Bölüm 15

9.7K 833 62
                                    

"İbrahim'den hiç ses çıkmıyor, oğlum. Mahkemen beş ocakta değil mi?"

"Evet, baba, beşinde ama zaten bu celsede sonuç alamazmışız. Benim beraat etmem yetmez ki. Burhan beyin kaybolması ya da kaçması zaten işleri karıştırdı. Soruşturma daha da derinleştirildi. Onun da tüm hesapları incelenecekmiş. Bu durumda ben hâkimin yerinde olsam beni de beraat ettirmem."

"Senin ne suçun var ki? Bence sen beraat edersin."

"Benim suçumun olmadığını biz biliyoruz. Ama şu an kayıp olan ve birbirini iyi tanıyan iki ortağın da en son görüştüğü kişilerden biri benim. Bu durumda sen hâkim olsan benim suçsuzluğuma ne kadar inanırsın? İşte o yüzden ben de bu celsede beraat etmem."

"Seni yeniden sorguya çağırırlar mı?"

"Mümkün tabii. Burhan beyin evraklarından ya da iş bağlantılarından neler çıkacak önce onları bir görelim, sonrasını az çok çözeriz."

"İyi, biz de bekleriz oğlum. Ne yapalım hemen eve mi gidelim? Yoksa biraz gezelim mi?"

"Baba, sana zahmet olmazsa biraz büyük kitapçıları gezsek? Nasılsa bir süre daha evdeyim. Yine maket uçak yapmak istiyorum. Biraz da kafamı dağıtmaya ihtiyacım var."

Babası, arabanın yönünü Kadıköy'e çevirmişti. Yıllardır uğramadığı kitapçıdan içeri koltuk değnekleri ile girdiğinde, müşterilerin ve tezgâhtarların kendisini süzmesi biraz canını sıktı. Sonra, tüm bunların ne kadar önemsiz olduğunu anımsadı ve gülümseyerek kendisine yaklaşan genç delikanlıya maket uçakların yerini sordu. Alt katta olduğunu, asansör olmadığını öğrenince söylense de merdivenleri yavaş yavaş inmeye başladı. Yukarıya çıkmak isteyenlerin kendisini beklediğini görüp hızlanmak istediğinde ise kendi iç sesi yavaşlattı. Düşerse bir daha düzelemeyebilirdi. Acelesi yoktu. Asansör olmaması kendi kabahati değildi. Zaten böyle böyle öğrenmiyor muydu, Türkiye de engellilerin ne büyük sorunlarla baş etmek zorunda kaldığını. Kaldırımlar bile tuzak doluydu. Tekerlekli sandalyeler için iniş çıkışların olduğu kaldırımların bile üstü ya çukurlarla doluydu, ya da döşenmiş taşlar yerlerinden çıkıp yeni engeller yaratmıştı.

En alt basamağa geldiğinde, kendisini bekleyenlerden kibarca özür diledi. Aldığı yanıt çok hoşuna gitti. Duyarlı insanlar her yerde kendisini belli ediyordu.

"Beyefendi, ne merdivenlerin darlığı, ne de asansörsüzlük sizin suçunuz değil. Yöneticilere bu sorunu bizzat ileteceğim. Çözüm bulmalılar. Kendinizi rahat hissedin lütfen."

Maket uçakların olduğu yerde maket gemiler de vardı. Bu kez değişiklik yapacak gemi maketleri de alacaktı. Üstelik bir iki maket değil tam sekiz maket birden almıştı. Babasının soran yüzüne, 'vaktim bol' diyerek yanıt vermişti. Annesi de çok güzel kumaş boyamaları yapardı. Babası hangi marka boyaları kullandığını biliyordu. Onun için de alışveriş yaptılar.  Maket için gereken küçük aletler ile tutkalları ve boyaları da tamamlayıp aynı merdivenleri yeniden çıktılar.

Aklındakileri annesine söylerse yardım alacağından emindi...

BUZDAKİ ATEŞTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang