28.Bölüm: Duyguların Duygusuzluğu

Start from the beginning
                                    

İki aydır, Ece'nin yanındaydım. Yani Fransa'daydım. Ece'ye buraya gelmemin sebebinin onu özlediğim olduğunu söylemiş olsam da bana inanmamıştı ama çok zorlamamıştı.

Bugün niye buraya geldiğimi öğrenmeden beni bırakmayacağına emindim.

Yatağımdan kalktığımda, banyoya gidip elimi yüzümü yıkadıktan sonra kendime giyeceğim kıyafetleri seçtim ve yatağın üzerine bıraktım.

Ece aşağı inmişti tekrardan. Bende şimdi üstümü değiştirip yanına inecektim.

Siyah İspanyol paça pantolonumu giydikten sonra üzerine siyah bir crop giydikten sonra hava kötü olmadığı için üzerime bir şey almadım. Hafif bir makyaj yaptıktan sonra odadan çıktım.

Aşağı inmeye başladığımda aşağıdan Ece'nin şarkı söyleyen sesi geliyordu. Onun yanında bir şekilde mutlu olabiliyordum. Sanırım bu gereksiz dünyada beni karşılıksız mutlu eden tek kişi Ece'ydi.

Ece beni mutsuz görmeye dayanamazdı, ağlardı. Onu ağlatmak en sevmediğim şeydi bu gereksiz dünyada.

Merdivenlerden aşağı indiğimde masanın üzerinin bir sürü yemek olduğunu gördüm. Kahvaltılık yiyecekler hazırlamıştı ve bu masadakiler en az on kişiyi doyururdu.

"Ece, sence biraz fazla değil mi? Sadece iki kişiyiz." Havlama sesi gelince gülerek yanıma gelen beyaz ve gri tüylü köpeğe baktım. "Üç kişiyiz," diyerek düzelttim.

"Fino'yu unuttuğun için kendini lanetlemelisin sincap." Burnumu kırıştırıp ona baktım. Küçükken sincap en sevdiğim hayvandı ve Ece bana hep sincap derdi.

"Hadi sincap yemek yememiz lazım. Fındık ister misin?" dediğinde ona gözlerimi kısarak baktım. "Formundasın yine."

"Sende az konuşuyorsun yine," dedi uzun saçlarını at kuyruğu yapıp sandalyesine oturduğunda. Bende sandalyemi çekip oturdum.

"Sen fazla konuşuyorsun."

"Fazla konuşmak güzeldir."

"Çeneni yormaktan başka bir işe yaramıyor."

"Susup, hiç konuşmayıp çenemi kilitlemek de hiçbir işe yaramıyor."

"Susunca her şey daha mantıklı."

"Çok konuşmak enerjini yüksek tutar."

"Çok konuşmak erken ölüm sebebiymiş, bu yüzden daha az konuşman en doğrusu."

"Az konuşmak yalnızlık göstergesidir. Az konuşan insanlar yalnız olmasa bile yalnız olduğunu düşündüğü için erken ölmek daha mantıklı geliyormuş onlara, bu yüzden fazla konuşman en doğrusu." Ben... Zaten yalnızdım.

"Yemek yemen senin için daha iyi olabilir aksi takdirde senin köpeğinin seni yemesi için yapmayacağım şey kalmaz." dediğimde burnunu kırıştırıp bana baktı.

"Fino'ya köpek dediğin için ondan özür dilemelisin."

Sabır çekerek kendime doldurduğum viskimden büyük bir yudum aldım.

"Eskisinden daha çok içiyorsun," dedi Ece, düşünceli ve üzgün sesi ile. Bardağımı masaya bıraktım ona cevap vermeden.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Sep 16, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

AVIM SENSİN Where stories live. Discover now