14.Bölüm: KRALİÇE KARTAL

Start from the beginning
                                    

"Nasıl gideceğiz ki? Dün ki olanlardan sonra annemler asla izin vermez." Dedim. Annem şimdilik olağanüstü hal ilan etmişti. İlyas'ın bana bulaşma ihtimaline karşılık bir süre dikkatli olmam gerektiğine vurgu yaparak en azından amcamlar gidene kadar apartmandan ayrılmamam konusunda ricada bulunmuştu.

Cihangir abim kendini hafiften geri çekip bana döndüğünde kaşları çatıktı. "Dün ne oldu?"

Tabii ki de bu konuyu ondan saklamayacaktım. Hatta zaten ilk anlatacağım kişilerden biriydi. "İlyas geldi ve sıkıntı çıkardı." Diye başlayarak konuyu uzun uzadıya anlattım.

Sakin bir şekilde beni dinledikten  sonra hafiften sinirli bakan bakışlarını bana dikti. "Yemin ederim amca demeye bin şahit lazım." Dedi. "Keşke bir gün daha erken gelseydim de onun ağzına sıçsaydım."

"Dedim ya. Kartal zaten dövdü diye."

"Az bile yapmış diyeceğimde herif ihtar almış."

"Abi?" dedim meraklı meraklı. "Şimdi ihtar aldı ya. Maksimum ne olur?"

"Yani askerlikte ihtar aldığın zaman ya seni görevden azlediyorlar ya da fazladan nöbet tutturuyorlar. Polislikte de çalışma saatlerine ek yapılabilir ya da fazladan bir dosyanın yönetimi eline verilir. En kötü ihtimalle de elindeki dosyayı alırlar."

Gözlerim kocaman olmuş onu dinliyordum. Nasıl elindeki dosyayı alırlardı? Herif koca başkomiserdi ya. Eğer öyle bir şey olursa acayip üzülürdüm.

Modum saniyede düşerken abim koluma vurdu.

"Korkma be. Bir şey olmaz. Hem iyi yapmış. Onun bacısı olsa bende aynı şeyi yapardım."

Valla beni pek bacısı olarak gördüğü için değil de güzeli olarak gördüğü için İlyas'a ağız burun girmişti ama hakkını yememek lazım. Eğer bacısı olarak görseydi de aynı şeyi yapardı.

"Oldu geçti zaten artık." Dedim çaresiz bir sesle. "Yapacak bir şey yok."

"Zaten Kartal'ın şeyinde bile değildir." Dedi ve kahkaha attı. "Emniyet adamın anasını satayım." Dayanamayıp bende kahkaha attığımda kapının önünde azazül gibi bir silüet belirdi.

"Ulan bizde sizi sofrada bekliyoruz!" Melek'in cazgır sesiyle abim saniyede ayağa kalktı. "Ah be kızım." Dedi memnuniyetsiz bir şekilde. "Bir insan hiç mi değişmez? Yemin ederim bu çingenelikle evde kalacaksın."

"Valla Cihangir abi ben onu bunu bilmem de biraz daha sofraya gelmezseniz çingeneliğin alasını göstereceğim kesin. Bayılacağım yahu!" Anlaşılan Melek hanımın açlıktan gözü dönmüştü.

Abim kapıya yaklaşırken poposuyla Melek'i dışarı doğru ittirdi. Keyfi yoktu ama varmış gibi davranıyordu. "Seni alana var ya Allah yardımcı olsun." Dedi nemrut bir yüz ifadesiyle.

"Derdi sana mı kaldı Cihangir abi aaaa" Karşılıklı durmuş koca karı gibi dil dalaşı yapıyorlardı. Bende yatakta diva gibi uzanmış onları izliyordum.

"Sus kız." Dedi abim Melahat teyzenin kimliğine bürünerek. "Seni alana üstüne para vereceğim bak sen gör."

Melek abimi çatlatmak ister gibi bir yüz ifadesine büründüğünde "Ver." Deyiverdi kendinden emin bir şekilde. " İşime gelir. Paraları kocamla çatır çatır yerim."

Şu cümleden sonra ciddi durabilene aşk olsundu. Onların bu halleri o kadar komikti ki gözlerimden yaşlar akıyordu artık. En sonunda Melek tüm cinliğiyle bana döndü. "Sende kalk be artık!"

"Ben görmeyeli bu daha da cinleşmiş Ecrin. Kalk bari de sana da musallat olmasın." Abim son lafını sokup ışık hızında içeri ışınlandı.

O gittiğine göre Melek'in hedefi bendim ki daha ağzını açmasına kalmadan ayağa kalktım. Öcü gibi bana bakıyordu deli manyak.

Aşk BürosuWhere stories live. Discover now