Bölüm 2 -Ölüm-

10 5 19
                                    

Alaz'dan

Uçurumdan aşağıya atlayarak indiğimizde, Araba fena haldeydi.

Ters dönmüş arabadan dumanlar çıkıyordu. Araba yaklaşık birkaç dakika sonra patlayacaktı.

Dikkatimi Bora'nın kızgın sesi bozmuştu. Bora, Yiğit'e dönüp "Napıcaz lan şimdi, arabanın önüne atlanır mı oğlum."dedi.

Ben ise onları aldırmayıp gözlerimi sürücü koltuğunun yanındaki sarı saçlı kıza dikmiştim. Araba ters döndüğü için camlar kırılmış, kızın kafası boynuna kadar camdan dışarı çıkmıştı. Yüzü yara bere içindeydi, diğer kızlarda aynı durumdaydı ama anlamadığım birşey vardı. Yüksekliği fazla olan bir uçurumdan nasıl sağ çıkabilirlerdi.

Üçününde kalp atışlarını duyabiliyordum. Yüzlerinde sadece çizikler ve çiziklerin açtığı hafif kanamalar vardı.

Yiğit, Bora ile tartışmasını bitirmiş ve yanıma gelmişti.

Omzuma elini atıp"Hadi kardeşim bırak gidelim, birazdan onlar için yardım gelir."dedi.

Gelmezdi, bu uçuruma yaklaşamazlardı. Hatta bu ormana bile giremezlerdi.

Ben ise onları bırakıp gitmek yerine Yiğit'e dönüp "Araba patlamak üzere, kızları çıkarmama yardım edin."diyip sarı saçlı kıza doğru ilerledim.

İçimde garip bir his uyandığında, bu hisse aldırış etmedim.

Kızın kafasının tam önünde durduğumda; yavaşça kızı camdan dışarı çıkarıp, kucağıma aldım. Kucağımda kız ile Yiğitlere döndüğümde ikiside kaşlarını çatmış bana bakıyorlardı.

Sarı kızı arabadan uzak bir yere götürdüğümde yavaşça yere bıraktım. Tekrardan diğerlerine döndüğümde "Hadi Araba her an patlayabilir, siz ikiniz, diğer iki kızı arabadan çıkarın "dedim. Hala aptal gibi suratıma bakıyorlardı.

En sonunda pes edip kızların yanına gitmişlerdi.

Yiğit ise bir süre sonra çekik gözlü kızı getirmiş ve yavaşça sarı saçlı kızın yanına yatırmıştı.

Bora'nın seslenen sesini duyduğumda Yiğit'e dönerek kızların yanında durmasını söyledim.

Yiğit onaylandıktan sonra kısa sürede Bora'nın yanına gitmiştim.

Durum kötü görünüyordu. Arka koltuklardaki kızın bacağı fena halde sıkışmıştı. Bora ile ne kadar uğraşsakta bir türlü kızı çıkaramamıştık.

En sonunda pes ederek geri çekilmiştim.

Sarı kız arkadaşının ölümüne çok üzülecekti.

Bora'ya baktığımda kızı hala çıkarmaya çalışıyordu.

"Araba saniyeler sonra patlayacak, hadi bırak onu. Onun için artık yapacağımız hiçbirşey yok."dedim Bora'ya.

Bora da bir süre daha denedikten sonra geri çekilmişti.

"Onu, arabayı parçalayarak kurtarabilirsin."dedi Bora.

Evet kurtarabilirdim ama artık çok geçti, araba patlamıştı.

"Kaderi hiçbir şekilde değiştiremeyiz, güçlerimizle."dedim.

"Haklısın unutmuşum. "dedi Bora. Üzülmüştü, yanarak ölmek son derece bir işkenceydi.

Bora tam son birşey söyleyecekti ki,

Yiğit'in bağıran sesi, söyleyeceklerini yutmasına sebep olmuştu.

Yiğit"Sarı kız uyanmak üzere."demişti bağırarak.

İkimizde vampir hızımızla Yiğit'in yanına gitmiştik.

Sarı kız inlemeye ve kıpırdanmaya başlamıştı.

Tam kız gözlerini aralamıştı ki,

Bora"Taşların arkasına hadi."dedi. Birkaç saniye sonra taşların arkasına geçmiştik.

••••••••••••••••

Naz'dan

Gözlerimi en sonunda açtığımda her tarafım feci şekilde ağrıyordu. Özellikle de sağ bacağım acayip ağrıyordu. Yattığım yerden Etrafıma baktığımda, benim biraz ötemde hareketsiz yatan Duru'yu gördüm.

Ayağa kalkmaya çalıştığımda bacağım ayağa kalkmama engel olmuştu. Bende zor da olsa ayağa kalkmıştım. Topallaya topallaya Duru'nun yanına gittim ve dizlerimin üzerine çöktüm.

Kaşı fena yarılmıştı.

"Duru, uyan lütfen."diyerek Duru'yu sarsmaya başladım.

Bu bir hata olabilirdi. Ama o an, o psikolojide bunu düşünemezdim.

Bir süre sonra Duru hafifte olsa hareket etmeyi başarmıştı. Duru'nun ağzından ufak bir inilti kaçtığında, gözlerini az da olsa aralamıştı. karşısında kısık gözleri ile beni görünce olduğu yerde gözlerini tamamen açıp, ağlamaya başladı.

"Geçti, herşey geçti."dedim ona karşı. ama hiçbirşey geçmemişti.

O an aklıma gelen bir düşünce ürpermeme neden oldu.

Eda yoktu.

Duru yerinden doğrulmaya çalıştığında "Eda o nerede?"dedi zorlukla.

"Bilmiyorum."dedim.

Gözlerime Duru'nun arkasındaki patlamış Araba takıldığında,

Orada olmasın. Dedi İç sesim.

Duru ayağa kalkıp etrafa bakmaya başlamıştı bile, yaralı olmasına rağmen Eda'yı arıyor, ona dair küçük bir iz arıyordu.
Unuttuğu tek şey arabaydı.

Ben ise hareketsiz bir şekilde kana bulanmış ellerimi izliyordum.

"Naazz."diye acılı bir haykırış duyduğumda, Kafamı kaldırdım. Duru dizlerinin üzerine çökmüş; arabanın içine, bir eliyle ağzını kapatarak bakıyordu.

Korktuğum şey kabusum olmuştu.

Yerimden kalkıp, ayağımı umursamayarak canım acısada Duru'nun yanına gittim. Baktığı yöne baktığımda, ters dönmüş arabanın içinde yanan bir beden görmüştüm.

Beyaz dünyamızın çeyreği kararmıştı. Eda'nın bulunduğu yer simsiyah olmuştu.
Arkadaşımızın yanan bedeni arabanın içindeydi. Bedeni yanıyordu.

Bizim için ilk yıkılış o zaman yaşanmıştı. Canımızdan daha çok sevdiğimiz birini kaybettiğimiz zaman.

Ağlayamıyordum. Hissizleşmiştim.

Midemin bir anda gelen bulantısı ile arabadan uzaklaşıp, biraz ötemde ki ağaca doğru ilerledim ve ayağaca tutundum. Ardından kusmaya başladım.

Ancak büyük bir sorun vardı.

Sorun şuydu, ben kan kusuyordum.

Kan.

Duru endişelenmesin diye ona hiçbirşey söylememeye karar vermiştim. 'Ambulans nasıl olsa gelicek' diyerek takmamıştım. Arkadaşımızın bedeni yanarken, çektiğim acı umrumda bile değildi.

Lakin saatler geçmiş ve kimse gelmemişti.

Gizemli SırlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin