taşıdığı atıştırmalıklardan birkaçını yemeye başladı.

"Bu fotoğraflarda sorun olsa da Tecchou'yu temize çıkarabilirler mi emin değilim." Jouno fotoğraflara bakarken bir yandan yürüyordu.

"Olayı bir de Tecchou'nun ağzından duymalıyım."

Turnabout Goodbyes |sue.giku|Where stories live. Discover now