Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
fiziksel olarak neye benzediklerine dair zihninize çok fazla müdahale etmek istemiyorum. Ama bu iki görsel Şeyda ve Ufuk. Bunu diyebilirim.
.
Kulaklarını tıkamışsın, başını diğer yana çevirmişsin ve neden karşıma geçip yüreğinle anlatmadın diyorsun. Sen tam bir hayal kırıklığısın.
Müzik dinlemek istemiyorum.
Romantik kitaplar okumak gelmiyor içimden. Ne zaman bir meyhanenin önünden geçsem duvardaki hüzünlü o cümleyi okumamak için başımı eğiyorum öne. İçinde sevginin geçtiği tüm cümlelerin konuşulduğu masalarda hayalet oluyorum. Çünkü ben, bana seni hatırlatacak her şeyi geride bırakmak istiyorum.
Hayır, dedim kendi kendime. Yalan söylüyorsun Şeyda. Sen onu içinden kendine nefretler yağdırdığın halde bırakmak istemiyorsun.
Bunu, diye düşündüm. Uzun uzun konuşmayacağız. Bu, ben ve benim kafamın içindekinin arasında mezara kadar gidecek.
Sigaranın külünü parmağımla silkip baş parmağımın tersiyle alnımı, kaşımın üzerini hafifçe kaşıdım. Varla yok arası bir hareketle gözüme giren kakülümü hafifçe düzeltip dirseğimi önümdeki korkuluğa geri yasladığımdabileğimin üzerindeki saatimin ekranı aydınladı.
Derse üç dakika kalmıştı.
Sikik bir gecenin ardından uyanıp derse gelmek zorunda olmak umrumda bile olmayacak bir şeydi, ta ki annemin telefonu okul idaresi tarafından devamsızlıktan kalmak üzere olduğum konusunda çalana kadar. Son beş derslik hakkım kaldığında haber vermeye gerek duymuşlardı, siktiğimin yöneticilerinin dilinde bu yakında kızınızı okuldan postalayacağız demekti.