Ölümün fısıltısı

348 20 15
                                    

Üniversitenin kampüsünde olan kafetarya ya gelip oturduğumda insanların sırtıma karşı attıkları o bakışları hissedebliyordum.

Artık insanlar beni korkutmuyordu ama 15 yaşındaki Asena lisede insanların bakışlarından çok korkuyordu, o koridorda yürürken eteginin uçlarından tutarak aşşağıya doğru çekiyordu, başı öne doğru eğikti. Kendinden çok utanıyordu, vücudundaki yaralardan çok unutuyordu.

Şimdi ise hiç umursamadan kafetarya da masada oturmuş önündeki tatlıdan bir çatal alıp kahvesini yudumluyordu. Çok değişmiştim, çok değişmiştik. Basit bir okulun işletme bölümünde okuyordu, hayır dersleri iyi olmadığından değildi sadece dikkatlar onun üzerindeyken kendi kabuğuna çekilmesi gerekiyordu.

Lisedeyken ikinci kez birine güvenmiştim, güvendiğim kişiye geçmişimi açmıştım. Soylu bir aileden geliyordu ve öbür sabah kalktığımda geçmişimi bilen tek o değildi. Okulda o dizilerde yaşanan anlar yaşandı, tek fark beni o zamanlar savunacak biri yoktu yada sırtımdaki kamburu düzeltmek için, dik durmam için sırtımı okşuyacak biri.

Annemle yaşadığım o dört ayda annem bana hep " Eğer bir gün dik duramazsan güzel kızım Asen karanlığa saklan, karanlık her zaman gizler. İnsanlar senden korkar, çünkü insanlar her zaman karanlıktan değil karanlığın içinden çıkacaklardan korkar" derdi.

O yaştaki Asena her zaman bunu anlayamamıştı ama şimdi idrak ediyordum. Herşey nasıl saklanacağına bağlıydı.

Kampüsten çıkıp her zaman geldiğim gibi Özgür Amcanın Club'ına gittim. Burası popüler bir clubtı ama Özgür amca yaşlanmıştı ama burayı hala yönetebiliyordu ondan sonra oğluna bırakacaktı burası babadan oğula geçen uzun kökenli bir clubtı.

Amor'un içine girdiğimde Burak dj'in yerinde insanları coşturuyordu gözleri beni gördüğünde yandaki korumaya işaret verip yanımda bitmesine neden oldu. Koruma "Bugünkü rakibinizle on altı yaşında bir kez daha maç yapmışsınız, yenmişsiniz ama şuan sizi yenip onurunu korumak istiyor." derken biz clubun barına doğru ilerlemiştik."Daha açık konuş on altı yaşında çok fazla insanla maç yapıp yendim" dedim. Koruma ise barın arkasında içkilerin olduğu odaya girmem için kapıyı açtı. İçeri girdiğimde arkamdan girip kapıyı kapattı "Selim Kocaboz, yirmi sekiz yaşında sizden yedi yaş büyük ve tecrübeli, Özgür bey sizi uyarmamı söyledi bu maçtan alınacak bahis parası önemliymiş" dediğinde hafıfçe başımı aşşağı yukarı salladım. Ona alayla gülümsediğimde " O zamanda benden büyüktü pek bir sorun olacağını düşünmüyorum" dedim. Koruma ahşap tahtalardan olusan duvarın bir parçasını çıkardığında çıkan şifre yerine şifreyi tuşlayıp kapıyı açtı. Kenara çekilip içeri girmem için kapıyı araladı.

İçerisi her zamanki gibi dopdoluydu benden önce olan maçta insanlar kafesin etrafinda toplanmıs telleri sallıyorlardı, İçerisi ter ve alkol kokuyordu. Benden önce ki maçta kanla sonuçlanıyordu. Başımı bile çevirmeden giyineceğim odaya gittim. Vakit her zaman önemliydi.
Yanımda getirdiğim çantamdan beyaz ve kırmızı renklerinde dövüş sanatlarında kullanılan şortu ve sporcu atletini giydim. Burda kıyafet kuralı yoktu.

Ellerime bandajları sarması için burda Özgür'ün tüm dövüşceleriyle ilgilenen antrenörün yanına gittim. Antrenörler maç sırasında sporcularına seslenebilirdi ama onlara temas edemezlerdi veya su veremezlerdi. Bu kafese girenlerden birisi ya illa ölür yada bayılırdı. Ölüm onların kulaklarına fısıldadığında insanlar daha cok eğlenirdi.

Antrenör " Selim'e dikkat et, sen gelmeden önce bana senin üzerinde kurduğu planları anlattı" dediğinde içimde korku yoktu. Kimse ne beni ölümle,ne işkenceyle,yada psikolojik şiddetle korkutamazdı.

23Where stories live. Discover now