Neko 3

693 41 12
                                    

Merhaba!  :3 yine ben-nya!  :3 Açıkcası kişisel sebeplerden kitap yazma vaktim olmuyor... 

ama bunlar bahane değil tabii! :3

En kısa sürede en uzun bölümlerde devam ediyor olacağım! :3
Okuduğunuz için teşekkürlern-nya! \(#OwO#)/

Neko 3 - 'Atölye'

" Pisi pisi..." kedi kendisine bakıp kulaklarını oynatdığında gözlerindeki parlama artmıştı.

Bu biraz tuhaftı...

Bir yandan sebze doğarken haberi dinliyordu.

" Ünlü iş adamı,  DiamonBoof şirketlerinin kurucu başkanı Bay Masahiro Takafumi'nin oğlu, şirketin üretim fabrikasında yangın çıkardı.  Ardından Bunu bilerek yaptığını ve İntikam alacağını söyleyerek kameramanlarımıza saldırdı. "

Şaşkın şaşkın televizyona bakıyordu Rikio.

" Vay be. Ben ailemin fabrikasını yakıp,  bilerek yaptığımı söyleyip,  intikam yemini edip,  kameramanın şaftını kaydırsam üzerime 50 tonluk beton atar kapıya paspas yaparlar" dedi kediye bakarak. " Dimi pisicik? "

Miyavladı ve yanına yaklaştı. 

" Keşke beni anlayabilsen. "

----------

Bir hafta kadar geçmişti aradan. Artık kediye alışmıştı.  Sürekli  evine geliyor ve part-time çalıştığı yerlerde bir anda belirerek patronlarını korkutuyordu -ki bu  onun de işine geliyordu çünkü kırklı yaşlara götlü göbekli adamların 'Aman Ya Rabbi! ' Diye çemkirerek sağa sola kaçışmaları komikti-.

Sabahki işini bitirip çıkmak için personel odasına girdi. 

Çalışan kıyafetini çıkarıp katladım.  Dolabındaki aynada kendisine şöyle bir baktı. Göğsünde hala yara izi vardı. Buna bir türlü alışamamıştı.  Üzerine siyah bir tişört giydi. Ceketini de  alıp  kafeden ayrıldı.

Günde 4 farklı part-time işe gidiyordu bazı günler.  Sabah on gibi gibi kahve ve her türlü yiyecek servisi yapan bir kafede çalışıyordu. on iki gibi de işi bitiyordu.  Daha sonra öğleden sonra bire kadar boş zamanı oluyordu. Daha sonra bir buçukda atölye'ye gidiyor ve görsel Sanatlara hazırlanan gençler için modellik ve öğretmenlik yapıyordu.  Yaklaşık saat üç gibi tüm işerleri bitiyordu.    Ama şu an yetişmesi gereken bir doktor randevusu vardı.  Hızla bir taksi çevirip, hastaneye ilerlemeye başladı. Telefonunu eline alıp Yei ' yi aradım.

"ALO?! Riki-chin nerdesin sen ya? Geç kalacaksın! "Dedi azarlar şekilde.

" Biliyorum. Çalıştığım için geciktim.  Ama taksi buldum hemen orada olurum. " dedi derin bir nefes alarak.

" Pekala. Jun-tan"  . Eminim somurtuyordu şu an. 

"Bana tuhaf isimler takma! Junichi yada Rikio de işte! Her neyse, geldim sayılır.  Görüşürüz" dedi telefonu kapatırken.

Taksici durup geldiklerini söylediğinde  parayı verip hızla arabadan indi.  Hastanenin giriş kapısında Yei ve sevimli kedicik, Rikio'yu bekliyorlardı.

" Junicchi baksana şu kedi-"

"Ah pisiciğim nerdeydin?  Sabahtan beri meraktan öldürdün beni" lafını kesip kediye yaklaştığında kedi hızla kucağına zıplayıp mırıldanarak sürtünmeye başladı.

" Vay canına" dedi Yei şaşkın şaşkın bakarak "kedi mi besliyorsun? " o da kediyi sevmeye başladı. 

" Açıkcası o beni besliyor.  O olmasa aklımı kaçırırdım" Yei sırıtıp "geçen gün portresini çizdiğin kediye çok benziyor diyecektim ama senin kedin çıktı" dedi. Daha sonra saatine bakıp

"LANET OLSUN SENİ SALAK!  GEÇ KALDIN! VER SU KEDİYİ DE DOKTORUN YANINA GİT!" diye bağırarak kediyi aldı ve  hastanenin içine itti delikanlıyı. Hastanede kaybolma sermonisi ardından  doktorun odasını bulunca kapıya nazikçe tıkladı ve içeri girdi.

" Nerede kaldın? Test sonuçları elimize geçeli bir buçuk saat oldu." Dedi ve büyük sarı bir zarfı uzattıp.  " bunlar"

Eline alıp zarfı açtı.  Test sonuçlarına bakındı bir süre.

" Değerlerim gayet normal. Ama sanırım. .."

" Bünyen normal bir insana göre üç buçuk kat daha hızlı çalışıyor."diyerek Cümlesini tamamladı doktor.
"Yani tıpkı bir Kedi gibi hızlı, atletik hareketlerin, kıvrak bir zekan,  hızlı reflekslerin var" diye ekledi.

"Bu ne demek? " Diye sordu kağıtları zarfa geri koyarken.

"Bu çok hızlı bir bünyeye sahipsin ve  Korkutucu olsa da uzun süre yaşayacaksın demek" dedi. "Örneğin yaşıtların elli yaşındayken her yeri kırış kırış olmuş olacak.  Ama sen tıpkı otuz beş yaşında gibi gözükeceksin. Vücudun da otuz beş yaşında gibi çalışacak. Kıskandım doğrusu.  Bu tür bünyeye sahip olan insan çok yoktur.  Dayanıklı birisin. "

"T-Teşekkürler ama gerçekten bu normal mi?" Tereddütle sorusunu yönelttiğinde doktor biraz düşündü.

"Aslında en hızlı bünye şimdiye kadar iki buçuktu. Ama son beş yılda artış gösterdi.  Yani normal kategorisinde. " masasının yanında duran sürahiden bir bardak soğuk su doldurup uzattı.
" Biliyorum algılamak zor. Hele hele realist insanlar için. " Dedi.

Bardağı alıp suyu içti Rikio.
" Evet.. öyle.. Şey,  ben ne zaman gidebilirim?"

***

Hastane kapısından çıktığında bankda Uyuklayan Yei ve Kedisine baktı. Yanlarına gidip kediyi kucakladı ve tembel arkadaşını -yani Yei salağını- dürttü. 
" Kalksana tembel."

Mızmızlanıp doğruldu.
"Eee? nasıldı? " dedi gözlerini ovuşturarak.  "Fazla iyi" 

" Güzel" sırıttı. "annem Meraklanmıştır. Saat de altı olmuş.  Ben gitsem iyi olur" Dedi ayağa kalkıp gerinerek. Elini bay bay anlamında salladı.  " Görüşürüz! " diyip koşmaya başladı. 
Rikio'da Atölye'ye gitme kararı almıştı. Kedicik kucağından inip hoplaya zıplaya yanında gidiyordu. 

" Mutlusun sanırım" dedi gülümseyerek.  Aldığım 'nya! ' sesi beni tatmin etmişti.

Kızıl Tuğlalardan yapılan 5 katlı binaya girdi.  Aslında her kat başka bir ev olarak geçiyordu.  En alt kattaki kapıyı açmak için anahtarını çıkarmıştı ki kapının açık olduğunu fark etti.

Kediyle bir süre bakıştılar..  "Biri mi girmişti atölyeme?"

İçeriye girdiğinde 1 metre yirmi santimlik dev tablonun başında oturan adamla karşılaşmıştı. 

Kimdi bu adam?

Multimedia da Yei'nin bahsettiği  Rikio'nun çizdiği kedi resmi var.

Karman Çorman bir anlatımla veda ediyorum sizlere :D

Kedili günler geçirmeniz dileğiyle~!


NEKOWhere stories live. Discover now