•4.Bölüm-Los Angeles Polis Teşkilatı

Начните с самого начала
                                    

Gidelim anlamında kafası ile sol tarafı işaret etti. Anahtarı arabanın biraz uzağında dikilen bir kadına verdi ve Elena'nın arkasından ilerlemeye başladı.

"Ben çok açım. Yemek yok mu?" dedi Elena. Karnının gurultusunu hissedebiliyordu. Dün duyduklarını hatırlamamak için büyük bir çaba sarf ediyordu.

"Uçakta servis edilecek ama biraz hızlı olur musun lütfen! Uçağı kaçıracağız!"

Elena kafasını salladı. Umursamıyormuş gibi yavaş yürümeye devam etti.

~

Uzun bir kontrolden sonra hızlıca uçağa yerleştiler. Yeterince geç kalmışlardı. Çiftli koltuğa geçip oturdular.

Elena çantasından telefonunu çıkardı ve hemen telefonunu kalptı. Kamerayı açtı.

Saçları dağılmış ve gözleri şişmişti. Yanında ne tarak ne de makyaj malzemeleri vardı. "İğrenç görünüyorum."

Jack dönüp Elena 'ya baktı. "Yol boyunca uyudun yaklaşık on üç saat uyudun. O yüzdendir."

"O kadar oldu mu ya?" Dedi ama yüzünde şaşkın bir bakış yoktu. Jack, sorusuna cevap vermeden eliyle uçağın ileri kapısını gösterdi. "Sağda lavabo var. Gitmek ister misin?"

"Az sonra giderim."

"Sen bilirsin." Diyip uçağın camından dışarı bakmaya koyuldu. Elena cam kenarını almadığı için kendi kendine sövmeye başladı. Aslında yapmaktan hiç hoşlanmazdı ama şuan psikolojisi normal bir durumda değildi.

Birkaç dakika sonra üşenmekten vazgeçip lavaboya gitti. Elini yüzünü yıkayıp Jack'in yanına geri döndü.

"Elena benim sana birşey söylemem gerek. Kızacağını sanmıyorum, umarım öyle olur tabii."

Elena sustu ve Jack'in ne söyleyeceğini bekledi o sırada da koltuğuna oturmaya çalışıyordu.

Jack derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı. "Bir takım meseleler kesinleşti." Elena, Jack'in gözlerine baktı.

"Anlayamadım?" Jack, mahcup bir ifadeyle Elena'ya bakıyordu.

"Sana farklı karakollarda komiser olarak çalışacağımızı söyledim ama hepimiz şehrin teşkilatında çalışacağız. Yani...üçümüz..."

Bu sefer gerçekten ağladı Elena. Göz yaşlarını tutmadı. Gözleri, anıları hiçbir şey engel olmadı.

Komiser olması önemli değildi ama üçümüz... İşte bu çok ağır gelmişti.

"Üzgünüm Elena. Ağzımdan kaçtı..."

~

Birkaç saat sonra uçak inişe geçmişti. Sandığından daha uzun bir yolculuk olmuştu. Ailesi onu defalarca aramıştı ama onlar ile, bu durumda konuşmak istemiyordu. Muhtemelen çok kızmışlardı, belki de endişelenmişlerdi.

Artık Amerika'ya gelmişlerdi. Yıllardır hayal ettikleri yere...

Yağmur çileniyordu. Elena Amerika'nın kokusunu içine çekti. Los Angeles diye düşündü. Gülümsemeye çalıştı ama başarısız oldu.

"Jack, uçakta olanlar için üzgünüm. Sadece ağır geldi. İçimde birikmiş ve bir anda döktüm içimi kusura bakma olur mu?"

"Önemli değil. Sen iyi ol yeter." gülümsedi.

"Az sonra araba gönderilecek. Bizi Polis Teşkilatı'na götürecekler."

"Tamam." Diyip attı ama içinde daha fazla duygu vardı.

KANLI SİSМесто, где живут истории. Откройте их для себя