-"Hayır anne gidiyorum. Aslında bir fikrim var. Sen de gel. Kaçalım, gidelim buralardan".

-"Gidemem kızım gidemem".

O an sadece annemin gözlerinin içine bakarak şunu söyledim:

-"Pekala sen burda onca yıl olduğu gibi yine şiddet görmeye hazırsan kala bilirsin. Ama ben senin gibi buna boyun eğmeyeceğim. Ben artık senin gibi babam tarafından ezilmeyeceğim ve onun için şimdi şu kapıdan çıkıp gidiyorum".

O an kapıdan babam bile demeğe utandığım şahıs girdi:

-"Oo İrem hanım. Nereye gidecekmişsin? Yine kendini hangi adama satmaya gidiyorsun? Burdan bir adım bile dışarıya atamazsın sen. Sadece ben öldüğüm zaman burdan çıka bilirsin ".

-"Tamam o zaman"-dedim ve odama çıkar gibi adımladım. Kolumdan tuttu. Bana tokat atacağını anlamıştım. Ondan önce davranarak tişörtümün altına sakladığım bıçağı çok ta derin olmayacak şekilde karnına sapladım. Ne de olsa katil olmak istemezdim. Elimi onun gibi bir şerefsizin kanına bulamak istemezdim. O an acılar içinde inledi. Bu bana seri katil gibi mutluluk verdi. Galiba daha önce yapmalı olduğum bir şeyi yapmıştım.

-"Kızım sen ne yaptın? Neden elini onun gibi birinin kanına buladın?"

-"Bak anne ya şimdi benimle bu kapıdan çıkar gidersin, ya da ben gidiyorum. Hapise de girersem girerim. Bunun gibi bir şerefsiz tarafından her gün dövülmektense 4 duvar arasında kalmayı tercih ederim".

Annemin ambulansı aradığını gördüm. Ben de hiç bir şey olmamış gibi önceden hazırladığım bavulumu alıp evden çıktım...

Hiç bir şeyi düşünmemeğe çalıştım. Artık dayanamıyordum. Her gün acaba bu defa hangi bahaneyi bulup bedenimde izler bırakacak diye düşünmekten delirecektim galiba. Çok yoruldum, sırtımda izler taşımaktan çok yoruldum artık.

Kafam o kadar doluydu ki Batuhanın evine nasıl vardığımı bile anlamadım. Yüzüme bir tebessüm yerleştirdim. Belki de olanları duyduktan sonra bir daha beni görmek istemeyecekti. Kim katil potansiyeli olan birini sever ki. Son bir defa eğlenceli vakit geçirmek için kendimi silkeledim.

Olanları bir kenara koydum ve çantamdan yedek anahtarı çıkararak eve girdim. Ama çok garip. Ev dağınıktı. Sanki biri gelmiş gibi. Mutfaktan bir oklava aldım ve odaları aramaya başladım. Yatak odasının kapısı aralıktı ve sesler geliyordu. Kapıyı yavaşça araladım ve birden elim kolum boşaldı. Sanki yer ayağımın altından çekildi. Şu anda Batuhan karşımda bir kızla yatıyordu. Ne sanmıştım ki ben. Beni seveceğini mi? Kim bu kadar zaman salak gibi bir kıza, hatta benim gibi ailesi olan bir kıza aşık olurdu ki? Hiç bir şey söylemeden yavaş adımlarla adımladım.

-"İrem, İrem bir dinle, açıklama yapmama izin ver".

-"Ne açıklamasından bahsediyorsun be sen? Aldatmanın bahanesi olmaz. Senin gibi birini sevdiğim için kendimden iğreniyorum şu anda. Ya da neden? Ben bir şey yapmadım doğru. Sen kendinden iğrenmelisin. Sen şerefsizin ta kendisisin. Şimdi rahatlıkla her gün yatağına başka bir kız alırsın. Ama dikkatli ol da görüntülerin yayılmasın".

Yüzüme küçük bir sırıtma kondurup dik duruşumla evden çıktım. Ben İrem Güçlü. Asla insanların önünde zayıf tarafımı göstermem. Tek başıma kalınca yıkılırım.

Yağmur hızını kesmiyor hatta daha da şiddetleniyordu. Göz yaşlarım da gecenin bir yarısı yağmura eşlik ediyordu. Bense hiç tanımadığım bir sokakta gece lambasının bile zor aydınlatdığı bankta oturmuş beni neyin beklediğini bile bilmiyordum. Kız çocuklarının ilk aşkı babası olur derler ya. Bende öyle olmadı. Benim babam hiç bir zaman saçımı okşamadı, bir defa bile ondan güzel söz duymadım. Ama güzel bir cümle var. Diyor ki, "Babasından (ailesinden) sevgi görmeyen çocuklar sevgini dışarıda arar". Bu çok doğru ve beni anlatıyor. Ben de sevgini dışarıda aradım. Ama sonu ne oldu? Yine sonu hüsran. Ben artık şu zamandan sonra ne yapacağımı bile bilmiyorum.

Kendime biraz gelmiştim ve kalmak için bir yer bulmak umuduyla kendimi sokaklara vurmuştum. Sanki koskoca İstanbul sessizleşmişti. Sokaklarda kimse yoktu. Bir sokağa girdim. Galiba burda birileri vardı ama çıkmaz sokaktı. Yanlarına gidip sormak istediğim sırada içki kokusunu alıp geri dönecektim ki birinin elini omzumda hissettim. Arkama döndüm:

-"Ooo küçük ceylan, senin böyle bir yerde ve ıslanmış halde ne işin var?"

-"Hiiiç. Yolumu kaybettim şimdi gidiyorum"-bıçağı elime aldığımda bu kadar korkmamıştım.

-"Tabi biz sana yolu gösteririz ama ilk önce seninle ufak bir işimiz var dimi arkadaşlar"- diyerek üzerime yürümeye başladı. Arkaya doğru yürüyordum birden sırtım duvara çarptı. Galiba çıkışım kalmamıştı. Pislik herif boynuma sokulmuştu. Bağırmaya başladım.

-"Yardım edin. Nolur yardım edin. Bırak beni pislik. Yardım edin. Kimse yok mu?"- bağırarak ağlıyordum.

-"Seni burda kimse duyamaz şimdi uslu bir kız ol biz de işimizi bitirelim öyle değil mi?"- iğrenç bir kahkaha attı. Artık tükenmiştim. Kısık sesimle yardım istiyordum. Ayaklarım artık tutmuyordu ve gözlerim kararıyordu. Sokağın girişinden gür bir ışık geldiğini hissettim. Ama sadece hissettim ve bilincimi kaybettim...



Merhaba arkadaşlar. İkinci kitabımı yazıyorum artık. Bu cesareti bana sizler verdiniz. Hepinize teşekkür ediyorum. Bence güzel bölüm oldu. Desteklerinizi bekliyorum. Yıldızımızı parlatmayı ve yorum yapmayı unutmayın🌟. Hepiniz öpüldünüzzzzzz.

Sizce bölüm nasıldı?

Acaba gelecek bölümde neler olacak?

İrem görüntüler dediğinde ne demek istedi acaba?

İrem tutuklanacak mı?

~SANA SAKLI~Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu