Boğaz temizleme sesi ile kafamı sağ tarafa doğru çevirdim. Albay ve yüzbaşı bana bakıyorları hızla hazır ola geçip emir bekledim. Yüzbaşı da yanımda gelip albaya döndü.  
" Dikkat et asker gazanız mübarek olsun "
" SAOL"
Albay arkasını dönüp alaya doğru ilerledi.
" Gölge helikoptere bin"
Arkamı dönmüş helikoptere ilerlerken yüzbaşı tarafından durduruldum. Dikkatli bi şekilde önce saçlarıma sonra da gözlerime baktı yanıma kadar gelip boynumdaki boyunluğu burnuma kadar çekip yüzümün görünmesini engelledi. Elini saçlarıma uzatıp onu da boyunluğumun içine soktu.  Anlamsız gözlerle ona bakıp ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalıştım.

" Yüzünü ve saçlarını bir yere kadar saklayabiliriz ama bu gözlerini nasıl saklıycaz Asi 10 metre öteden baksam bile seni ve bu mavileri görebiliyorum"
Yüzüm şaşkınlıkla dalgalandı beni saklamaya çalışıyor kadın olduğumu gizliyordu dikkat çekmem için söylüyordu ama gözlerim için söylediği kelimeleri iltifatı olarak algılayan arsız gece içerde halayına devam ediyor dışardaki ruhsuz gece ise askerini korumaya çalışan bir komutanın sözleri olduğunu çok iyi biliyordu.

Yanımdan çoktan uzaklaşmış helikoptere binmişti. Bende peşinden binip kapıyı kapattım kapının yanındaki boşluğa oturdum.
Sessiz geçen yolculuğumuzda pusatım dikkatle bana baktığını hissederek ona doğru döndüm çok konuşan birisi değildi sert yüz hatları vardı simsiyah gözler ve aynı renkte saçlarıyla oldukça korkutucu duruyordu. Ona doğru dönüp

" Bir sorun mu var " tim benim sorum ile önce bana bakmış sonrada pusatın dikkatle bana bakan gözlerine bakmıştı.
" Bir sorun yok bu güzellikle niye dağlardasın onu merak ediyorum burda bizim aramızda bile şu gözlerle parlıyorsun nasıl saklıycaz biz seni direk hedef olarak seni seçeceklerine yemin edebilirim "

Yanımdaki devin kasıldığını koluma temas eden kolundan anlayabiliyordum bu cevap helikopterin ortasına bomba gibi düşmüş kimseden çıt çıkmıyordu ne diyordu bu adam Allah aşkına
" Ne diyorsun lan komutanınım ben senin haddini bileceksin kimsenin beni saklamaya ihtiyacım yok buralara kadar gül bahçelerinde gelmedim ben esir de alındım yaralandım da bana bebek muamelesi yapmayı bırakın hepiniz "

Sona doğru sinirli çıkan sesim ile helikopterdeki herkese tek tek bakmış göz dağı vermiştim bir kişi hariç ona bakmaya cesaretim yoktu bu devden acayip tırsıyordum bir yandan da onun yanında oturmak bana acayip güven veriyordu. Elindeki haritayı bırakıp
" İniyoruz herkes dikkatki olsun eksiksiz geri döneceğiz yaralı istemiyorum bu arada Pusat komutanına yaptığın hatsizlik için alaya dönünce savunman masamda olsun anlaşıldı mı "
" Emredersiniz komutanım"

Böyle bir şey beklemiyordum hemde hiç beklemiyordum kim bilir kaç yıldır beraberlerdi ve pusatla daha yakın oldukları belliydi 2 günlük benim için timinin benden sonra en yetklili kişisine savunma yazmasını istemesi içimdeki arsız gecenin tepinmeye başlamasını sağlamıştı. Bu dev bana 2 günde napmıştı böyle bu kadar etkilenemem ne kadar normaldı benim kimsenin korumasına ihtiyacım yoktuki bu zamana kadar hep kendi başımın çaresine bakmıştım ama bu sefer onun benim yanımda durması kalbimin ritimini bozmasını sağlamıştı.

" İniyoruz pusu yapacağımız yere 15 km yürüyeceğiz "

"Emrederisiniz komutanım"

Helikopter inince kapının yanında ben olduğum için için kapıyı açıp aşağı atladım peşimden tim de inince yürümeye başladık

" Gölge 2 en arkaya geç ben en öndeyim ilerliyoruz dikkat edin kulaklıklarınızı açın seslendiğimde ses vermeyeni de  kahramanlık yapanı da yakarım " egoist dev ne ne olacak

" Emredersiniz komutanım "

Sakin ama dikkatli bir şekilde ilerlerken Yusuf'un sesi duyuldu " Komutanım 2 gün sonra düğünüm var hepiniz davetlisiniz " bu haber timi mutluluğa boğarken tebrikler havada uçuyordu.

ASİWhere stories live. Discover now