XXXIII. HADES İLE PERSEPHONE / PART II

ابدأ من البداية
                                    

Genç kız varlığımı hissetmiş gibi başını kaldırdığında gözlerimiz buluştu. Mavi gözleri kızarmış, beyaz teni solmuştu. Dolgun dudakları titriyor, ince bedeni sarsılıyordu. Bakışlarındaki bir şey beni tanıdığını anlamamı sağlamıştı zira bana edindiği bir dost gibi bakıyordu. Aniden dudaklarını aralayıp kırık bir ses ile yakardı. "Hades."

Tüylerim ürperdi zira sesindeki bir şey beni ciddi mana da tedirgin etmişti.

Beni tanıdığından artık emin olduğum genç kadına adımlayıp karşısında diz çöktüm ve gözlerinin içine bakarak sorguladım. "Neden ağlıyorsun?"

"Ablam." Dedi titreyen sesiyle ve hıçkırarak ağlamaya devam etti. Saniyeler birbirini kovalarken adını dahi bilmediğim kız kırık bir tonlamayla ekledi. "Ablamın durumu çok kötü."

Afalladım.

Ne diyeceğimi bilemeyerek yüzüne baka kaldığımda zihnimde neler olduğunu anlayamadım. Genç kızın bana bakmaya devam etmesiyle bir şey söylemek istedim lakin ağzımı dahi açamadım.

Saniyelerin ardından yabancı mırıldandı. "Herkes öleceğini söylüyor, Hades." Dedikten sonra gözlerini yumarak ağlamaya devam etti. "Ablam ölürse ben yaşayamam. O olmadan bir gün bile dayanamam." Hıçkırarak ellerini yüzüne bastırdı. "Niye kimse onu kurtarmıyor?"

"Nesi var ki?"

Sorum ile yanaklarını silerek bana baktı. "Böbrek nakli gerekiyormuş." Dedikten sonra iki saniyeliğine duran göz yaşları tekrar akmaya başladı. "Yoksa..."

Cümlesini bitiremedi.

Ama buna gerekte yoktu zira her şey ortadaydı.

"Şşşş." Diyerek uzandım ve ağlayan genç kızı kendime doğru çekip başını gövdeme yasladım. Bana bir yerden tanıdık gelen kokusuyla kaşlarımı çattığımda korumacı dürtümü uyandıran bu kişinin kim olduğunu sorguladım. Ardından kendimi bile şaşırtarak bilinçsizce mırıldandım. "Her şey yoluna girecek."

Bana yaslanan kız, küçük bir çocuk gibi mırıldandı. "Bunu bilemezsin."

"Bilirim." Dediğimde içimdeki kesinliğe anlam veremedim ama iç güdüsel olarak kollarımın arasındaki kıza umut vermek istedim. "Güven bana cimcime, ben yanında olduğum sürece hiçbir şey kötü yöne gidemez çünkü yaptığım en iyi şey başkalarının ızdıraplarını dindirebilmektir." Dudağımın kenarı kıvrıldığında niye bir yabancıya bunu söylediğimi bilmeden ekledim. "Bu benim süper gücüm."

Genç kız hafifçe çekilip gözlerime baktı ve merak ile sorguladı. "Nasıl yani?"

"Ablan iyi olacak." Diyerek bir kaideyi dile getirdim. "Sadece inan ve sabret."

Çatılan kaşlarıyla yüzümü inceleyen genç kıza baka kaldım. Yüz hatları ve gözleriyle bana birini andırıyor olmasına getirebildiğim bir açıklama yoktu fakat hislerim bana doğru olanı yaptığımı söylüyordu. Bu kız her kim ise vazgeçmemeliydi. Ağlamak ona yakışmıyor, pes etmek onda eğritti duruyordu.

Saniyelerin ardından duran gözyaşlarıyla homurdandı. "Cidden tuhaf bir adamsın." Dediğinde tebessümüm genişledi. Genç kız iç geçirerek bana baktığında gözlerinde bir ışıltı belirdi. "Ama nedense sana inanıyorum."

Ben bile kendime inanmıyor ve sözlerimi saçma buluyorken onun bana güvenmesi ekstra saçmaydı lakin içimden bir ses gerçekten de her şeyin yoluna girebileceğini söylüyordu. Özellikle de bana bakan genç kız için.

Beklemediğim bir anda kollarını boynuma dolayıp bana sarılan genç kıza karşılık veremedim. Şaşkınlığım ile olduğum yerde dona kaldığımda benden güç almak ister gibi bana yaslanan kız fısıldadı. "Teşekkür ederim, Hades. Ablama inanmayı bırakmamam gerektiğini birinin bana hatırlatmasına ihtiyacım vardı."

İNFERNOحيث تعيش القصص. اكتشف الآن