0.2

727 85 86
                                    

"Yaah! Size inanamıyorum"

"Ama bebeği-"

"Sus minho hyung"

"Prensesim ama anlatma-"

"Sen de sus hyunjin hyung"

Seungmin kollarını göğsünde birleştirip bir ayağını yere vurarak sinirinin geçmesini bekliyordu. Diğer suçlu olan ikili ise arkadaşlarının sakinleşmesini bekliyorlardı. Seungmin derin nefes alıp verdi ve okul arka bahçesinde ki bankta oturan ikiliye göz attı. Minho ve hyunjin ikilisi de ellerini dizlerine koyarak arkadaşlarının diyeceğini daha doğrusu onlara kızmasını bekliyorlardı şu an sanki annesinden azar yiyen küçük çocuk gibi hissediyordu ikisi de. Oysaki onlar okulda son sınıf öğrencisi ve big boy tavırları ile tanınıyordu.

"Ya siz nasıl ergen siniz? Yok sizin hormonlar olmamış, yapım hatasına uğramışsınız. Fazla gelmiş gibi. Yaa! Sınıfta bak altını çizerek söylüyorum sınıfta adam dövmek ne ya?"

Minho eğdiği kafasını kaldırıp karşısında dikilen çocuğa baktı.

"Ama anlatmamıza izin vermiyorsun ki miniğim. Hep hakaret"

"Minho haklı prenses. Dinle önce"

"Eğer geçerli bir sebebiniz yoksa..."

Hyunjin hemen ayağa kalkıp ellerini iki yana sallayarak konuştu.

"Valla var. Gerçekten var sebebimiz"

Seungmin okul çıkışından beri uğraştığı ikiliye göz atıp minho'nun yanına oturdu diğer yanına da hyunjin oturunca kafasını dinliyorum şeklinde sallayıp hyunglarının savunmasını beklediğini belirtti. Minho hemen söze atılmıştı.

"Bak bebeğim. O dövdüğümüz çocuk, sizin kattaki veletler den zorla para alıyorlarmış. Bunu duyunca okulun büyükleri olarak el atmak bize düşerdi."

Hyunjin, minho'nun konuşmasını devralmış ve olayı kendi anlatmaya başlamıştı.

"Öyle olunca da çocuğu iş üstünde yakalamamız gerekti ki bize ceza vermesinler.  Bu salakta senin sınıfının yan tarafında olan sınıfta ki burslu bir çocuğun parasına göz dikmiş. Eh öyle olunca da biz de büyüklük görevimizi yerine getirdik. Hem sınıfta kimse yoktun ki nereden öğrendin?"

"Çocuğu o kadar kötü dövmüşsünüz ki çocuğun sesini koridor dan duymuşlar."

Minho hemen kafasını biraz öne uzatarak hyunjin'e bakmıştı.

"Ben sana dedim ağzını bağlayalım diye"

Seungmin duyduğu şeyle iyice hayrete düşmüş ve yanında ki ikiliye yok artık bakışı atıyordu. Hyunjin ise minho'ya  sıçtın ve tam şuan sıvamış bulunuyorsun bakışı atmıştı.

Minho gereğince elini ensesine atarak yüzüne de gergin bir gülümseme yerleştirdi.

"Yani şey-"

"Ne hâliniz varsa görün tamam mı? Bundan sonra size karışmayacağım. Zaten onca dediğimi boşuna demişim"

Seungmin ayağa kalkıp yerde duran çantasını da alıp yetiştirme yurduna gitmek için ayrıldı ikilinin yanından. Seungmin peşinden gitmek isteyen minho'yu ise hyunjin engellenmişti.

"Biraz yanlız kalsın minho"

"Bu sefer çok üzdük onu."

Hyunjin sadece kafa sallayarak onaylamakla yetinmişti.

Bir kaç dakika boyunca ikili orada kalmışlardı. Prenseslerine kendilerini nasıl affetireceklerini düşünmüş durmuşlardı. Hyunjin'in çalan telefonu ile de bu düşüncelerden çıkmışlardı. Ayağa kalkıp yan yana duran çantalarını alarak onlar da ayrılmışlardı okuldan.

Hâlâ yan yana olan evlerinin önüne gelince durup birbirlerine baktılar sonra ise her zaman yaptıkları şeyi yaparak birbirlerine kocaman bir sarılma vermişlerdi.

Eğer prenseslerini üzmüş olmasaydılar bugün ilk defa bir yanı eksik hissetmezlerdi.

İkili eve girince ilk işleri yarın prenseslerinin gönlünü almak için bir plan düşünmek olmuştu.

🤎🖤🤍

Gününüz çok güzel geçer umarım ki 🍬🩷🧚🏻‍♀️

Kendinize çok iyi bakın 🧡🩷🩵

Öpüldünüz 😽😽😽

çocukluk aşkı☆hyunseunghoWhere stories live. Discover now