1.4

955 95 35
                                    

Su; Bugün ki dersi iptal ettiğin için sana kırıldım.

Su; Hem bana sabahtan beri yazmadın!

Su; Saatlerdir masandasın, bu kadar yoğun olmandan nefret ettim.

Su; Of, telefonum titreyip duruyor, sürekli bildirim geliyor ve sen görmüyorsun.

Su; Buradan ben bile görebiliyorum.

Su; Gıcık.

Su; Çok çekici görünüyorsun çalışırken.

Su; Ama çalışma, istemiyorum.

Su; Hala bakmıyorsun mesajlarıma.

Su; Yanına geliyorum.

💮

"Çözemediğim bir kaç soru var, onları göstereceğim." dediğimde annem elinde ki telefondan ayırmadı gözlerini.

"İyi dersler canım." yüzüme bile bakmamıştı konuşurken. Bıkkın bir nefes alırken kapıya doğru yürüdüm. Bahçenin içinden geçerek karşıda ki eve yürüdüm. Her adım attığımda içimde adlandıramadığım bir his oluşuyordu. Onu her gördüğümde bir alev karnıma oturuyor daha sonra bütün bedenime yayılıyordu.

Kapıya geldiğimde sütyenimin arasında ki anahtarı aldım. Rüzgar ben istememiş olmama rağmen rahatça girip çıkmam için anahtarını vermişti. Büyük kapıyı araladığımda salonda ki tüm ışıklar kapalıydı. Onun odasında olduğunu biliyordum, çıkmadan önce camdan görmüştüm.

Parmak uçlarımda yürüyerek üst kata çıktım. Tüm evde onun kokusu geziyordu. Odasının önüne geldiğimde kapıya yaslanıp onu izledim. Altında bol bir eşofman altı vardı, üzerinde ise hiçbir şey yoktu. Çalışırken rahat olmak istiyordu. Saçları dağılmış, bir kaç tel gözlerinin önüne düşmüştü. Yeşil gözlerini daha da ortaya çıkaran gri çerçeveli bir gözlük takıyordu.

"Orada durup beni izlemeye devam mı edeceksin?" dediğinde gülümsedim. Sesinde ki yorgunluğu anlayabiliyordum. Ona bu konu hakkında, yani benimle konuşmama konusunda baskı yapmak istemiyordum. Meşgul olduğunu biliyordum ama kendimi her saniye onunla konuşurken hatta öpüşürken bulmak istiyordum.

"Sakıncası mı var?" derken adımlarımı ona attım. Arkasında durduğumda ellerimi çıplak omuzlarına koydum. "Beni ihmal ettin."

Sandalyede bana doğru döndü, belimden çekerek beni kucağına oturttu. Yeşil gözlerini yüzümde gezdirdi, burnunu boynuma sürttü. "Sende gelip aklımı başımdan almak istedin, öyle mi?"

"Çok yorgun görünüyorsun." dudakları kıvrıldı. Yorgun gözleri bile öyle bakıyordu ki onun altında ezilmek istiyordum. İçimde ki ateş o bana her baktığında daha da artıyordu.

Elleri belimde gezinirken uzanıp dudaklarımızı birleştirdim. Tüm gün bunu beklemiştim, onu öpmeyi, ona dokunmayı. Belimde ki elleri hızla kalçalarıma kaydı, sertçe avuçladığını hissettim.

Sonra dudaklarımdan ayrıldı, sıcak nefesini boynuma verdi. "Çalışmalıyım." diye fısıldadı. Bazen bencil olmak istiyordum, çalışmasın, sadece bana sarılsın istiyordum. Düşüncelerim yüzüme yansımış olmalı ki gülümseyerek boynumu öptü.

"Aklımı başımdan alıyorsun." isteğim de buydu zaten. Ellerim ensesinde ki saçlara dokundu, yeşil gözlerini izlerken yavaşça saçlarını okşadım. Hayatımda gördüğüm en güzel gözler onun gözleriydi. 

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 26 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Perde / TextingWhere stories live. Discover now