Bir dakika Selim ne dedi? Fiziksel güce ve duygularla oynama yeteneğine sahip... Yani şu anda gergin ve sinirli olmam gerekirken tüm kaslarımın gevşemiş olması Yiğit'in yeteneğinden kaynaklı.. Bu bir kaç şeyi açıklıyor tabii. Belki de yaşadığı travma sonrası konuşma yetisini kaybetmiştir. Neler olduğunu anlamak için Selim'in anlattıklarını daha büyük bir ilgi ile dinlemeye başladım.

Selim konuşmaya devam etti: "Patlamada ölen diğer insanlar, çocuk esirgeme kurumunda yaşayan ve gezi için İtalya'ya gelen bir kaç çocuk. Bu çocukların arasında sağ kalan kişi ise benim. Bu arada bana sızan enerjideki yetenek ise, zamanı bir kaç saniye geriye alma. Ne eğlenceli değil mi?" derken bir kahkaha atmıştı.

İnsanların ölümünü anlatırken kahkaha atan bir adam ve ailesinin parçalanışını duyarken uçak yapan başka bir adamla aynı odadaydım şu an. Benim sonum da mı onlar gibi olacaktı, yoksa bende mi delirecektim böyle? Ben neyin içine düşmüşüm de haberim yokmuş meğersem.

Durun bir dakika... Selim biraz önce ne demişti? Zamanı geriye alma gücüne sahip olduğunu söylemişti. Tabi yaa. Toplantıda zamanı geriye aldığını farkettiğimi anlamış olmalılardı. Yiğit mutfağa gelip Serap ve kahve meselesi derken bunu duymak istiyordu elbette. Biraz önceki anlamsız mutluluğum da Yiğit'in gücünün etkisiydi. Bu adamlardan korkmam gerekiyordu belki de. Ama ben bunu yapamıyordum işte. Peki ya benden ne istiyor bu adamlar? Düşüncelerimi okuyamayacakları için merak ettiğim soruyu sordum:

"Peki benden ne istiyorsunuz?"

"Sözümü kesmeseydin anlatıyordum. Neyse devam edeyim o halde. Yiğit ve ben gibi yaklaşık 10 kişi daha vardı patlamada yara almayıp güç kazanan. Bu adamlar sızan enerjiyi farkedip o gün bizi yakaladılar ve tam 7 yıl kendi amaçları doğrultusunda çalışmamız için bizi eğittiler. Bizdeki enerjiden güç alarak deneyin son parçasını gerçekleştirmek için bizimle beraber Türkiye'ye geldiler. Bu deneyde insan beyninin kapasitesi artacaktı ve bu makina ile beyinlere hükmedilecekti. Bir kaç gün önce yapılan bu deneyde Yiğit ile beraber yeni bir patlama olmasını sağladık ve deneyin tamamlanmasını engelleyip oradan kaçtık. Enerjinin yine kaçacağını bildiğimiz için patlama etrafındaki evlerden aramıza yeni katılan kişiyi onlardan önce bulacaktık ki-"

"Ben ayağınıza gelmiş oldum değil mi?"

"Aynen öyle oldu Dilay'cım. Ohh bee rahatladım abi, her şeyi anlattığımıza göre artık bir yemek yiyebiliriz." derken ayaklanmıştı bile. Yiğit'te gülümseyerek Selim'in ardından kalkarken onları durdurdum:

"Hey hey bir dakika bekleyin. Yani şimdi ne oldu ben anlamadım?"

Selim, aklından benim anlayışımda bir bozukluk olduğunu geçirirken, "Anlattık ya her şeyi." demişti.

"İyi de benim bundan ne anlamam gerekiyor?"

"Yani Dilay'cım, bu saatten sonra artık sen de bizimlesin. Ve hep beraber deneyin yeniden gerçekleşmesini engellememiz gerekiyor."

Şimdi parçalar yavaş yavaş kafamda oturmaya başlamıştı. Biz bu durumda iyi taraf oluyorduk. İç sesim, onca şeyden bunu mu anladığımı düşünürken, kapıdan çıkıp giden Selim ve Yiğit'e yetişip, "Böyle hemen gidemezsiniz, size sormam gereken yüzlerce soru var! Ben de sizinle geliyorum." dedim.

Selim, Yiğit'e bakarken Yiğit işaret dili ile bir şeyler söylüyordu. Selim'in düşüncelerinden duyduğum kadarıyla Yiğit benim gelmemi istemiyordu. Ama öğrenmem gereken onca şey varken, beni öylece bırakmaları büyük haksızlıktı. Onlar tam gidecekken Serap, nam-ı diğer kara böcük kapıyı bir kez tıklattıktan hemen sonra yanımıza gelmişti. Aklından, "Keşke diğer eteğimi giyseydim." düşüncesi geçerken, "Toplantı nasıldı beyler, umarım Dilay sizi hayal kırıklığına uğratmamıştır?" dedi. Bu kadının benimle derdi ne zaman bitecek, cidden merak ediyordum.

Seni Duyuyorum!Where stories live. Discover now