moments

36 4 0
                                    

Medyayı dinleyerek okuyunn

____________________________________

"Korkularımız her zaman bizimledir. Onları dizginleştirmediğimiz sürece bizi yalnız bırakmazlar, hayatımıza yön verirler, bir gün bakarsın ki korkuların hayatının bir parçası olmuştur. Üzgünüm bayım onlardan kurtulmanız gerekiyor. Korkularınız alışkanlıklarınız olmadan, onları yenmeniz gerekiyor."

____________________________________

-Geçmiş Zaman

2008 Bayan Yeji'nin Evi

"Anne, özür dilerim bir daha olmayacak lütfen vurma artık." Demişti küçük çocuk ağzından kan gelirken. Yalnızca dışardan aldığı çikolatayı yediği için annesinden dayak yemek küçüğün oldukça zoruna gidiyordu. Zaten bir ısırık yedikten sonra midesi bulanıp kusmuştu. Oda 'pis (!)' şeyler yememesi gerktiğini biliyordu fakat napsın merak etmişti işte. Annesi topuklu ayakkabısıyla küçüğün karnına tekme atmıştı.

Karnında ki acı dayanılacak gibi değildi. Yardim çığlıkları atıyordu lakin onu dinleyen yoktu, yerde acı içinde kıvranırken artık bayılacak olacağını sezdi, görünüşü bulanıklaşmaya başlamıştı, Tanrıya şükretti az da olsa acılarından kurtulabileceği için.

Gözlerinden akan son  damlayla görünüşü tamamen bulanıklaşarak karanlığa gömülmüştü. Bayılmadan önce ki dilediği son sözü ise  bu olmuştu;

"Tanrım lütfen... uyanmak istemiyorum."

____________________________________

-Yazardan

Jungwon'un yaşadıkları basit şeyler değildi. En önemlisi anne sevgisi görmeyen bir çocuktu. Hep annesi tarafından gördüğü korkularla büyümüştü. Onun için yalnızca o ve annesi vardı. Her ne kadar ondan korkuyor olsa bile tek yaklaşabildiği, konuşabildiği tek kişi oydu. Ona göre annesi dışında ki herkes korkunç insanlardı, onlar her zaman kötü niyetliydi. Kız, erkek fark etmez hepsi kötüydü! Ona zarar verirlerdi.

Yalnızca insanlar değil, her şey pisti aslında...

Fakat oldukça garipti bu düşünceleri, korktuğu kişi annesi olduğuna rağmen tek güvendiği,  konuştu da annesiydi. Onu seviyor muydu? Pek sevdiği söylenemezdi onu yalnızca annesi olduğu için sevmeye çalışıyordu. Eh hayatında ondan başkası da yoktu pek tabii.

Delice korktuğun insana muhtaç olmak ne de kötüydü ama...

____________________________________

-Geçmiş Zaman

2010 Bayan Yeji'nin Evi

"Üzgünüm efend-"

"Kes sesini seni aptal! O pis ellerini bir daha kapıya dokundurtma bile. Polisi aramaktan hiç çekinmem." Genç memur göz devirmeden edememişti. Bu lanet olası kadınla daha fazla aynı ortamda durmak istemiyordu. Bıkkınlıkla nefes verip devam etti.

"Bakın Efendim, oğlunuz Yang Jungwon'u okula göndermeniz gerekiyor. Çocuk bir sene geç kaldı bile zaten."

"Onu okula göndermek istemiyorum anlamıyor musunuz. Sorunununuz ne sizin? Oğlumun başına bir şey gelirse... oh Tanrım düşüncesi bile ürkütücü." Yeji'nin bakışları kısa bir süreliğine karardı. İçi korkuyla doldu, panikledi. Gözlerinin önüne gelen görüntülerle adeta o güne geri dönmüştü. Kulaklarına dolan o iğrenç kıkırtılar...

O sesi duymak istemiyordu, elleriyle kulaklarını kapattı lakin nafile, sesler gitmiyordu. Karşısında onu çatık kaşlarıyla izleyen memur, bir anda ona o adamı andırmıştı. Karsısında ki adama dehşetle bakarken bir adım geriledi. Karsısında ki adam bu tavırları anlayamazken o bakışları karşısında ne yapacağını  bilememişti.

Yeji hemen arkasına dönüp kapıyı ittiriken öylesine korkuyordu ki ne yapacağını bilmiyordu.

Geçmişin geçmişte kaldığının farkında bile değildi....

____________________________________

-Geçmiş Zaman

2011 Bayan Yeji'nin Evi

Hey Jungwon, neden orada saklanıyorsun bakalım? Gel ben senin teyzenim." Dedi Hawasa. 11 yaşında ki yeğenini ilk defa görüyordu. Onunla konuşmak istiyordu fakat küçük yenğeni ondan korkuyor yaklaşamıyordu öyle ki teyzesi ona bir adım yaklaşınca soğuk soğuk terler dökmeye başlamıştı, titremesi bile henüz geçmemişti. Teyzesi onun durumunun farkındaydı lakin bu kadarını tahmin etmemişti. Küçük yeğenine üzülüyordu Hawasa. Kapının arkasında kendisini inceleyen yeğenine son bir bakış atıp ablasının odasına koşturdu.

Ayaklarında galoş olmaması umrunda değildi, artık ablasının saçmalıklarını dinlemek istemiyordu. Üst katta ki odaya gidip kapıyı ittirdiğinde gördüğü manzara karşısında çığlık attı. "Abla!" Dedi korkuyla. "Bunu kendine nasıl yaparsın?" Titreyen elleriyle ona yaklaştı, kanlar içinde ki yüzü tanınmaz haldeydi. Bileklerinde ki kanlar ise durmak nedir bilmeksizin akıyordu. Boynunda ki şalı çıkarıp ablasının bileklerini sarmakla uğraşı fakat nafile, lanet olası elleri titrerken ve göz yaşları deli gibi akarken bileklerini doğru düzgün  saramamıştı bile.

Daha az önce ona karşı nefret duyan kendisi, şimdi ona karşı içinde büyük bir sevgi ve özlem beslemişti. Ona eskisi gibi bakmasını istiyordu. O bakışlarında her ne kadar nefret ve iğrenme görse de onunda onu sevdiğini biliyordu. En azından öyle olduğuna inanıyordu, belki de o bile bunun farkındaydı...

Endişeyle ablasına bakarken daha henüz ambulansı arama fikrinin aklına geldiğini fark etti. Hızla telefonu açarken kendine lanetler okuyordu. Ambulansı aradıktan sonra telefonu yere fırlattı. Bakışları hâlâ ablasındayken tüm bu yaşananlar ona şaka gibi geliyordu.

Küçük yeğeninin de kapının eşiğinde annesinin bu halini korkuyla seyrettiginin farkında bile değildi.

Kimse bu yaşanan olayların ve yaşanacak olayların Jungwon'da travma yaratacağını, korkukarını körükleyeceğini henüz bilmiyordu. Jungwon korkmuştu lakin onu korkutan tek şey kandı ve bu hisler ona hiç doğru gelmiyordu.

Evett bu bölüm tamamen geçmiş zamandı Jungwon'un yaşadıklarını bilmeniz için. Sonra ki tüm bölümlerin şimdiki zaman olmasını düşünüyorum fakat belki arada geçmiş zamana gideriz hm?

Herneyse sonra ki bölüm de görüşmek üzere💋🖐

İllness  -Jaywon-Where stories live. Discover now