Taehyung izlendiğini hissedip başını yana çevirerek ona ilk defa böylesine güzelce bakan jungkooka herşeye rağmen gülümseyerek baktı. Jungkook ona ceylan koyu kahve gözleriyle büyülenmiş gibi bakıyordu, kumral saçları rüzgardan dolayı havalanıyordu ve aralık bıraktığı vişne rengi hafif kurumuş dudakları tavşan dişlerini çok olmasada ortaya seriyordu.

Taehyung gülerek başını iki yana sallayarak baktı ve gülerek koşmaya devam etti.

Jungkook da taehyung gülmeye başladı.

Tüm bu yaşadıkları boktan şeylere, yaratıklara, askerlerin kendilerini fark etmemesine, ilk başlarda birbirleriyle iyi geçinemeselerde sonradan ikisininde farkında olduğu hislerine.

Muhtelemen peşlerinden gelen yaratıklara.

Kendilerine.

Çok güldüler.
***

"İşte burası taehyung çabuk!"dedi jungkook aceleyle konuşup taehyungu omzundan ittirirken.

Taehyung sendelesede hızla toplarlanıp kapıyı omzunu ittirerek açmaya çalışsada açılmamıştı.

"Siktir,kilitli. Kimse görünmüyor"dedi taehyung cama yaklaşıp gözlerini kısarak karanlık içeriye bakarken.

Jungkook tedirginlikle cama vurmaya başladı.

"Jimin!"dedi endişeli kısık tutmaya çalıştığı sesiyle.

On- yirmi saniye sonra camın arkasından hemen turuncu saçlı-ki karanlıkta zar zor belli oluyordu- orta boylu birisi belirmişti.

"Çabuk ol geliyorlar!"dedi jungkook arkasına bakıp gelen yaratık sürüsüne itafen.

Jimin aceleyle titreyen tombul elleriyle kilitleri açarak kapıyı araladı.

İkili hemen can havliyle içeriye girip sık nefesler alıp soluklandılar. Jimin biraz daha geç gelse yaratıklara dönüşeceklerdi ve bu düşünce ikilinin götünün titremesine neden olmuştu.

Jimin kapıyı yaklaşan yaratıkları gördüğünde tekrar hızla kilitleyip soluklanan jungkookun hızla boynuna atıldı.

"Jungkook....iyi misin?"dedi sıkıca sarılırken. Jungkook başını salladı "Çalışıyorum, ya sen? İyi misin?"dedi jungkook jiminin belini sararak.

"Değilim değilim, tüm bunlar ne?"dedi jimin başını iki yana sallayıp titrek sesiyle. Şuan hıçkıra hıçkıra çığlık ata ata ağlamak istiyordu.

Jungkook jiminin sırtını patpatladı "şhhh, geçecek. Söz veriyorum"dedi teselli edercesine. Geçip geçmeyeceğini bilmiyordu ama boynunda ağlayan arkadaşını nasıl teselli edeceğini bilmiyordu.

Jimin hıçkırdı.

"Ailen....jimin? Onlar Nasıl?"dedi jungkook çekinerek sorarken.

Jiminin ağlayışı şiddetlenirken omzuları sarsıldı "An-nem.....melek oldu jungkook. Bedeni dışarıda ama ruhu cenette. "Dedi ağlamaktan dolayı boğuk çıkan sesiyle daha sıkı sarılıp jungkookun boynuna sokulurken.

Jungkook turuncu saçlarından öptü jiminin "Tamam, tamam. Ben varım, hep buradayım bebeğim."dedi bir nebze olsun sakinleşmesi için yumuşak turuncu saçlarını okşarken.

Jimin hıçkırdı "Bırakma beni sakın"dedi yaşlar yanaklarından süzülürken jungkookun yüzüne bakarak. Jungkook ağır ağır başını salladı sağa sola "Bırakmayacağım, daha senin mürvetini görmedim. Hemen ölür müyüm?"dedi gözlerini aralayıp jimine alttan bakıp kıkırdarken. Jimin ise akan göz yaşlarına rağmen kıkırdayıp jungkooktan ayrıldı.

The zombie virusWhere stories live. Discover now