1

278 22 59
                                    

18 şubat  2018
hava ne kadar soğuk olursa olsun,
herseyin güzel olduğu zamanlar..

childe ile ben, harika bir ikili değildik. insanların bize bakıp, özendikleri bir ilişkimiz yoktu. hatta belki de bize bakıp bizim gibi olmamak için çabalıyorlardılar. ama kim ne derse desin, ne kadar iğrenç olsak bile bu bizim iğrençliğimizdi. bize aitti ve bence eşsiz bir aşktı bu. onunlayken, kimse ile olamadığım kadar rahat oluyordum. toxic birisi olsam bile, bu onun için sorun değildi. Beni kabul ediyordu, her bir özelliğim ile. onun da çok gülden düşme olduğu söylenemezdi tabiki. ama tabiki de onu kelimenin tam anlamıyla seviyordum. ilişkimize bakıp birbirimizi sevmedigimizi veya birbirimize ait olmadığımızı veya birbirimize için yaratılmadığımızı söyleyebilirdiniz. her ay bir ayrılık vakamiz olurdu, kavga ederken birbirimizi zayıf noktalarımızdan vururduk, kıskançlık desen bizde boldu. ama aptal yorumlarınız pek de umurumuzda değil açıkçası. childe ve ben, oldukça iyiydik bence.

bir perşembe günü, sınıfımın camından onu izliyordum. beden dersi vardı ve onun kıçı catlayana kadar kosmasini izlemek hosuma gidiyordu çünkü yüzü çok komik bir ifade alıyordu bu esnada. Koçun dediği gibi bütün sınıf gene sahanın etrafında koşuyorlardı, bilmem kaçıncı turda childe nefes nefese durdu ve nefeslenmeye başladı. yüz ifadesi cidden çok komikti, doğum yapan bir maymuna benziyordu resmen. yanına gelen lumine ile, onun aptal yüz ifadesini izlemeyi bırakıp lumine'ye baktım. o kız, ondan oldum olası hoşlanmamıştım. hani olur ya, birisini tanımadığınız halde sırf tipine bakarak ondan nefret edersiniz, işte o da öyle birisiydi. onu gördüğümden beridir, beni kendisinden tiksindiren bir enerjisi vardı. şimdi ise, erkek arkadaşımın yanına gitmiş ona su şişesi uzatiyordu. Sana mı düşmüş su vermek aptal kız? diğerleri gibi koşmuyordu, bunun için bir bahane bulmuş olmalıydı çünkü tek yaptığı oturup koşanları izlemekti. koşanlardan çok childe'i izliyordu zaten. onları izlerken, dersin ortasında kalemimin ucuna hızlıca basmaya başladım. öfkemi adeta kalemden çıkarıyordum.

"scaramouche, dersi dinliyor musun?"

ismimi duymam ile irkilip öğretmene döndüm. kalemin ucunu bıraktım.

"evet."

Bundan sonraki mola, öğlen molasiydi ve her zamanki gibi childe ile cati arasına çıkacaktık. ama bu sefer ona öfkeliydim ve yüzünü dahi görmek istemiyordum bu yüzden zil calinca yerimden kımıldamadım. sıranın altından beslenme kutumu alıp sıraya koydum ve çubuğumu çıkarıp yemeğimi yemeye başladım. sınıfta yediğimi gören aether ve venti sıralarını bana çevirip konuşarak yemek yemede bana eşlik ettiler. yazık, arkadaşları olduğumu düşünüyorlar.

bir kaç dakika sonra sınıfın kapisi açıldı ve childe içeri doğru girdi. "niye yukarı gelmedin?"

"unuttum."

Bana anlamamış gibi bakti, çekip gitmesini falan bekledim ama o önümdeki sandalyeyi benim masama çevirip bana dönük olacak bir şekilde oturdu.

"şimdi seni 10 dakika daha az göreceğim, bir dahakine unutma."

cubugumu ağzıma götürmek üzereyken ona dik dik baktım, o ise bana gülümseyerek bakarken kollarını sırama koyup başını kollarının üstüne koydu.

"unutmamaya çalışırım."

çubuğu ağzıma soktum sonrada yemeğinden çubuk ile bir lokma alıp, onun ağzına götürdüm. o ise tadına bakmak için ağzını açtı ve verdiğim lokmayı ağzına aldı.

chiscara ; wasted summers.Where stories live. Discover now