İç çekerek yerimden doğrulduğum sırada "Telefonumda oyun yok aptal,"dedim. Kim bilir yine ne indirmişti de oynuyordu, onun yüzünden çoğu zaman depolama alanım uyarı veriyordu.

Dizlerim üstünde sürünerek yanına gittiğimde birine mesaj attığını fark ettim. "Yuh kime yazıyorsun salak!"

Elini ağzına kapatarak kıkırdadı ve telefonumu görebileceğim şekilde bana doğru tuttu. "Bak ne yaptım abla."

Bulanık gözlerimle attığı mesajları okumaya çalışırken bir yandan da yanımda getirdiğim bardaktan şarabımı içmeye çalışıyordum fakat sürekli dökülüyordu!

Siz: EHURHEUDIFM!)%4-!#JEBEIDMDN

Siz: QĞEIRUENXBFVRIELSM!DNRKELDMDKRKFNROROPEODOPOPO

Siz: POPW YAZDIMEDDBJDKEKEKEMDMDJDJRJRJJRNDNDNDNNDMDMDMDMDMKDMDKKR

Siz: 🍑🧳🌚🔮🩻🪥🆒🧸

Siz: Mutlu Ol Yeter - İbrahim Tatlıses
https://open.spotify.com/track/67C2BMBlEdXXG82ah3cpGD?si=Lqyh406aSa2Jvbg1jXs9pA

görüldü, 21:22

+7891***: bu ne sikim şimdi

Siz: 🦥🍄🍄🍄🍄🍄🍄🍄🍄

Siz: 🦍💨💨🌹

Siz: BXOEPWP36₺/3(WRJRJRIEKZ+#! 272/NDJEKEORBDHRIE/₺(28DJEOENDJ(#=İ

Siz: ▶─────0:03 *hışırtı sesleri*

"Sude bu kim?" dedim boynuma dökülen ıslaklığı elimin tersiyle silerken. Boğazlarım ağrımaya başlamıştı ama bir şeyler içmek iyi geliyordu.

"Bir arkadaş," diye mırıldandı attığı emojilere bakıp gülerken. "Bak ne güzel yapmışım," diye telefonu iyice gözüme soktuğunda huysuzlanarak geri çekilmeye çalıştım. "Rahat dursana ya!" Bu sefer de tişörtüme dökülmüştü güzel şarabım. Çok para vermiştim şişesine, gerekirse döküldüğü yerden yalardım yine de israf etmezdim.

Siz: HAEİ NWRWDESİN SWN

Siz: AROTEOUM ACSANA BE KİSMSIN SEB KPNSUXUACZ ABLAMINTANIYO MSYHB

Siz: ▶─────0:07 "hani niye açılmıyo bu?"

Siz: ▶─────0:05 "Sude bırak telefonu!"

Siz: ▶─────0:03 *hıçkırık*

"E bu çalışmıyor!" Sude parmağıyla ekranıma delmek istercesine sertçe vururken hıçkırarak telefonu elinden çekip aldım. "Salak öyle çalışmıyor bu," dedim buharlaşan ekranı ıslak tişörtüme silerken.

"Ne yapmak istiyorsun?" diye mırıldandım temiz telefonu ortamıza yeniden koyarken. "Arayalım!" Heyecanla ellerini birbirine çırptığında onaylayıcı birkaç mırıltıyla arama butonunu gösterdim. "Bak buraya basacağız." Gösterdiğim yere parmağının ucunu değdirip hemen geri çekildiğinde arama ekranının önümüze düşmesiyle Sude mutlulukla kahkaha atmaya başladı. Ben de gülmek istiyordum ama midem bulanıyordu, haksızlıktı.

Arama bir süre sonra kapandığında hiç bozuntuya vermeden yeniden aradık. Yeniden, yeniden ve yeniden.

Bir süre sonra Sude gözleri dolarak "Bozuk bu!" dediğinde ona hak vermek zorunda kalmıştım. Sanırım gerçekten bozuktu.

Bu sefer ben aramayı denediğimde bir süre siyah ekranla bakıştık, Sude huysuz ifadesiyle kendi kendine bir şeyler mırıldanıyordu.

Beklemediğimiz bir anda arama yanıtlandığında heyecanla nefesimi tutmuştum. Sude hızla sehpaya yanaştığında telefonun bir ucundan gelen derin nefes seslerini dinledik bir süre. İkimiz de ne söyleyeceğimizi bilememiştik, en azından ben beynim durmuş gibi hissediyordum.

"Beni alsalar ipe koysalar dayanamam yine!" Sude aniden bağırarak şarkı söylemeye başladığında ben telefonun ucundaki nefes seslerini dinlemeye çalışıyordum. Nasıl o kadar sesli nefes alabiliyordu ki, burnu mu tıkalıydı acaba?

Merakla telefona biraz daha eğildiğimde "Hasta mısın?" diye mırıldandım. Eğer öyle değilse nasıl böyle sesli nefes alabildiğini soracaktım, çok havalı gelmişti!

"Ne sikim yapıyorsun sen!"

Telefonun ucundan gelen sert ve buz gibi sesi duyduğumuzda Sude ile kısa bir an bakıştık. Çok derin bir sesi vardı, belki de hastaydı.

"Küfür etme çok ayıp," diye mırıldanan kuzenime başımı salladım. Hiç sevmezdim zaten küfürü, ayıptı bir kere.

Cevap vermediğinde birkaç saniye sessizce durduk. Sonrasında ben "Yaşın kaç hacı?" diye sordum. Samimi olmaya çalışıyordum, sonuçta arkadaşlar böyle yapardı.

"Yarın olduğunda çok pişman olacaksın," demişti söylediklerimden tamamen bağımsız bir şekilde. Sert sesiyle kaşlarım çatıldı istemsizce. "Niye pişman oluyormuşum? Sen ol asıl bana ne!"

"Bu arada canım pişmaniye çekti," diye araya girdi Sude.

"Benim de," dedim başımı daha fazla dik tutamayarak sehpaya yaslarken. Aptal kuzenim kendi kendine bir şeyler mırıldanırken sesini yükselterek telefona doğru "Adın neydi senin?" diye bağırdı. Kulağımın dibinde çınlayan sesiyle yüzümü buruşturmuştum.

"Az geri çekilsene salak," dedim başımı sehpadan kaldırırken. Ne diye kendi kendine konuşuyordu ki.

Telefonun ucundan sert bir nefes sesi geldiğinde gülmemi bastıramayarak kıkırdadım. "Nasıl yaptın?" diye mırıldanırken bir parmağımı burun deliğime kapatmıştım. Derin bir nefes alıp vermeyi denediğimde çıkan sesle gözlerim kocaman açıldı ve gülerek telefona eğildim. "Duydun mu? Duydun mu bak ne yaptım?"

"Hilay Dereli." Genizden gelen boğuk sesle gülüşüm yavaşça bozuldu. "Yemin olsun ki tüm bu yaptıklarının hesabını sana tek tek soracağım." Üstüne basa basa kurduğu cümleyi yavaşça bitirdiğinde sesi hala kulaklarımda yankılanıyordu.

"Aman ya yedik sanki," diye gülüyordu Sude ama hiç komik değildi. Tüylerim ürpermişti.

Telefona uzandığım sırada "Sabah olmasın diye dua et," dedi. Sesindeki tehditkar tınıyı bu halimle bile kolayca fark edebilmiştim.

Endişe tüm vücudumda dolaşmaya başladığında ise kapanan telefonla birlikte aptalca gülen kuzenimle baş başaydım.

.

xhdbdjsk çok garip bir bölümdü ama sarhoş olmalarını sevdim ┐( ˘_˘)┌

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

xhdbdjsk çok garip bir bölümdü ama sarhoş olmalarını sevdim ┐( ˘_˘)┌






RUS MAFYASI | texting Where stories live. Discover now