25. bölüm.

1.7K 96 99
                                    

Yemeğimi yedikten sonra dinlenmek için odama çekilmiştim. Odada asılı küçük basketbol potasına birkaç çorap fırlatıp, biraz müzik dinleyip kendimi eğlendirmeye çalışsam da başarılı olmuyordu. İnsan her zaman aşık olmazdı sonuçta.

Kendimi kandırmaya çalışıyordum sadece. Onsuz bir yaşam olabileceğine kendimi inandırmak ve alıştırmak istiyordum. Cebimden çıkardığım fotoğrafa bir daha bakarak kameraya gülümseyen adamı hasretle süzdüm. Belki o da beni sevmişti ama benim sevdiğim kadar hiç sevmemişti.

Dolaba ilerleyip çekmeceyi açarak karıştırmaya başladım. Küçük bir bant bulduğumda birkaç tane parmak boyutu koparıp yatağımın yaslı olduğu duvara fotoğrafı yapıştırdım. Annem görürse sıkıntı çıkabilirdi ama pek umrumda değildi.

Berk: bu hiç yardımcı olmuyor..

***

Sabah uyandığımda karşımda fotoğrafı gördüğümde derin bir nefes alıp bir süre inceledim ve ardından oturur pozisyona gelip bir süre gözlerimi ovuşturdum. Burası hâlâ yabancı geliyordu.

Telefon birkaç dakika içinde masanın üzerinde titremeye başlarken aradığından tek emin olduğum kişiyi ekranda görünce iç çektim ve telefonu açtım.

Efe: günaydın paşam, bugün buluşak mı?

Berk: sana da günaydın canım, ama birkaç saat sürüyor gelmek ya

Diyerek esnedim ve ayağa kalkarak perdeleri açmak için pencereye yöneldim.

Efe: hadi hadi, hem kafa dağıtırsın.. annen salmıyordur şimdi seni.

Berk: iyi, ruh halime bağlı.. saat kaç gibi geleyim?

Efe: okul çıkışına denk getir, hatta okula gel

Berk: bok bok konuşma, daha adım atmam ben oraya

Birden nedense sinirlerim tepeme çıkmıştı. Terk edilmemin ardından yüzsüz gibi oraya gidip birde üzerine onu görürsem içeride tutmaya çalıştığım ruhum kanatlanıp uçabilirdi.

Efe: o burada olmayacak merak etme, bugün izinliymiş

Efe: ben de okuldan arıyorum, ders boş.

Berk: olsun, yine de..

Efe: korkaklık yapma be oğlum! Orada buluşur başka yere gideriz.

Berk: of iyi, gelmeye çalışırım.

Bir süre konuştuktan sonra telefonu kapayıp pijamalı halimle aşağı inip salonda masada oturan kişilere baktım. Sabah sabah takım elbiseli şık kişiler oturmuş ciddi bir şekilde konuşuyordu. Hâlâ esneyip saçlarımı kaşırken bakışların bana dönmesi ile duraksadım.

?: Oğlun mu?

Anem: evet, onu umursamayın hep böyle rahattır.. devam edelim

Dediğinde iç çekip yürümeye devam ettim ve gerinip anneme baktım.

Berk: nerede benim kahvaltı?

Annem sabır dilenirmiş gibi derin bir nefes verip elinde ki kağıtları masanın üzerine vururken konuştu.

Anem: mutfakta bir şeyler hazırlamıştır hizmetliler,  bugünlük mutfakta ye

Anem: ve beni rahatsız etme tamam mı?

Cevap vermeden göz devirip mutfağa adımladım. İş söz konusu olduğunda hep böyle ciddi ve katıydı. Gerçi her zaman böyleydi..

Mutfağa girdiğimde çeşitli kahvaltılıklar görmem ile dudaklarımı yalayıp masaya kuruldum. Bu kadar çeşit bana onun hazırladığı yemekleri hatırlatıyordu.. ama onun kahvaltısı daha samimiydi.

HOCAM ( Gay ) ( BXB ) ( YAOİ ) ( ÖĞRETMEN X ÖĞRENCİ )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin