"Bakın ben jungkookla bahçeye atlayacağım, sonra biz önden gidip yaratıkların nerede olduklarına bakacağız. Zaten siz de hemen arkamızda olacaksınız.Bir halt değişmiyor yani,yine arkamızı kollayacaksınız"dedi taehyung flörtleşmekten planı kaçıran ikiliye ikinci kez anlatırken.
Yoongi ve jimin sessizce baş sallamakla yetindi. Sorun çıkmasında onlara yeterdi. Hemen güvenli bir yer bulmak ve yaratıklara yakalanmadan okula girmek istiyorlardı. Okulda yaratık var mı yok mu bilmiyorlardı ama şimdilik tek çare okula gitmekti. Sonuçta başka gidecekleri yer yoktu.
Ayrıca Şu an herkes çok seviniyorlardı çünkü okul ve etrafında pek fazla yaratık gözükmüyordu. Tek tük elbette vardı ama bizimkilerden uzakta kendi hallerinde bazıları ormanlık alana gidiyor, bazılar bir o yana bir o yana koşup duruyor ve korkutucu çığlıklarını atmakla kendilerini unutturmuyorlardı.
Herkes temkinli adımlarla kısa sürede okulun kirli beyaz renginde 1 metre kadar duvara geldiler.
"Harika, ilk ben"dedi taehyung, ardından duvara ayaklarını sürterek kollarıyla kendisini kaldırdı ve duvara sağ bacağını atarak kendisini kaldırıp duvara tam olarak oturdu. Biraz nefesi sıklaşsa da sorun değildi şimdilik.
Taehyung aşağıda duran jungkooka göz ucuyla bakıp eliyle 'gel' işareti yaptıktan sonra önüne dönerek aşağıya baktı.
Atlayamayacağı kadar çok yüksek değildi,
Ardından hızla başını kaldırıp etrafına baktı.
Bahçede toplasan görünür 15 tane kadar yaratık vardı, az olmasının nedeni ise okulun duvar kapılarının kapalı olmasıydı.
Zaten bu lanet salgın hafta sonu başlamıştı. Bu yüzden okulda çok yaratık yoktu, en azından şans diyebilecekleri salgının hafta sonuna denk gelmesiydi.
Çok şanslılardı cidden...:)
Jungkook bu özel lise olan okulu biliyordu çünkü kuzeni burada okumuştu ve jungkookta bir kaç kez bu okulun dersanesinde ders almıştı. Çok büyük 12 katlı bir okuldu, laboratuvarlar, saha, deney odası, revir, spor salonu, havuz ve daha bunun gibi önemli şeyler mevcuttu, bu yüzden asansörler de vardı bu okulda. Hatırladığı kadarıyla da çatıda eski kıyafetler, eşyalar, defter kalemler gibi şeyler bulunuyordu.
Belki işlerine yarardı bu eski şeyler.
Jungkook duvara zar zor taehyungun yanına tırmanıp oturunca taehyung elindeki bıçağı jungkooka bakmadan uzattı" Tut"diyip jungkookun eline bıçağı verdikten sonra elleriyle duvardan destek alarak kendisini yere attı ve aşağı hopladı. Elleri yere değmişti ama fazla acımamıştı. Doğrulup ellerini çırptı ve yukarıdan kalçasına son anda bakmayı kesip kendisine bakan jungkooka baktı ve arsızca gülümsedi.
"Güzellik, kıçıma bakmayı kesip bıçağı versen?"dedi kaşlarını indirip kaldırırken. Bu yaptığından rahatsız olmaması deli gibi sırıtmasından belli oluyordu. Jungkookun kendisine gösterdiği küçük bir etkileşim veya ilgi hoşuma gidiyordu reddedemezdi.
Jungkook hemen gözlerini taehyungun gözlerinden kaçırarak boğazını temizledi.
"Ne münasebet? Al"dedi bıçağı hala gözlerini kaçırmaya devam ederek taehyunga doğru uzatırken. Pekala, yakalandığı için doğrusu çok utanmıştı. Sonuçta herkes komşusunun kıçını kesmiyordu ya.
Ne komşu ama...
Taehyungun alayla kıkırdamasına sinir olsada ses çıkarmadı ve kaşlarını çatarak hızla yere atladı. Ayak bilekleri sızlayıp acısada tıslayıp kaşlarını çattı.
Bileği çok acımıştı yahu!
Hızla doğrulup ellerini birbirne vurup çırparken duvarda olan bıçağa uzandı ama alamadı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
The zombie virus
FanfictionJungkook ile taehyung iki anlaşamayan komşuydu, ta ki zombi salgını başlayana kadar. "Elimizde tek bir koz var; yakalanmamak." /Düzyazı Semetae ukejk