flashback when you met me,
korkunç bir edebiyat dersinden sonra teneffüs vaktiydi. bunu hak ettiğimi düşünüyorum çünkü edebiyatçımız dünyanın en manyak öğretmeni, ne dediğini kendi bile anlamıyor bence. her şeyi bir kenara bırakıp kafamı sıraya koydum ve sıranın altından wattpad okumaya başladım, en sevdiğim asker kurgusuna bölüm gelmişti ve anında okumazsam kafayı yerdim.
okurken ne yapmışsam artık, yanımda oturan nur dürttü beni: ''elif geri zekalı mısın, ne bu sırıtmalar amk''
''ya ne yapayım, çınar o kadar harika biri ki her dediğine sırıtıyorum... aşık oldum herhalde'' diye yanıtladım onu. arkamızda oturan güneş ''delirmiş işte,'' dedi. kahkaha atmaya başladım, çünkü haklıydı, tek yaptığım kitap okuyup olmayan adamları crushlamak! ''sen de onu yapıyorsun...'' dedim, üçümüz de kafayı kurgusal karakterlerle bozmuştuk, ama güneş bizden farklı olarak dilfleri de crushlıyordu. ''eh, çevremizdekilere baksana, bunlar varken kurgusal karakterlerden hoşlanmamız çok normal!''
--
teneffüsün bitimine yakın nöbetçi öğretmen sınıfa daldı. allah'tan telefonlarımızı çantamıza atmıştık. ama öğretmen telefon kontrolüne değil, duyuru yapmaya gelmişti. ''ders zili çalar çalmaz konferans salonunda olun, üniversite tanıtımı olacak.'' dedi ve sınıftan çıktı. nur mutlu olmuştu çünkü matematik dersi gidiyordu, güneş üzgündü çünkü matematik hocasını beğeniyordu... bense ne mutluydum ne üzgündüm. meraklıydım sadece.
zil çaldığında üçümüz de konferans salonuna gittik ve öndeki sandalyelere oturduk. sahneye baktığımda üniformalı askerlerin birbirleriyle şakalaştıklarını gördüm. hiçbiri tipim değildi. nur ve güneş kendi aralarında onlarla dalga geçerken ben boş gözlerle etrafı izliyordum.
matematik hocası yanında hayallerimin aşkıyla içeriye girince kalbim hızlanmaya başladı. büyülenmiş bir şekilde matematikçinin yanındaki adamı izlemeye başladım. ilk defa tüm kriterlerime uyan birini görüyordum, çok fena aşık olmuştum.
güneş dürttü beni ''kendine gel elif, adamı yiyecekmişsin gibi bakıyorsun, çok korkunçsun''
hiç oralı olmamıştım fakat kendimi birazcık toparlayıp adamı pürdikkat dinlemeye başladım.
adam dediğime de bakmayın, yeni 22 yaşına girmiş, öyle dedi. uzun boyluydu ve yapılıydı. bunlar önemli değildi tabii, önemli olan kumral saçları ve asker olmasıydı. 'bu adam benim kaderim' diye geçirdim içimden.
tanıtım boyunca sadece ona odaklandım. onu izlediğimi fark etmiş olmalı ki konuşma sırasında arada sırıtarak bana bakmıştı. tabii o bana öyle bakınca kızarmaktan domates olmuştum.
tanıtım bittiğinde sınıfa doğru ilerlemeye başladık. hayatımın aşkının böyle gitmesi çok koymuştu. tüm gün boyunca onu düşündüm, bana bakışlarını aklımdan silemiyordum resmen. ne kadar arasam da instagramını da bulamamıştım.. ama bir şeyden çok emindim, bu çocuk benim kaderim.
ČTEŠ
dagdaysan nasil internet cekiyo yâr
Povídkyaskerrim askerim ugruna can koleyimm pencerenin basinda bekliyorum askeriiimm ayirmasinn allah bizii budur inann tek dilegiim