⭐Paşa Konağından Hareme⭐

Start from the beginning
                                    

" Harem halkı padişahına gülümser elbet. Lakin ya kendi içlerinde neyler ?  "

İri yeşil gözlerini usulca yerden kaldırıp sultanına doğru bakmıştı Fatma Hatun.

"..."

" Haremin nizamında rekabet vardır. Öyle ki önde olan, güçlü olan dahi yetinmez hep daha iyisine daha fazlasına tamah eder. Düşün gayrı, en önde olan bile bunu yaparsa geridekiler ne yapmaz ? "

Açıkçası vaziyeti tam olarak idrak edememişti Fatma Ferahşad Hatun. Evet bu cihan üzerinde kendileri için hep daha fazlasını isteyenler vardı. Lakin o zinhar onlardan değildi. Hem aç gözlülüğü oldu olası sevmezdi.

" İçiniz rahat olsun sultanım. Ben bana verilenle pekala yetinebilirim. Fazlasında gözüm yoktur. "

Nihayet ağzını açmıştı genç haseki. Yine utangaç bir eda içerisinde olsa da sultanını karşılıksız bırakmamıştı.

" Bundan yana şüphem yok. Fakat bir de şehzaden olduğunda görürüm seni. Oğlunu kucağına alınca... O vakit kendin için değilse bile evladın için istersin gelinciğim. "

O an İsmihan'ın ince narin elini yanağında hissetmişti, Fatma Ferahşad. Ürpermişti.

" Lafın kısası gayrı kendine dikkat et. Bilhassa Mahfiruz'la Mahpeyker'in husumetine gireyim deme sakın. Ah... İkisi de öyle hırslı öyle de öfkeliler ki... Onların gazabından payını almandan korkarım. "

Şaşırmıştı Ferahşad. Öyle ki sultanın, Mahpeyker, dediği bir kız anası olan Rum kökenli köleydi. Kaldı ki ona dahi denk değildi. Hal böyle iken ondan bu denli çekinmek niyeydi ?
Hakikaten hiçbir şey anlamamıştı bu Boşnak Kız. Kabul, bu harem içinde onu kıskananlar çoktu, kulağına da gelmişti bu sözler lakin...

" Siz nasıl isterseniz sultanım. "

...

***

Huzursuzdu Mahpeyker. Bir kız doğurduğuna pişman, hiç değilse birkaç ay sonra doğuracağı çocuğun erkek olmasını dilemekteydi. Öyle ki bu kadına kaptırdığı ikinci haseki sıfatını almanın tek yolu buydu.

" Gelin halvetten çıkmış. "

Bu Gülhan Kalfa'ydı. Taşlığa bakan iç odanın penceresinin perdesini aralamış ve kalabalıklar içinde  güçlükle gördüğü Kudret Ağa'nın altın dağıttığını fark etmişti. Bunun anlamıysa halvet başarıyla gerçekleşti, hatun da bakire çıktı, demek olduğundan vaziyeti hemen anlamıştı kalfa.

" Güzel mi ? "

Mahpeyker'in merak ettiği buydu. Zira henüz gelini görmemişti. O da tıpkı rakibesi Mahfiruz gibi bu kızı kıskanıyor ve ondan yana türlü endişeler duyuyordu. Olur da Ahmed bu kıza kapılır ve onu unutursa...

" Elbette güzel Mahpeyker. Koskoca cihan padişahının, halifenin sarayına çirkinlikler girebilir mi hiç ? "

Kaşlarını çaresizlikle çatıp belirgin olan karnını bir umutla okşamıştı Rum Haseki. Gayrı onun şimdilik tek dileği unutulmamak ve pek yakında da bir şehzade doğurmaktı. Bakalım kader ona neler gösterecek daha nelerle sınayacaktı.

...

***

Dairesindeydi Mahfiruz. Dizlerinde ise biricik oğlu Osman, nedimesi Mürgüşah'ın kucağında ise öksüz şehzade Mehmed ile oturmaktaydı.

Her halinden belliydi ki oldukça gergindi Çerkes Haseki. Hüzünle öfke karışımı bir duygu karmaşası yaşadığından da keyifsizdi.

" Şebsafa Kalfa'ya haksız ettiler. Vallahi ben dahi ona karşı mahçup hissederim kendimi. "

Haklıydı Mürgüşah. Haremin baş kalfalık vazifesi silsile gereği Şebsafa Kalfa'nın hakkıyken hatun vazifesinden alınıp yerine yeni gelin Fatma Ferahşad'ın kardeşlerinden Emine Adilşah getirilmişti. Üstelik bu kadarıyla kalsa yine iyi. Gelinin iki diğer ağabeyi de sarayda vazifelendirilmiş ve soylulardan ilan edilmişti.

" Ahmed neyler anlamam ki. Ah... Zaten nasıl ki Validem göçtü, o günden beri Ahmed değişti. Ben dahi tanıyamaz oldum. "

Hakikaten de içi yanıyordu Mahfiruz'un. Kolay değildi elbet. Neticede dün gece kocası adına halvet çarşafına kadar her şey onun emriyle hazırlanmış, onlar sabaha dek yekvücut olurken o ise gün doğana dek ağlamıştı.

" Siz var olun da sultanım, Osman'ımız da var olsun. "

Son günlerde sıklıkla bu lafı duyuyordu Mahfiruz. Her ne vakit Ahmed'ten yana canı yansa sevenleri onu oğlu Osman'la teselli ediyordu. İşte Mürgüşah da aynını yapıyordu. Ona yol gösterip akıl vermek yerine Osman var olsun, devran dönsün de... deyip duruyordu.

" Ah..."

...

Bir şeyler yapmalı ve Ahmed'ini geri kazanmalıydı bu Çerkes Haseki. Aksi halde üzerine daha nice hatun gelebilir ve en korkuncu da rahmetli halası Mahidevran Sultan misali gözden düşüp yenilir giderdi.

Ah, sahi o vakit neylerdi o ?

Nasıl dayanırdı ?

...

* Yorumlarınızı bekliyorum. 🦋

ÇERKES SULTAN : MAHFİRUZWhere stories live. Discover now