1|DOĞUM GÜNÜ

Mulai dari awal
                                    

"Acaba kimin yüzünden gidiyoruz. Söylenme hadi yoksa on dakika daha tramvayın gelmesini bekleyeceksin."

Off bücür sen bir büyü soracağım ben sana. Her işe seni yollamazsam ben de Yoongi değilim.

Neyse ki durak yakındı beş dakika falan yürüyorduk sadece.

Durağa geldiğimizde ben kartı çıkartmak için durmuştum o sırada süper zekâ tavşanımız diğer tarafa geçiyordu. Onu yakasından tutup olduğum yere çektim.

"O tarafa mı gideceğiz gerzek kafa."

"Aa bak sana hiç yakışıyor mu böyle laflar. Küçük kardeşin var bide, hiç iyi örnek olamazsın sen ona."

"Ben iyi örnek olsam ne olacak canavar var o çocuğun içinde."

"O belli zaten bir tutturdu mu susmuyor ufaklık. Emrinde oynatıyor insanı."

"Azıcık söz dinlese dediklerimi yapsa anlaşırız gene ama o anca bebek peşinde, odası oyuncak dolu hâlâ oyuncak istiyor. Neymiş bebekleri evsiz kalırmış ölürlermiş."

"Kız çocuğu ne bekliyorsun ki."

"Diyene bak. Sanki bilmiyorum senin oyuncak bebeklerini çekmecenin birisi bebek doluydu."

"Sen onlara bakma canım sıkıldıkça oynuyordum onlarla, oynuyorum bile denemezdi."

"Tabi canım. Ne zaman okuldan sonra gelsem Barbieler ortalıkta oluyordu.

Onlar duruyorsa ver bari Lia'ya sürekli bebek isteyip duruyor."

"Şimdide benim oyuncaklarıma mı göz diktin gelince oynatıyorum işte."

Bunları konuşurken kartları okutmuştuk ve tramvayı bekliyorduk. Ama daha beş dakika vardı.

"Bir göz dikmediğin onlar kaldı zaten. Ne beğenirsen alıyorsun."

"Olabilir, arkadaşım değil misin işin ne."

"Her şeyi vermem mi gerekiyor arkadaşız diye. Git al kendin."

"Yoo ben senin almanı istiyorum neden boşa para harcayayım. Biriktiriyorum işte. Sen de sınav haftaları peşimde dolanıyorsun konu anlatmam için onlara say. O kadar öğreniyorum bilgiler kıymetli beleşe mi öğreteceğim."

"Git sınıftaki gereksizlere parayla anlat ben niye bunun çilesini çekiyorum?"

"Müşteri ayrımı yapılmaz. İleride iş kurarsan ne yapacaksın. O akrabam, bu onun kuzeni, şu şunun şusu. Batarsın artık."

"Sanki iş kurabileceğiz de konuşuyor. Bin şu tramvaya hadi."

Lafa dalmışım görmedim tramvayı. Son anda fark etmişiz zaten biz bindikten hemen sonra kapıları kapandı.

"Sen anca lafla işte ben fark etmesem tramvay gidecekti."

İyi fark etti ha. Yoksa on dakika beklemez eve dönerdim.

Fark ettiğin şey ile Jungkook'un kulağına yaklaştım.

"Bu tramvay neden yaşlı dolu?"

"Nereden bileyim ben. Buna mı takıldın cidden."

"Olamaz mı? Yatsınlar evlerinde ne diye yer kaplıyorlar."

Sözünü bitirir bitirmez bir teyze yanımıza geldi.

"Tch tch tch çok ayıp yavrum. Herkesin işi gücü vardır deme öyle. "

"Ne işi gücü teyzem. Bak şu iki amca daha bir durak önce bindi şimdi indiler. Değer mi buna sizin sağlığınız için diyorum ben. Yanlış anlama, sürekli otur otur dizlerinize zarar. Hem kapalı alan, oksijen de az. Dışarıda oksijen bol hem her yerde bank var yorulunca oturursunuz. Azıcık yol için ne gerek var."

Parmak ÇocukTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang