25. BÖLÜM

27 2 0
                                    

Hastane koridorunda Jason'ın ardından yürürken kusacak gibi hissediyordum. Fakat dışardan korkutucu derecede ulaşılmaz soğuk birisi gibi gözüktüğümü biliyordum. Bir odanın kapısında durduktan sonra kapıyı tıklatıp benim için açtı Jason. İçeri girdiğimde gördüklerimle birlikte zihnimde beliren tek düşünce bunun bir kaza olmadığıydı.

"Bebeğim!" dedi Ryan patlamış dudağının el verdiği kadar gülümseyerek. Sol gözü şiş ve mordu, açık tutamıyordu bile. Sol kolu sargıdaydı. Kim bilir vücudunun geri kalanı ne durumdaydı?

"Neler oldu?" diye sordum yanına giderek.

"Endişelenecek bir şey yok. Ben iyiyim." Ona öfkeyle baktım. O ise bakışlarımı umursamadan kapıya doğru çevirdi bakışlarını. "Cooper! Ne zaman yemek yiyebileceğim? Çok açım." Bakışlarını takip ederek yatağın yakınına doğru gelen Nicholas'a baktım.

"Bize izin verir misin Nicholas? Bir şey konuşmamız gerekiyor," dedim buz gibi bir sesle. Bana itiraz etmeden dediğimi yapacağını biliyordum. Çünkü onunla daha sonra konuşacaktık zaten.

"Hayır!" Ryan'ın yalvaran sesine rağmen Nicholas odadan çoktan çıkmıştı.

"Bunu kimin yaptığını biliyorsun değil mi?" Sorumla birlikte yüzündeki rahatsızlık ifadesi arttı. "Ryan." Onu uyaran ses tonumla birlikte kendini sıkarak kıpırdandı. Fiziksel olarak acı çektiği çok belliydi.

"Sadece bir tahmin," diye başladı. Onu rahatsız etmemeye çalışarak yatakta yanına oturdum. Çünkü söyleyeceği şeyden sonra oturma ihtiyacı hissedeceğim kesindi. "Direkt o değildi. Onun aracılığıyla olmuş olabilir. Dediğim gibi sadece bir tahmin." Lafı uzatmaması için uyaran bir şekilde baktım. "Seth. Ama bilmiyorum tabii. Sadece ihtimal." Ryan benim tepkimden korkarak birkaç cümle daha kurmuştu fakat benim işitme yeteneğim kısa bir anlığına yok olmuştu. Etrafta hiç ses kalmamıştı o ismi duyduktan sonra. Yine de bir anlık bocalamamı üstümden silkeleyerek mimik bile kıpırdatmadan başımı salladım.

"Sen nasıl hissediyorsun?" diye sordum samimi bir şekilde.

"Yakışıklılığıma gelmiş olan zarar dışında daha iyi günlerim olmuştu tabii." Söylediğine gülümsedim. Ayaklanıp canını yakmamaya çalışarak alnına bir öpücük kondurdum.

"Daha sonra seni ziyaret edeceğim. Şimdi Nicholas'la konuşayım."

"Eve gidin. Yarın da beni buradan çıkarın." Ben bir şey diyemeden devam etti. "Sakın anneme de haber verme. Sadece bir gece iyice dinlenmek istiyorum." Talebi makuldü. Bu yüzden gülümseyerek başımla onayladım.

Odadan çıktığımda kapının önünde sessizce bekleyen Nicholas'ı gördüm. Arkamdan geleceğini bilerek kapı önünden biraz uzaklaştım.

"Nerede olmuş bu?" diye kısık sesle sordum.

"Okulda." Kaşlarımı kaldırdım. "Nefret suçu olduğunu düşünüyorlar. Kalabalıkta iki kişi birden saldırmış. Videoları internete düşünce haberim oldu." Başka bir şeyler döndüğünün farkındaydı. Yine de bu konuşmaya daha gizli bir yerde devam etmeyi tercih edecektim.

"Burada bir koruma kalsın. Yarın çıkmak istiyor."

"Jason burada kalır." Başımla onayladım.

"Büyükannem Hamptons'a gitmiş. Biz de Graceffa evine gidelim mi?" Odamı özlemiş olduğuma inanamıyordum fakat gerçekten özlemiştim. Yatağımı, banyomu... Büyükannemin orada olmaması fırsatını kaçırmak istemiyordum.

"Jason'a yarın giyeceklerimi getirmesini söylerim," dediğinde yarının özel bir gün olup olmadığını düşündüm. "Beyaz davet. Baharın gelmesini kutlayan bir sürü iş adamı ve siyasetçi. Birkaç yere de para toplanıyor aynı zamanda. Sana söylemiştim aslında. Ama bu akşam olanlardan sonra geleceğinden emin değildim. Bana bu sıkıcı davette eşlik eder misin?" Çok tatlı bakışları karşısında gülümsemeden edemedim. Başımla teklifini kabul edince gülümseyerek dudaklarıma doğru eğildi. Biz dudaklarımızı birleştiremeden Jason'ın sesiyle doğruldu.

İTAAT (Değişim #1)Où les histoires vivent. Découvrez maintenant