14. BÖLÜM

112 13 6
                                    

Kader öyle güzel işlenmiştir ki, kul bitti derken rabbi " Sil göz yaşını ey kulum, ben seni düştüğün yerde bırakmam." Der.

Ali daldığı yerden kardeşi bildiği Murat'ın sesi ile kendine geldi.
" Ali helikopter geldi kardeşim, gel hayde gidelim." Ali tebessüm ile baktı bu uçurum kenarına, yari buradan atmıştı kendini.

" Dilan gelecek kardeşim, inanıyorum ben. Dilan'ım korkar Allah'tan, onun huzuruna bu şekil ölüm ile gitmez."
Murat yıllardır duyduğu bu söze alışmıştı iyicene.

" Dilan bacım seni böyle görmekte istemezdi Ali..." Ali sinirle ayağa kalkıp Murat'ı ardında bıraktı, sahi Dilan hissediyor mudur acısını?

"Ölmedi Dilan, ölmedi benim yarim. Ahanda tüm Türkiye'ye şahit olsun o yaşıyor benim Dilan'ım."

Bindiği helikopterden dışarı baktı Ali, bugün acısının yıl dönümü idi. Dilan'ın kaybolduğu günün 3. Yılı.

İki yıl önce babası celil ağa kalpten gitmişti, anası ve kardeşi barış İstanbul'da hayat kurmuşlardı.

Barış gördüğü tedavi yüzünden ilaç kullanıp her gece ablası için ağlayıp dua ederdi rabbine onu bağışlaması için.

Piste inen helikopter ile aksayarak indi Ali, şehit olmak nasip olmamıştı ama Gazi olarak kalmıştı bu topallayan ayağı ile.

" Ali abi hoş geldiniz." Barış hüzünlü gözleri ile bakıyordu Ali abisine, o da ümitli idi ablasından.

" Hoş bulduk aslanım, nasılsın iyisindir inşallah." Barış başını sallayarak yere baktı.

" Ben senden bir şey isteyeceğim abi." Ali ayağını zorlayarak yerde diz çöktü.
" Söyle aslanım benim, çekinme abinden." Barış dolan gözlerine inat başını dik tuttu. " Ben liseye geçtim ya, hoca babanız 1 hafta sonra gelsin dedi. Anam da hasta ya hani, ablam da şey... Sen gelir misin abi?"

Zoruna gidiyor du barış'ın, ablasının yokluğu,nefret etse bile babasının ölümü, anasının yaşı yüzünden hastalığı.

Ali göz yaşları yavaşça akan bu çocuğun anlını öperek sırtını sıvazladı. " Dik tut başını aslanım, biz aile değil miydik hani? Gelecem tabi."

Genç adam başında durduğu kadına baktı üzüntü ile, yavaşça solmuş tenine baktı. Neydi ki bu kadının hikâyesi, ne yaşadı da attı kendini o uçurumdan?

Ali kimdi? Neden barış diyerek baygın bile olsa ağlıyordu?

3 yılın sonunda uyanan bu kadın neyin nesi idi? Neden hala uyanmıyordu ki yahu?

Gözleri açılan Dilan yorgun bir şekilde etrafına baktı, neredeydi ne olmuştu?
Dilan'ın uyandığını gören adam gülerek geldi yanına biten serumunu yenilerken dilan'a göz kırptı.

" Bir an öperek uyandırayım dedim amma ne ben sapığım ne de sen benim tipimsin." Dilan kaşlarını çatarak kendisine gülerek bakan adama baktı.

" Neresi burası? Sen de kimsin?" Can boğazını temizleyerek ciddiyete büründü.

" Ben Can Erdem, eski doktorum. Huzuru aramak için geldiğim bu memlekette seni bularak... Neyse. Sen uçurumdan düştün mü, atladın mı bilemem, yerde kırılan bedenin ile baygın yatarken buldum seni."

Dilan olayları hatırlamak için başını salladı." Sende beni kurtardın mı deli adam?" Can başını iki yana sallayarak dudaklarını büzdü.

" Deli değilim amma sen bilirsin, tıp okumuş adamım ben ve seni hiç bir ekip olmadan tedavi ettim burda. Yani Yıllardır benim Sayemde yaşıyorsum kardeşim." Dilan hızla yerinde dikleşti, ağrıyan karnına inat dik durdu.

ᴅɪ̇ʟᴀɴ ᴋɪᴢ Onde histórias criam vida. Descubra agora