Evlilik

14 2 0
                                    

Kronos prenses ve komutan Austin arasında evlilik kararı vermişti, planı böyle işlerse beklediği zaman çok çabuk gelecekti. Küçük prensesi anne olduğunda mevcut düzeni yıkmak daha kolay olacaktı. Düşüncelerinde daldığı yerden çıkıp karşısındaki iki genç insana baktı ve
-kararımın kesin olduğunu söyledim ve halâ buradasınız
-saygı değer kronos kendi adıma bu düşünceniz için teşekkür ederim.
Dedi genç komutan prenses sessizliğini koruyor ve olanları anlamaya çalışıyordu yaklaşık 5 dakikanın sonunda aklında oturttuğu planı harekete koydu. Derin bir nefes aldı ve
-kararınız ile mutluluğumuzu düşündüğünüz așikar ama bu konuda ben size katılmıyorum zira kalbimde bir şifacı var. Üzülerek belirtmek isterim ki kararınız benim için yok hükmündedir.
Salondan bir hışımla dışarı çıktı prenses nike sarayın en dış bahçesine geldiğinde gizlenme büyüsünü yaptı bunu hercul den öğrenmişti yol boyunca yürüdü burada daha fazla kalmazdı işler daha kötü olmadan kampa ulaşmalı ve bu saçmalığı bitirmeliydi. Kronos sarayında sular durulmuyordu,  komutan Gabriel bahçede prensesi gördüğünü ve ortadan kaybolduğunu söyledi. O sırada prenses nike sadece içgüdülerine dayanarak ormanda yol alıyordu yolun sonu uçuruma çıktığında sıkı bir küfür savurdu.
Ayaklarının dibinde bir sıcaklık hissetti, bakışlarını yere çevirdiğinde ayaklarının dibinde kanat çırpan ejderhayı gördü. Beyninde bir ses yankılandı
-Prenses sizi eve götürmeye geldim
-sen... sen bir ejderhasın ve benimle konuşuyorsun
-efsaneler dünyası için fazlaca şaşırma duygunuz var prenses
-peki..... peki sana ne diye hitap etmeyelim
-josef ismim bu
-peki josef benim yarı kan kampına gitmem gerek
-emrinize amadeyim
Yavaş hareketler ile ejderahanın omurgasına oturdu canını yakmak istemiyordu hazır olduğunda
-Şimdi
diye fısıldadı kanat sesi kulak patlatırcasına gürültü yapıyordu ne kadar süre geçtiğini bilmiyordu nike 1 dakika yada 1 saat farketmemiști nihayet ayakları yere bastığında kendini 1.bölgede buldu etrafına bakındı bir savaş alanı vardı karşısında toprak kan kokuyordu kronos onu rehin aldıktan sonra burada neler olmuştu bilmiyordu ama çatışma yaşandığı kesindi meydana doğru yürüyüp birilerini bulmak istedi ama bu çabası boşaydı 1.bölge boştu birden arkasını döndü geride bıraktığı ejderhaya baktı ortalıkta ejderha yoktu
-josef nerdesin sana ihtiyacım var 24 saatlik yolu yürüyemem tek başıma.
Beyninde tek bir kımıldanma dahi yoktu nike kendi kendine konuşmaya başladı
-öyle olsun josef öyle olsun
Yapacaklarını bir liste haline getirdi kafasında dikkati dağılmasın diye maddeleri sesli bir şekilde söylüyordu.
-1 kampa ulaş
2 sevdiklerini güvene al
3.
Dediği anda kalbinde derin bir sızı hissetti yanıyordu sanki kızgın bir demiri kalbine dokunduruyor gibiydi hissi. 22 saat hiç durmadan ağır aksak da olsa yürüdü tüm gece boyunca kalbindeki sızı dakikalar içinde vücuduna da yayılmış bu durum yürüme hızını düşürmüştü. Kampa yaklaştığında artık gücünün kalmadığını hissediyordu kalan son nefesi ile
-baba bana yardım et
dedi gözleri kapandığında vücudundan sızan kan damlaları bayıldığı yerde birikiyordu, gökyüzüne baktı, okyanus gözlü adam yoktu yanında. Ellerinden başlayan yanma hissi ile yardım istemeye başladı nike gücü yettiğince bağırıyordu aklını toplamaya çalıştı eline temas eden bir el vardı gözlerini açtı bu heraydı
-sevgili yavrum şimdi daha iyi olacaksın
Nike gözlerini açıp kapattı hera elindeki şişenin kapağını açtı küçük kıza içirdi iksiri 5 dakika kadar geçmişti. İyileşmesi gerekenden çok daha az bir iyileşme olmuştu. Askerlerin yardımı ile hera kampa götürdü prensesi revire geldiklerinde olan biteni anlattı doktora içeriye posedion Athena ve perceus girmişti. Saatler süren tedavi den sonra nike gözlerini açmış ve etrafında ailesini görmüştü sırtındaki acı ile dudaklarından bir inleme firar etti sevdikleri buradaydı bir kişi hariç nike babasına baktı
-baba dimitri nerde
- işleri var
-gerçekten mi ben Austin ile evlenmekten kaçtım sen onu benim yanıma getirmedin öyle mi
-kızım
-anne
-durum sandığın..
-Kronos şifacı yı götürdü
dedi harmonia tek seferde yara bandı misali herkes donup kalmıştı ilk kendine gelen şifacı Adrian oldu nike bir hışımla yerinden kalkmaya çalışınca onu tutup yerine yatırdı odayı boşaltıp onunla konuşmak için hazırlandı ve
-aranızdaki bağ acıyı paylaşmanıza neden oluyor bu yüzden şu anda fazlası ile acı çekiyorsun
-gücümü hissetmiyorum önceden hissederdim
-gücünü hissetmiyorsun hm buna bir bakmak gerek
Dedi ve dolaptan çıkardığı iksiri nike a içirdi sırtına bakmak için açtığında dovmelerinin olduğu yerlerin yara olduğunu gördü koşarak dışarıya gitti ve

-efendim yok silinmiş güçlerini simgeleyen dövmeleri yok olmuş
-ne yok olmuş nasıl yok olmuş
-bilmiyorum efendim ama prenses daha kendini tam manası ile gelistirmediği için güçlerinin ortaya çıkması bize zaten garip gelmişti, sizde bilirsiniz ki hiç bir yarı tanrı güçlü olarak doğmaz ebeveyninin gücünü doğduğu an almaz yeterli olgunluğa ulaştığında çeşitli olaylar ile alır gücünü ama prenses bunların hiçbirini yaşamadı.
-çünkü o güçler tanrı Kronos un güçleriydi varisini korumak için güçlerini paylaştı
- yani şimdi prenses bir fani kadar savunmasız ve güçsüz öylemi
-evet babam varsini iyi korudu ama kaçtığı verdiği tüm nimetleri geri aldı.
-birşey yapmamız gerek ama olaylar hiçte bizim lehimize gelişmiyor. Kronos dimitriye her ne yapıyorsa prenseste aynı acıyı çekiyor, fani gibi olduğunu varsayarsak acı onu mahvedebilir.
İçeriye geçip prensese baktılar 5 dakika önce bembeyaz olan yatak kan
kırmızısına dönmüştü halsiz yatan kız bakışlarını kapıya çevirdi gelenleri gördü
-2.kez ölüme gidiyorum çok kan kaybediyorum
-bunun için bir çare bulacağım
-çare beni kronosa götürmeniz bu oyunu o başlattı o bitirecek
Dedi gözleri kararmaya başlamıştı artık bulunduğu odada ki sesleri duymuyor, daha derinlerden bir inleme sesi duyuyordu sesleri dinleyip bilmediği karanlıkta yolunu bulmaya çalıştı. Bir süre sonra görüntü netleșmeye başladı, karşısında kronosu görmüştü irkilerek geri kaçmak istedi ama hareket edemiyordu kafasını çevirip yukarı baktığında bu kolun kendine ait olmadığını farketti bu beden dimitrinin bedeniydi. Vücuduna bastırılan sıcak demiri hissettiği an gözünden iki damla yaş süzüldü dimitri kronosa baktı
-çektirdiğin bu acıyı o da hissediyor unutma
-o adını bile söylemeye çekindiğin kişi benim varisim benim biricik varisim ve gitti senin gibi bir şifacı ya aşık oldu birde yetmezmiş gibi birbirinizin can parçası oldunuz

(*can parçası : iki kişinin aynı duyguları yaşaması birbirlerinin acılarını hissetmeleri manasına gelir birbirleri ile her koşulda iletişim kurabilirler  *)
-sende söylüyorsun o benim can parçam
Beni yeryüzünden silmen 1 dakikanı almaz ama unutma prenseste gider.
-biliyorum tabiki küçük evladım ama birşey daha öğrendim şu birlikte geçirdiğimiz vakitte varisim senin için herşeyi yapar hatta komutan Austin ile bile evlenir sen yaşa diye
Dediği anda sesler yine anlaşılmaz olmuştu kendini yine karanlıkta süzülürken buldu gözlerini açtığında etrafındaki kişilere baktı ve
-o iyi...galiba bana zarar veremeyecek bunu biliyor onada zarar veremez. Kendimi toplamam gerek bir savaş olacak ve ben ne tarafta olacağımı bilmiyorum
-hangi tarafta olacağımı bilmiyorum derken tabiki bizim tarafımızda olacaksın
-baba sen zaten babanı tahttan indirdin diye benim başıma bunlar geldi, kronos zaten sizi yıkmak istiyor ve ben hepimizin selameti için ne yapacağımı iyi düşünmeliyim.
-kızım zaten doğru olan bu, doğru olan senin benim yanımda olup kronosu birlikte yenmek
-baba kronosu yenersek dimitriyi kaybederim, o ölürse bende ölürüm biz birbirimizin can parçasıyız.
-Şimdi daha önemli sorunlarımız var
Dedi şifacı Adrian ve devam etti
-öncelikle prenses önümüzdeki birkaç hafta yatakta kalacak zira güçleri yani kronosun ona verdiği güçler artık yok.. Bildiğiniz üzere kendi güçlerinin ortaya çıkmasına da daha vakit var,bu sebeple tedavi zor ve uzun olacak.
🌸 Özge Neşe 🌸

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 25, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kayıp Prenses "Nike"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin