19. Bölüm

2.5K 167 59
                                    

Medyadaki Dilan...

En iyi yaptığım şey kaos yazmak hazırsanız buyrun.

.
.
.

Saate baktığımda gece on biri gösteriyordu. Üstümdeki Aleyna'nın pembe pijamaları ile cama oturmuştum. Belki rüzgar gelir düşerim falan diye. Dört saatdir rüzgar falan gelmemişti ne yazık ki. Ağustosun sonunda neyin rüzgarıysa.

Her neyse bir karar verdim. Verdiğim bu kararın hem artıları hem eksileri vardı. Ama eksileri daha çok gibi. İki ucu boklu deynek. Şuan verdiğim kararı tekrar anlatamam ama kısaca ben Antep'e dönüyorum.

Dikkatlice camdan inip yukarı çıkan şortumu düzelttim. Besmele çekip odadan çıktım. Holun sonunda siyah kapıya doğru yürüdüm. Derin bir nefes alıp kapıyı açtım ki ananı sikim çocuk boxerını giyiyordu.

“Lan!”

Baran'ın sesiyle hemen kapıyı kapattım. Ulan gerizekalı mısın sen mal mısın. Normalde çaldığın hatta odasının önünden geçmediğin çocuğun kapısını hiçbir şey demeden gece gece offff.

Utancımdan kıpkırmızı oldum.

“Gelebilirsin” diye seslendi götünü gördüğüm çocuk.

Yavaşça kapının arasından baktım. Utanarak içeri girdim.

“Ayyy özür dilerim. Bir anda şey oldu”

“Tamam, tamam önemli değil” dedi ve gülüp devam etti “Kızarmış piliçe dönmüşsün yalnız”

“Offf”

“Gel terasa çıkalım”

Baran'ın peşinden gidip terasa çıktım. Benim camım burdan görünüyormuymuş vay anasını. Umarım mal mal hareketlerimi görmemiştir.

“Noldu anlat bakalım, geldiğinden beri ilk kez odama bu şekilde daldın”

Gözlerine bakıp kendimden emin bir şekilde lafa girdim “Ben Antep'e geri dönüyorum”

“Siktir!”

Önüme dönüp manzaraya baktım. Bir anda böyle söylemese miydim acaba!?

Kolumdan tutup beni kendine çevirdi “Dilan sen afedersin ama salak mısın kızım Antep'e dönüyorum ne demek?”

“Baran. Kendimi buraya ait hissedemiyorum hem bilmediğin şeyler var ben ablamla konuştum ev telefonundan durumlar hiç iyi değil”

Saçını gerilerek karıştırdı.

“Babamların evine döneceğim onunla konuşucağım hem ablamla konuştum babam  beni merak etmiş dönünce beni Azad'dan boşıyacakmış” dedim masum masum bakarak.

İki ayağımın üzerinde kırk tane yalan attım yemin ederim. Çüş gerçekten.

“Herşey için sana teşekkür ederim, seni asla unutmayacağım” dememle gözlerime baktı.

Hayal kırıklığına uğratmıştım işte onu. Üzdüm işte.

“Peki, nasıl mutluysan”

“Amacım bu değildi gerçekten”

“Yok anladım tamam”

“Sarılabilir miyiz?”

Koskocaman kollarına bana açtı. Azad'ın ki kadar olmasada. Ya sus amk iç sesi susssssssss.

Karşılık verip bende ona sıkıca sarıldım. Ayrıldığımda birazcık yumuşamış gibiydi.

“Gel”

İSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin