KAYA YEŞİLİ - 14

Start from the beginning
                                    

"Beğendim" dedi başı önde, omuzları düşük. Ara sıra Azize'ye bakıyordu gizlice. Kızın düşünceli halini görüyordu ama en çok da duruşuna imreniyordu. Bir çocuğa göre sakin, gözü tok, önündeki içeceğin tadını bilen, sandalyesinde özgüvenle oturan hali ne de hoş geliyordu gözüne. O hem denize bakabilir, hem önündekileri yiyip içebilir hem de karşısındaki çocukla konuşabilirdi. Her ne düşünüyorsa, bunu gözlerinin ardında saklayabilirdi. Parmak uçları titriyordu Zeynep'in. Mehmet'in aklına bile gelmeyecek bir başarısızlıktan korkuyordu. O küçük kızın fıtri davranışlarını sergileyememekten çekiniyordu.

"İyi oldu değil mi gelişimiz? Böyle sakin sakin oturma fırsatı bulduk." Zeynep ellerini çekti kucağına. Başını salladı. Madem her şey bu kadar gerçekti, sorulması gereken sorular da vardı.

"Babam, nasi müsaade etti? Şaşırdum."

"Yabancı değilim ya, bir çarşıya gidip gelmekten ne zarar çıkar? Hem eksikleri de alacağız bu bahaneyle. Hem konuşuruz da."

"Anladum, sen kızına bir anne kendine de bir..." Doğru kelimeyi bulamadı siyah gözleri merak ateşiyle yanıp, Mehmet'in yüzünde dolaşırken. "Sen bir karar vermişsin. Ama aklımı kurcalıyor, babam nasıl fikrini değiştirdi? Çok kararlıydı beni Basri'ye vermek konusunda." Mehmet'in çatılan kaşlarını seyredip duraksadı. Tek bir anlam yüklemek zordu bu ifadeye. Öne doğru eğilip, kimse duymasın ister gibi fısıldadı sonra. "Hiç olmadi, canı gider diye korkardi." Karşısındaki adamın, canından korkan İlyas'ın boğazına yapıştığından haberi yoktu.

"Ben..." İşin arka yüzü biraz karışıktı. Yine İlyas'ın menfaati, yine cebine dolan para konuşulacaktı. Ama Mehmet bu masada, geleceğe dair güzel planlar yapmak istiyordu. Zeynep'in hayallerinden, istediklerinden, sevdiklerinden konuşmak ve yakın zamanda başlanacak düğün hazırlıklarından söz etmek için can atıyordu. "Talip oldum seninle yuva kurmaya. O da izin verdi." Öksürdü sonra bir kaç kez. Yalanını örtmek için yapmadı bunu. Ciğerleri hareketleniyordu.

"Bu kadar mı?" Babasını tanıyordu Zeynep. Mehmet gibi birini, onun ailesini kendine yakın etmekten hoşnut olurdu. Şüphe götürmez bir gerçekti ki bu sefer canının yanmasını da göze almıştı. Şimdi sorduğu soruyla üstü kapalı bir şekilde, teklif serüvenini anlatmasını istiyordu. Mehmet'in elleri masada gezindi. Bu süre içerisinde yakından, yüzünü seyredebildi. Sırtında sergi taşıyarak evin önünden geçip giden Mehmet'in, geriye döndüğünde bu kadar yakınında olacağını kim bilebilirdi ki?

"İki taraf da razıyken olur bu işler. Yani ben... Teklif ettim, İlyas emice de olur dedi. Sana sordum, sen de tamam dedin. Aslında konu buraya gelmişken, yeniden konuşsak iyi olur seninle." Yutkunup tedirgin bakışlarını, şüpheye düşen kızın gözlerine dikti. Zeynep her an uyanmak üzere görüyordu rüyalarını. Kelimelerden çekinirdi yüreği. "Diyorum ki yakın zamanda yapalım düğünü. Uzatmaya gerek yok." Bir çırpıda söylenenler soğuk su içmiş kadar rahatlattı içini. "Köylü de sussun, o herif de kapına gidip gelmesin. Adını koyalım artık. Olur değil mi? Bu süre içerisinde hoşuna gitmeyen, uygun görmediğin ne varsa söyleyebilirsin bana. Ben... Elimden geleni yaparım. Seni tutsak etmiyorum Zeynep, çekinme ve kaçma benden." Beni tutsak ettin Mehmet, kaçsam da geliyorsun peşimden.

Çocukların pencereden bakmasından istifade eden Mehmet, içine dolan bir cesaret ve yakınlıkla Zeynep'in eline uzandı. Amacı güven vermekti. O sıra fark etti bir evi çekip çeviren yıpranmış ellerin rüzgârda kalan yaprak gibi titrediğini. Ne gitmeye cesaretleri vardı, ne kalmaya. Geri çekilmiyorlardı ama sıkıca da kavramıyorlardı Mehmet'in parmaklarını. Yine de yapabileceğinin en iyisini yaptığını düşündü Zeynep. Gülümsedi yürekten.

"Anamlar konuşur kendi aralarında. Adını koyarız kısa zamanda." Bir Azize'yi görünce böyle sevinmişti Mehmet, bir de yakınlık beklediği kızın ona adım attığını duyunca.

AZİZE (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now