Giriş

156 55 188
                                    

Beni destekleyen herkese teşekkür ediyor ve sizi hayal dünyama
davet ediyorum..

Büyük taarruz sırasında gölge krallığı hem yıkılmış, hem de pek çok masum can yitip gitmişti. Gölge ordusunun yenik düşüşünün ardından şehir yağmalanmış, gölgeler öldürülmüş, pek çok gölge kız kurtların gazabına uğramıştı. Kaleye giriş ve halkın yerlerde kan gölü oluşturması ise tam bir hüsrandı. Askerler ve hizmetçiler yakalandıkları an kılıçtan geçirildi, gölge kral ve kraliçe kaçmak yerine taht odasında beklemeyi tercih etti. Kraliçe küçük kızını kucağına almış, sessizce başını okşuyor ve saçlarını öpüyordu. Ona olacaklar canını yakıyordu lakin kraliçenin durumu daha beterdi.

Kurtlar insafsız yaratıklardı, kral elbet öldürülecekti fakat ona ne yapılacağı tam bir muammaydı. Ve bu küçük masum can, henüz hayatının daha en başındayken ölümü tadacaktı. 'Tanrı elbet ona yardımcı olacaktır' diye geçirdi içinden kraliçe.

Kral, kraliçeye son bir kez baktı. Ölüm, hiç bu kadar yakın olmamıştı. Hiç bu kadar canı acımamıştı kralın. Kalede kalmak ile hayatının hatasını yapmıştı lakin eşi bir korkak gibi kaçmak istemediğini, gururlu bir şekilde ölmek istediğini üzerine basa basa beyan etmişti. Kraliçeye yaklaştı, gözleri... Gözleri çok şey anlatıyordu. Yılların emeği, uykusuz geceleri, savaşları ve halkı... Bu krallığı ayakta tutmak için yüzyıllar boyu uğraşan kralların yüzünü kara çıkarmıştı. Tarih, onu işe yaramaz bir kral olarak hatırlatacaktı.

Kral kraliçenin kokusunu son kez içine çekti, ona son kez aşkla ve minnet duygusuyla baktı ardından onu son kez öptüğünde kurt askerleri içeri daldı. O gaddar ve hayvanca duygulara sahip kurt ve insan melezi yaratıklar önlerine ne çıkarsa yakıp yıkmaktan çekinmiyorlardı. Hayvansı duyguları ne yazık ki insan formundayken dahi onları yanlız bırakmıyordu.

Kral, kraliçe ve küçük kızları o gün dar ağacına asıldı. Bu yorgun ve solgun bedenler katledilen ülkenin terk edilmesinin ardından, geriye kalan bir kaç gölge tarafından törensiz bir şekilde toprağa gömüldü. O günün yası kurtulan gölgeler için tam bir kâbustu.

Harabe olan şehirde hüzün hakimdi. Yayılan ceset kokusu krallığın üstüne kederli bir sis gibi yayılmıştı. Bir efsane olarak hatırlanacak olan gölge krallığı koca bir hiç olarak sayıldı. Kimsesiz kalmış bir sokak çocuğu gibi olan krallığın yasını tutacak çok az kişi vardı.

Kurtlar... Aldıkları zaferin bütün ülkeye duyurulmasının ardından hükümdar olarak başa geçtiler. Kurt kral o gün çok mutluydu. Ezeli rakibi olan gölge kralı yok etmesinin sevinci pahabiçilemezdi. Gölge soyunun tükenmesi, onların işineydi. Artık güçlü bir rakibi yoktu, karşısında durabilecek kimse yoktu.

Peki ya büyücüler, onlar bu katliama karşı dilsiz kalmışlardı. Gölge kralın bir zamanlar o çok güvendiği büyücü kral, o gün sarayında erinçle oturmuştu. Büyük ihanet işte böyle gerçekleşmişti. Dost sandığı kişi, usta bir şekilde onu silmişti.

Sağ kalan gölgeler, o günden beridir ıztıraplı bir hayat sürmektedirler. Krallarının onurlu bir şekilde ölümü onların içinde yanan ateşi daha da harladı. Bu yakıcı ve cehennem azabına dönmüş ateş, kim bilir ne zaman yitip gidecekti. Bu keder ve sıkıntı kim bilir ne zaman son bulacak ve geride kalan gölgelerin içine bir umut tohumu yeşerecekti.

Merhabalar! Uzuuun uzun bir süre sonra tekrar hikaye yayınlıyorum! Bu benim için bir şereftir. Umarım yeni kurgumu beğenirsiniz.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 17 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Gölge Kralın İntikamı Where stories live. Discover now