13. KÜPELİ HOCA

Mulai dari awal
                                    

"Ondan değil hocam!" dedi Ecem heyecanla yerinde kıpırdanırken. "Bütün okul sizi konuşuyor. En popüler hoca sizsiniz. Şimdi ders bitince herkes bizimle konuşmaya çalışacak. Biz de popüler olacağız sayenizde!" Gözlerim şaşkınlıkla büyürken neden sonuç ilişkisini iyi bağlamasını ağzım açık izledim. Neyi nereye bağlamıştı kız ya...

Gençlerin aklı fena çalışıyordu.

Hümeyra utançla sıra arkadaşına bakarken Ecem kızın koluna girerek salladı. "Ne şanslıyız de mi Hümeyra??" Kazım, "Hocanın önünde dediklerine bak..." diye homurdanırken Cihan sessizce bizi izlemeye devam etmişti. Gözleri genelde kızların üstündeydi gerçi. Herkesi olabildiğince izlemeye çalışırken gülerek, "Yoklama alacağım. Sessizleşin." dedim. Hümeyra'yı bir o yana bir bu yana sallamayı bırakan Ecem ağzına fermuar çeker gibi yaptı ve kollarını göğsünde bağladı. Kafamı iki yana sallayarak sınıfa baktım ve, "Çocuklar, sessiz olun! Yoklama alacağım!" dedim. 

"İlk günden ne yoklaması yaaa!" itirazlar kulağıma gelirken içten içe gülerek seslice yoklama almaya başladım. Her burada diyene birkaç saniye göz atarken kafama iyice yerleştirmeyi unutmuyordum. Bitene kadar sessiz durmayı beceremediler. Büyük ihtimalle bu rahatlığı onlara ben vermiştim. Yoklama bitince imzamı deftere atarken, "İkinci ders edebiyata girişimizi yapıyoruz." diyerek bombayı ortaya bıraktım.

Kısa bir sessizlik ardından gelen itirazlarla dolu gürültü.

Ah, şu gençler var ya...

Sanki kaçabileceklerdi elimden.

"Kitap bile yok be hocam!!" diye bağırdı arkadan Hamza. Kaşlarımı havaya kaldırırken, "Siz de dinlersiniz işte beni. Kitap gelince yine işleriz aynı yerleri." diyerek daha da isyan etmelerine neden oldum. İçimde garip bir tatminlik duygusu yükseldi. Öğretmenlere özgü yeni bir his daha tatmıştım. Sırıtmamak için kendimi tutmak zordu. Sınıftaki otuz kişi gözümün içine bakıyordu ders işlemeyeyim diye resmen. Zamanında ben de az kaynasın diye dua etmemiştim. O kadar iyi anlıyordum ki onları... Ancak biraz durulmaları için bunu yapmam gerekiyordu.

Çok işlemeyecektim zaten. Biraz sohbetimsi olacaktı.

Genelde kendilerine yönelik ödevlerle ilerlemeyi düşünüyordum. Maalesef batıdaki okullardaki gibi akıllı tahta yoktu ancak projeksiyonu gözüme kestirmiştim. Bol örnekli ve eğlenceli bir yıl olması için çabalayacaktım.

"Hocam Allah rızası için işlemeyelim." dedi Doğuş yalvararak. Birçok kişi aynı anda yalvarırken sandalyemde bacak bacak üstüne atıp onları izlemeye devam ettim. "Ben defter getirmedim ki. Kalemim de yok." diyen kızın adı Fatma'ydı. Gerçekten endişelendiğini görünce daha çok açıklama gereği duydum. Derslerden geri kalacağız korkusunu yaşamalarını istemiyordum. "Daha çok sohbetimsi olacak zaten çocuklar. Bir şey kaçırmayacaksınız. Gerekirse yine üstünden geçeriz. Size, gerçek edebiyatı anlatacağım. Sıkılmamanız için bütün bunlar." derken telkin edici bir biçimde konuşmuştum.

Neyse ki dediklerimle itirazlar azalmıştı.

Dediklerimle aynı anda zil çalınca ayaklanan öğrencilere baktım. Kaşlarım anında çatıldı. Biri, "Hoca oturuyor!" diye uyarınca kalkanlarda oturdu. Böyle bir düşünceli davranışı beklemediğim için uyaran kişiye baktım. Kadir sabit bir ifade ile arkadaşlarına bakarken bana saygıyla döndü. Başımla belli belirsiz onu onaylarken bunu da bir kenara yazdım. Sınıf başkanlığı seçiminde bunu göz önünde bulunduracaktım mesela.

"Ben kalkmadan kalkmayın bir daha." derken ayağa kalkmış ve sandalyeye astığım ceketimi koluma asmıştım. Herkes sus pus olmuş beni izliyordu. "Bu hocalara saygısızlık olur. Ben sınıf hocanız olduğum için şimdilik görmezden geliyorum ama diğer hocalarınıza böyle davranmayın, tamam mı?" derken cevap beklercesine dik dik onlara baktım. Şimdiden uyarmazsam kulağıma çok fazla şikayet gelecekti maalesef. Biraz sert olmalıydım bu konularda.

KARA GECENİN GÜNÜ AYMAZ | bxbTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang